Osmanlı Devlet yapısındaki değişimin kısa bir değerlendirmesi
Osmanlı İmparatorluğu: Oğuz Boylarından Devşirme Sisteme ve Devletin Dönüşümü
Osmanlı İmparatorluğu, kökenleri Türk olan bir devlet olarak kurulmasına rağmen, özellikle devşirme sistemiyle birlikte giderek farklı bir yapıya büründü. Kuruluşunda Oğuz boylarının mirasını taşıyan Osmanlı, zamanla devşirme çocukların etkisiyle yeni bir kimlik kazandı. Bu sistem, Osmanlı’nın askeri ve idari yapısında büyük değişikliklere neden oldu. Devşirme sistemi, Osmanlı ordusunun belkemiğini oluşturdu; fakat aynı zamanda, Osmanlı’nın Türk halkı ile arasındaki bağları zayıflatarak, saraydaki elit kesimin ve halkın Osmanlı kimliği algısını derinden etkiledi.
Bu makalede, Osmanlı İmparatorluğu’nun Oğuz boylarıyla başlayan kuruluş sürecinden, devşirme sisteminin devlete olan etkilerine, yeniçerilerin ve devşirme elitlerinin saraydaki yükselişine, ve sonuç olarak imparatorluğun Türk halkı üzerindeki etkilerine kadar uzanan bir kronoloji sunulacaktır. Ayrıca sipahi ve tımar sistemi gibi Osmanlı’nın diğer önemli askeri-idari yapılarının devşirme düzeniyle ilişkisi incelenecektir.
1. Osmanlı’nın Oğuz Boylarından Köken Alışı
Osmanlı İmparatorluğu’nun temelleri, Orta Asya’dan gelen Oğuz boylarıyla atıldı. Osman Gazi ve onun ardından gelen nesiller, Türk töreleri ve İslam inancıyla şekillenen bir yönetim yapısı oluşturdular. Bu dönemde Osmanlı Beyliği, Anadolu’daki diğer Türkmen beylikleriyle işbirliği yaparak genişledi. Devletin kökeninde Türk kültürüne ve Oğuz geleneklerine sadakat vardı.
Osmanlı, 15. yüzyılda büyük bir imparatorluk haline gelmeye başladığında, savaşlar ve fetihler daha karmaşık bir düzenlemeye ihtiyaç duydu. Bu bağlamda Osmanlı, Balkanlar’da uyguladığı devşirme sistemiyle Hristiyan çocukları devlete kazandırmaya ve bu çocukları eğiterek yeniçeri ordusu için asker ve devlet yönetimi için bürokrat olarak yetiştirmeye başladı. Bu sistem, Osmanlı’nın sadakatinden şüphe duymadığı yeni bir yönetici sınıf oluşturdu.
2. Devşirme Sistemi ve Yeniçerilerin Yükselişi
Devşirme sistemi, Osmanlı’nın fethettiği Balkan bölgelerinden çocukların toplanarak Müslümanlaştırılıp yetiştirilmesini içeriyordu. Bu çocuklar, Osmanlı devletine sadık bir asker ya da yönetici olarak yetiştirildi. Yeniçeri Ocağı’na alınan bu çocuklar, Osmanlı’nın askeri gücünü oluşturan en önemli unsurlardan biri oldu. Ayrıca devşirme sistemine alınan çocuklardan en zeki olanlar Enderun Mektebi’nde özel bir eğitim alarak devletin üst kademelerinde görev yapmaya hazır hale getirildi.
Yeniçeriler ve diğer devşirme grupları, Osmanlı’nın en eğitimli ve disiplinli kadrolarını oluşturmaya başladılar. Saray dilini ve sarayın özel kültürünü oluşturanlar da yine bu devşirme sınıfıydı. Osmanlıca, Türkçe, Farsça ve Arapçadan türetilen karma bir dildi ve büyük ölçüde saraydaki bu devşirmelerin etkisiyle şekillendi. Bu dil, saray içinde kullanılan resmi bir dil haline geldi ve Osmanlı halkının çoğu tarafından anlaşılmaz hale geldi.
3. Yeniçerilerin Devlet İçinde Devlet Olması
Yeniçeriler, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü korumak için ilk başta hayati önem taşısa da, zamanla devlet içinde devlet haline geldiler. Sultanların kararlarını sorgulama noktasına gelen Yeniçeriler, kendilerine verilen ayrıcalıkları kaybetmemek adına her türlü değişime karşı koydular. Sultan Genç Osman, Osmanlı’yı yeniden güçlendirmek ve Yeniçeri Ocağı’nı yeniden düzenlemek istediğinde, Yeniçeriler tarafından öldürüldü. Bu durum, Osmanlı içinde Yeniçeri Ocağı’nın ne kadar güçlü bir konuma geldiğini ve sultanlara karşı bile güç gösterisinde bulunabileceğini gösterdi.
Yeniçeriler, zamanla İstanbul’da adeta birer kabadayı gibi davranmaya başladılar. Haraç topluyor, yangın çıkararak halkı yıldırıyorlardı. Artık Osmanlı halkı, kendi kurduğu devlette Yeniçerilerin zulmü altında eziliyordu.
4. Sipahi ve Tımar Sistemi
Osmanlı ordusunda Yeniçeriler kadar önemli bir diğer askeri sınıf da sipahilerdi. Sipahiler, tımar sistemi üzerinden devlete hizmet eden süvarilerdi. Tımar sistemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun gelirlerinin köylülerden toplandığı bir vergi ve arazi yönetim sistemiydi. Bu sistemde sipahiler, tımar adı verilen toprakları yönetir ve bu topraklardan sağlanan gelirle askerlik yapardı.
Ancak 17. yüzyılda tımar sisteminin çökmesi ve gelirlerin azalmasıyla birlikte sipahilerin gücü zayıfladı. Devşirme sistemi ile gelen yeniçeriler, imparatorluk içinde daha güçlü hale geldikçe, Osmanlı’nın geleneksel askeri yapısında önemli bir değişim meydana geldi.
5. Osmanlı İmparatorluğu’nda Türk Halkının Yeri ve Devşirme Elitler
Devşirme sisteminin artan etkisiyle Osmanlı sarayı, zamanla Türk halkının kültüründen uzaklaştı. Sarayda görev alan üst düzey idareciler, çoğunlukla devşirme kökenliydi ve Osmanlı halkı ile saray arasındaki kültürel uçurum giderek büyüdü. Türk kökenli halk, Osmanlı İmparatorluğu’nda ikinci sınıf vatandaş gibi görülmeye başlandı. Halkın büyük kısmı tarım ve zanaat gibi alanlarda çalışırken, devletin en yüksek makamları devşirmeler tarafından doldurulmuştu.
Bu süreçte, Osmanlı İmparatorluğu’na kazanç getiren ve elit bir statüye sahip olan kişilerin çoğu devşirme kökenliydi. Türk kökenli Osmanlı halkı ise çoğunlukla yönetimden uzaklaştırıldı ve sosyal refahtan yoksun bırakıldı. Devlet içinde yönetici elit tabaka devşirmelerden oluştuğundan, Türk halkının Osmanlı yönetiminde söz sahibi olması gittikçe zorlaştı.
6. Yeniçeri Ocağı’nın Kaldırılması ve Osmanlı’da Reformlar
Yeniçeriler, devlet içinde devlete dönüşerek Osmanlı’nın ilerleyişine büyük bir engel teşkil etmeye başladı. 1826 yılında II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nı tamamen ortadan kaldırmak için harekete geçti. Bu olay, Osmanlı tarihinde “Vaka-i Hayriye” olarak bilinir. Yeniçerilerin kaldırılmasıyla birlikte, Osmanlı’nın askeri yapısında köklü değişiklikler yapıldı ve yerine daha modern bir ordu kuruldu. Türk kökenli askerler, Osmanlı ordusunda daha etkin bir rol oynamaya başladı.
Bu reform hareketleri, Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden yapılandırma çabasının bir parçasıydı; ancak imparatorluk, yüzyıllar boyunca biriken sorunları çözmekte artık zorlanıyordu. Devletin yeniden yapılanma süreci, Osmanlı’nın çözülmesini engelleyemedi.
7. Geç Dönem Milliyetçilik Hareketleri ve Osmanlı’nın Çöküşü
19. yüzyılda Osmanlı’da milliyetçilik akımları yükselmeye başladı. Türk halkı, Osmanlı içinde kendine yabancılaşmış hissediyordu. Osmanlı’nın çokuluslu yapısı ve devşirme elitler, Türk halkının milli kimlik arayışını güçlendirdi. Ancak bu milliyetçi hareketler, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde etkili olabildi. Bu dönemdeki milliyetçi düşünceler, özellikle Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında modern Türkiye’nin şekillenmesinde önemli bir etki yarattı.
Günümüzde dahi Osmanlı’nın devşirme zihniyetinin bazı etkilerinin devam ettiği söylenebilir. Türk halkının öz kimliğini koruma ve geliştirme çabası, Osmanlı’dan günümüze süregelen bir mücadele olarak nitelendirilebilir.
Sonuç
Osmanlı İmparatorluğu’nun Oğuz boylarından başlayan Türk kimliği, devşirme sistemi ile bambaşka bir yapıya evrildi. Bu süreçte devletin üst kademeleri devşirme elitlerle dolarken, Türk halkı ikinci planda bırakıldı. Yeniçerilerin devlet içinde yarattığı düzensizlik ve devşirme sisteminin saraydaki elit yapıyı şekillendirmiştir.
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder