Osmanlı Devleti’nde Tımar Sistemine Kısa Bir Bakış
Tımar sistemi nedir? Osmanlı İmparatorluğu’nda tımar sistemi, fethedilen toprakların geçici olarak Sipahiler, Yeniçeriler ve kullar arasında pay edilmesi olarak tanımlanır. Tımar sistemin amaçları finansal refahı artırmak, devletin ve yayılmacı politikanın devamını sağlamaktır.
Tımar Sistemi nedir?
-Tımar, 14. ve 16. yüzyıllar arasında yönetimi Osmanlı padişahı tarafından tımarlı sipahilere devredilen toprakların adıdır.
– Bu topraklardan elde edilen gelir aynı zamanda askerlere maaş yerine verilmektedir.
– Devlet bazı memurlarına maaş vermek yerine bu topraklardan kazanılan geliri hizmetleri karşılığında verir. Bu askerlerin yıllık tarım geliri 20 bin akçeden azdır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda tımar sistemi, fethedilen toprakların geçici olarak Sipahiler, Yeniçeriler ve kullar arasında pay edilmesi olarak tanımlanır. Tımar sistemin amaçları finansal refahı artırmak, devletin ve yayılmacı politikanın devamını sağlamaktır.
Sistemin finansal olarak amacı, Osmanlı devletinin omuzlarından askere ödeme yapma yükünü hafifletmek ve devlet hazinesine yeni kaynaklar kazandırmaktır. Yayılmacı açıdan tımar sisteminin amacı süvarilerin sayısını artırmak ve fethedilen toprakların Osmanlı kontrolünde Türkleşmesini sağlamaktır.
Ayrıca Osmanlı devleti tımar sistemi ile birlikte feodal sistemi kaldırarak padişahın otoritesini merkezi hale getirmeyi amaçlamaktadır. Tımar sisteminde devlet, Tımarlı sipahilere tımar bölgesi dahilinde ekilebilir toprakların, boş arazilerin, çiftçilerin yaşadığı arazilerin, meyve ağaçlarının, ormanların vb. kontrolünü sağlama yetkisi vermiştir.
Tımar çeşitleri nelerdir? Dirlik türleri nelerdir?
Osmanlı devletinde tımar sistemi, tımar topraklarını üçe ayırmaktadır. Bunlar miri topraklar, mülk topraklar ve vakıf topraklardır:
1) Miri Topraklar: Bu toprakların mülkiyeti devletin elindedir ve bu toprakların kontrolü dirlik adı altında Osmanlı askerlerine ve devlet adamlarına verilir. Bu dirlikler de kendi aralarında üçe ayrılırlar:
a) Has: Bu toprakların kontrol yetkisi padişah, hanedan mensupları, vezir gibi üst düzey devlet adamlarına verilir ve senelik gelirleri 100 bin akçeden fazladır. Has sahipleri gelirinin her beş bin akçesi için, masrafları kendi ödemek şartıyla bir cebelü (atlı asker) yetiştirmek ve bu cebelüyü savaşlarda yanında götürmek zorundadır. Haslar babadan oğula geçmemektedir.
b) Zeamet: Bu toprakların kontrol yetkisi hazine ve tımar defterdarlarına, zeamet kethüdalarına, miralay ve çavuşlara, alaybeylerine, kale dizdarlarına vb. verilir. Bu toprakların yıllık gelirleri 20 bin ile 100 bin akçe arasındadır. Gelirin 20 bin akçesi kılıç hakkı olarak tanımlanır ve kalan kısmındaki her beş bin akçe için cebelü yetiştirme zorunluluğu bulunmaktadır.
c) Tımar: Bu toprakların kontrol yetkisi Osmanlı Devleti’ne hizmeti olan bir bölüm askere ve memurlara verilir. En küçük dirlik türüdür ve bu toprakların yıllık geliri 3 bin ile 20 bin akçe arasındadır. Kılıç hakkı ise dirliğin cinsine göre değişir. Tımar toprakları kendi aralarında üçe ayrılır:
• Mustahfız Tımarı: İmam ve hatiplere verilirdi ve bu toprakların sahipleri mensubu bulundukları kaleyi korumak ile yükümlüydü.
• Eşkinci Tımarı: Savaşta yararlılık gösterenlere verilirdi ve bu toprakların sahipleri cebelüleri ile birlikte alaybeyinin sancağı altında sefer gitmekle yükümlüydü. Eğer sefere gitmezlerse toprakları ellerinden alınırdı.
• Hizmet Tımarı: Sarayda çalışanlara ve bazı imamlarla hatiplere verilirdi.
2) Mülk Topraklar: Bu topraklar kişilere özel olarak tahsis edilir ve saraylarla kurumlara ait toprakların dışında kalırlar.
3) Vakıf Topraklar: Bu topraklar vakıf amacı ile kurulan kurumlara verilirler, özellikle dinsel amaçlı kurumlara tahsis edilirler.
Tımar sisteminin özellikleri nelerdir?
• Tımar sisteminde köylüler, devlete vermeleri gereken vergiyi tımar sahiplerine verir. Tımar sahipleri köylülerden aldıkları bu vergilerle belli sayıda cebelü yetiştirir.
•Tımar sisteminde tımar sahipleri, sahip olduklarını toprakların güvenliğiyle yükümlüdür.
• Tımarlı sipahiler barış zamanlarında çiftçilik yaparak üretime yardım eder.
• Tımar toprakları köylülere satılamaz ve devlete aittir.
• Tımar sisteminde topraklar çiftçilere eşit bir biçimde dağıtılır ve yoksulluk meydana gelmez.
• Tımar sisteminde çiftçiler toprağını bırakıp gidemez, aksi halde tımarı elinden alınır.
• Tımar sahipleri devletin emrine göre çalışırlar.
• Görevini yerine getirmeyen tımar sahipleri görevden alınır.
• Tımar sahipleri seferlere katılmak zorundadır.
Tımar sisteminin faydaları nelerdir?
Tımar sisteminin faydaları aşağıdaki gibidir:
• Tımar sahipleri toprakların güvenliğinden sorumlu olduğu için bölgede güvenlik sağlanmıştır.
• Osmanlı devleti için vergi toplama işlemi kolaylaşmıştır.
• Savaşa hazır askerlerin sayısı artmış, masrafları azalmıştır.
•Hazineye yeni kaynak bulunmuştur.
• Tarımsal üretimin devamlılığı ve yayılmacı politikanın devamlılığı sağlanmıştır.
• Arazilerin boş kalması önlenmiştir.
• Tımarlar çiftçilere eşit olarak paylaştırılıyor ve gelir eşitsizliği önlenmiştir.
Tımar sistemi ilk kez hangi padişah döneminde kullanılmıştır?
Tımar sisteminin ilk kez ne zaman uygulandığını net bir şekilde söylemek zordur. Ancak tımar sistemine zemin hazırlayan elementler Türk İslam Devletlerinde ikta sistemi olarak görülmektedir.
İkta sisteminde ise şahıslara toprağın kontrol yetkisi değil yalnızca geliri verilirmiştir. İktalar babadan oğula geçmez.
Tımar sistemi aynı zamanda Bizans İmparatorluğu’nda görülen pronoia ile benzerlik taşır. 12. yüzyılda görülen pronoia sisteminde topraklar askeri hizmet karşılığında verilmektedir ve sistem zamanla feodal bir yapı haline gelmiştir.
Tımar sistemi ilk olarak Osman Gazi döneminde uygulanmıştır. Osman Gazi işgal ettiği toprakları silah arkadaşlarına ve askerlere tımar olarak paylaştırmıştır. Daha sonra Orhan Gazi ile torunları tarafından devam ettirilmiştir.
Tımar Sisteminin Sonu
4. Murat döneminde tımar sistemi bozulmaya başlamıştır. 17. yüzyıla doğru tımarlar hak eden kişilere verilmek yerine rüşvet karşılığında başka şahıslara verilmiştir. Merkezi otorite zayıflamıştır ve tımar dağıtımındaki adaletsizlikler, sistemin yavaş yavaş çürümesine sebep olmuştur. Tımarlarını kaybeden dirlik sahipleri de ayaklanmıştır ve sonuç olarak 1839 yılında Tanzimat Fermanı ile tımar sistemi tamamen kaldırılmıştır.
Avrupa’daki ticari ve sanayi gelişmeleri ateşli silahların ve para ekonomisinin yoğun olmadığı dönemlerde çok iyi işleyen tımar sistemi, ateşli silahların yaygın kullanılmasıyla beraber sekteye uğramıştır. Süvari ve sipahilerin ateşli silahlar karşısında çaresiz kaldığını gören yönetim, Yeniçerilere ağırlık vermeye başlamıştır. Yeniçeriler maaşlarını, direkt hazineden nakit olarak, ulufe yöntemiyle aldığı için tarım arazileri üzerindeki askeri egemenlik önemini yitirmeye başlamıştır. Devlet Yeniçeri sayısını arttırmış, bu da nakit para ihtiyacını doğurmuştur. Bu dönemden sonra ufak çaplı tımarlar devam etse de eski önemini çoktan yitirmiş bir kurum olarak 19. yüzyıl başlarına kadar devam etmiş ve 1839 yılındaki Tanzimat Fermanı ile tamamen ortadan kaldırılmıştır.
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder