Saint George Kilisesi / Diyarbakır
Saint George Kilisesi, günümüzde Diyarbakır ilinin merkez Sur ilçesinin sınırlarındaki Cevat Paşa Mahallesi, İçkale mevkiinde yer alan tescilli bir yapıdır. Geçmişten günümüze pek çok uygarlığı içinde barındırmış olan, binlerce yıldır da birçok medeniyetin izlerini kültür halinde mimarisine yansıtan çevresi surlarla çevrili kadim kent Diyarbakır’da anıtsal ve sivil mimarlık yapı örneklerine çokça rastlanılmaktadır. Bunlardan biri de Roma dönemi, erken tarihli kilise mimarisi örneklerinden önemli bir yapı türü olarak Suriçi yerleşiminde, İçkale’de inşa edilen Saint George Kilisesi’dir. Diyarbakır’da kiliseler genel olarak isimlerini önemli azizlerden veya ait oldukları mezheplerden almışlardır.
MS. V. yüzyıldan itibaren bu bölgeleri kullanan yönetici sınıfa hitap eden Nasturi Cemaati (Sasani himayesinde) ile de ilişkilendirilen manastır işlevli kilise, halk arasında Kara Papaz Kilisesi olarak da adlandırılmaktadır. Kiliseye atanan Papaz’ın siyahi (Etiopya?) olması sebebiyle bu şekilde adlandırılmış olmalıdır. Hatta bir dönem yine muhtemeldirki aynı şekilde Mar Gevargis ismi kayıtlara geçmiştir. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 19.01.1980/A/2082 tarih ve karar sayısı ile tescili yapılan bu yapı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye’nin kültür mirasları arasında kayıt edilmiş olup, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2015 yılında tamamlanan proje ile restore edilerek günümüzde sanat galerisi olarak işlevli hale getirilmiştir.
Doğu Roma İmparatoru Anastasius döneminde kentte yeniden başlayan imar faaliyetleri sırasında daha önceden Constantius döneminde inşa edilmiş olan devasa surların tamamlanması sırasında 518 yılında bu kilise de onarılmıştır. Sonraki süreçlerde Büyük Selçuklu ve Artuklu döneminde batı kanadındaki eklemeler ile hamam mimarisine benzer bir ekleme yapılmış olsa da hamamlardaki birçok bölümün (soyunmalık, cehennemlik, külhan, özellikle de su sistemi ile ilgili materyaller) olmaması sebebiyle de medrese şeklinde tasarlanmış olduğu açıktır. Yine kubbeli bölüm eklentisi ile medrese işlevli kullanılmış olabileceği anlaşılmaktadır.
Osmanlı Dönemi eklentileri ve düzenlemeleriyle cephanelik ve depo işlevi kazanan bu yapının XVIII. yüzyıl sonrasında kubbe kısmının yıkılmış olduğu eski resimlerle desteklenmektedir. Cumhuriyet döneminde sekizgen koni şeklinde kiremit kaplama bir üst örtü ile son hali verilmiş olan yapı günümüzde Sanat Galerisi işlevi görmektedir. UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Diyarbekir Surları içerisinde yer almaktadır.
Yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber yapı itibariyle, mimar üslubu ve yapıda kullanılan malzemelerden dolayı MS III. yüzyıl özellikleri barındırmaktadır. Mimari özelliklerine baktığımızda batıdan doğuya doğru sırasıyla ön kısımda sonradan eklenti Artuklu/Selçuklu dönemi hamam yapısı, galeri şeklinde dışarda tutulmuş bir narteks alanı (giriş), naos (kutsal alan) ve apsis/apsid mekanlarından oluşmaktadır. Üç nefli doğu batı yönde gelişen 9,04 x 11,97 metre ölçülerinde kareye yakın dikdörtgen bazilikal plana sahiptir. Beşik tonoz örtülü yan nefler dar iken orta nef geniş tutulmuş ve elips bir kubbe örtüsü ile oluşturulmuştur. Nefleri birbirinden ayıran dörder ayak dizisi bulunmaktadır. Sütun başlıklarının üzerinde kesit değiştirerek yükselen ayaklar yuvarlak kemerlerle birbirine ve yan duvarlara bağlanır. Kolonları birbirine bağlayan kemerler yüksekçe tutulmuş olup diğer kemerler daha kısa olup sütun başlıkları seviyesinden başlamaktadır. Yapının doğu kısmında ön kısmı çapraz tonoz örtüye sahip ana apsis ve yanlarında küçük apsis(apsidiyol) ile doğu kanadında küçük oda şeklinde (pastoforion) yapılar mevcuttur. Kiliseye sonradan Artuklu döneminde eklenmiş ve muhtemelen de Selçuklu döneminde işlevsel olarak hamam şeklinde kullanılmış olan kısım esasen kare planlı olarak inşa edilmiş olup bu alanda sivri kemerlerle birbirine bağlanmış toplamda sekiz ayağın taşıdığı üst örtüsü günümüze kadar gelememiştir. Yapı malzemesi olarak da taşıyıcı kâgir duvarlarda gözenekli/gözeneksiz bazalt ve moloz yığma taşlar ve tuğla kullanılmıştır.
Kaynak: https://turkiyeturizmansiklopedisi.com/saint-george-kilisesi
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder