Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü
A
A düzeyi koruyucu kıyafet (İng. level A protective suit):
Tehlikeli maddeye maruz kalma olasılığının çok yüksek olduğu; derinin, solunum sisteminin ve gözlerin en yüksek düzeyde korunmasını gerektiren durumlarda kullanılan; giyildiğinde kişinin çevreyle temasını tamamen kesen (yüksek düzeyde deri, solunum sistemi ve gözün korunmasını sağlayan) ve içerisinde temiz hava tüplü solunum sistemi ile nefes alınıp verilen; kişiye tam koruma sağlayan koruyucu kıyafet.
Acil barınma (İng. emergency sheltering):
Bir acil durum ortaya çıktıktan sonraki safhada afetten etkilenen kişilerin hayatlarını devam ettirebilmeleri için en temel barınma ihtiyaçlarının karşılanması. Örneğin afetten zarar/hasar görmemiş spor salonları, yurtlar gibi toplu barınma alanları, çadırlar vb.
Acil çağrı (İng. emergency eCall):
Acil durumlarda, etkilenen veya etkilenenleri gören kişi ya da acil durum algılayıcı cihazlar tarafından, telefon, telsiz, kısa mesaj, otomatik mesaj, sosyal medya, internet ve diğer iletişim araçları ile acil çağrı merkezlerine yapılan başvuru.
Acil çağrı merkezi (İng. emergency call centre):
Kullanıcıların veya acil durum algılayıcı cihazların acil yardım talebinde bulunmak amacıyla acil yardım çağrı hizmeti numaralarına doğru yapacakları çağrılara cevap vermekle yetkili kurum veya kuruluş.Bu kapsamda, yeni yasal düzenlemeye göre ülkemizde 112 acil çağrı merkezi, acil yardım çağrılarını karşılamak üzere büyükşehir belediyesi olan illerde valiliklerin Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı bünyesinde, diğer illerde ise valilikler bünyesinde kurulan merkezlerdir.
Acil çıkış (İng. emergency exit):
Tehlike anında kapalı mekândaki insanların süratle ve güvenli bir şekilde tahliye edilmesine imkân verecek nitelikte konumlanmış, dışarıya doğru açılan kapı.
Acil durum (İng. emergency):
Büyük, fakat genellikle yerel imkânlarla baş edilebilen çapta, ivedilik gerektiren tüm durum ve hâller. 5902 sayılı kanunda Toplumun tamamının veya belli kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren olaylar ve bu olayların oluşturduğu kriz hâli? olarak tanımlanmıştır.
Acil durum hizmeti (İng. emergency service):
Acil durumlarda insanları ve onların mal ve mülklerini korumak üzere özel sorumlulukları olan kurum ve kuruluşlarca yerine getirilen hizmetler. Bu hizmetler arasında müdahale ekiplerince yapılan arama-kurtarma, acil tıbbi yardım, yangın, güvenlik, altyapı ve üstyapı hizmetleri ile rehabilitasyon hizmetleri sayılabilir.
Acil durum planlaması (İng. emergency planning):
İnsanın canı ve malıyla diğer aktivitelerinin, olağan dışı olayların sonuçlarından en az kayıp ve zararla kurtulabilmesi için yapılması gereken iş ve işlemlerin, olaylar olmadan önce planlaması ve olay sırasında; zamanında, hızlı ve etkili bir şekilde uygulanmasını gerektiren tüm faaliyetler.
Acil durum psikolojisi (İng. emergency psychology):
Acil durumu yaşamış olan bireylerin içinde bulunduğu duygu düzeyi. Can veya mal kaybına uğramış bireylerin ve yardım ve müdahale çalışmalarına katılanların, normal yaşam düzenlerinin bozulması ile birlikte sinirlilik, kaygı, güvensizlik vb. duyguları yoğun olarak yaşamaya başlamasını kapsamaktadır.
Acil durum yöneticisi (İng. emergency manager):
Her düzeydeki acil duruma zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale etmek ve kendi sorumluluk alanı içinde gerekli planlamaları ve hazırlıkları yapmak, yaptırmak, imkân ve kaynakları geliştirmek ve müdahale faaliyetlerini yürütmekle görevli kişi.
B
A düzeyi koruyucu kıyafet (İng. level A protective suit):
Tehlikeli maddeye maruz kalma olasılığının çok yüksek olduğu; derinin, solunum sisteminin ve gözlerin en yüksek düzeyde korunmasını gerektiren durumlarda kullanılan; giyildiğinde kişinin çevreyle temasını tamamen kesen (yüksek düzeyde deri, solunum sistemi ve gözün korunmasını sağlayan) ve içerisinde temiz hava tüplü solunum sistemi ile nefes alınıp verilen; kişiye tam koruma sağlayan koruyucu kıyafet.
Acil barınma (İng. emergency sheltering):
Bir acil durum ortaya çıktıktan sonraki safhada afetten etkilenen kişilerin hayatlarını devam ettirebilmeleri için en temel barınma ihtiyaçlarının karşılanması. Örneğin afetten zarar/hasar görmemiş spor salonları, yurtlar gibi toplu barınma alanları, çadırlar vb.
Acil çağrı (İng. emergency eCall):
Acil durumlarda, etkilenen veya etkilenenleri gören kişi ya da acil durum algılayıcı cihazlar tarafından, telefon, telsiz, kısa mesaj, otomatik mesaj, sosyal medya, internet ve diğer iletişim araçları ile acil çağrı merkezlerine yapılan başvuru.
Acil çağrı merkezi (İng. emergency call centre):
Kullanıcıların veya acil durum algılayıcı cihazların acil yardım talebinde bulunmak amacıyla acil yardım çağrı hizmeti numaralarına doğru yapacakları çağrılara cevap vermekle yetkili kurum veya kuruluş.Bu kapsamda, yeni yasal düzenlemeye göre ülkemizde 112 acil çağrı merkezi, acil yardım çağrılarını karşılamak üzere büyükşehir belediyesi olan illerde valiliklerin Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı bünyesinde, diğer illerde ise valilikler bünyesinde kurulan merkezlerdir.
Acil çıkış (İng. emergency exit):
Tehlike anında kapalı mekândaki insanların süratle ve güvenli bir şekilde tahliye edilmesine imkân verecek nitelikte konumlanmış, dışarıya doğru açılan kapı.
Acil durum (İng. emergency):
Büyük, fakat genellikle yerel imkânlarla baş edilebilen çapta, ivedilik gerektiren tüm durum ve hâller. 5902 sayılı kanunda, ?Toplumun tamamının veya belli kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren olaylar ve bu olayların oluşturduğu kriz hâli? olarak tanımlanmıştır.
Acil durum hizmeti (İng. emergency service):
Acil durumlarda insanları ve onların mal ve mülklerini korumak üzere özel sorumlulukları olan kurum ve kuruluşlarca yerine getirilen hizmetler. Bu hizmetler arasında müdahale ekiplerince yapılan arama-kurtarma, acil tıbbi yardım, yangın, güvenlik, altyapı ve üstyapı hizmetleri ile rehabilitasyon hizmetleri sayılabilir.
Acil durum planlaması (İng. emergency planning):
İnsanın canı ve malıyla diğer aktivitelerinin, olağan dışı olayların sonuçlarından en az kayıp ve zararla kurtulabilmesi için yapılması gereken iş ve işlemlerin, olaylar olmadan önce planlaması ve olay sırasında; zamanında, hızlı ve etkili bir şekilde uygulanmasını gerektiren tüm faaliyetler.
Acil durum psikolojisi (İng. emergency psychology):
Acil durumu yaşamış olan bireylerin içinde bulunduğu duygu düzeyi. Can veya mal kaybına uğramış bireylerin ve yardım ve müdahale çalışmalarına katılanların, normal yaşam düzenlerinin bozulması ile birlikte sinirlilik, kaygı, güvensizlik vb. duyguları yoğun olarak yaşamaya başlamasını kapsamaktadır.
Acil durum yöneticisi (İng. emergency manager):
Her düzeydeki acil duruma zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale etmek ve kendi sorumluluk alanı içinde gerekli planlamaları ve hazırlıkları yapmak, yaptırmak, imkân ve kaynakları geliştirmek ve müdahale faaliyetlerini yürütmekle görevli kişi.
B
B düzeyi koruyucu kıyafet (İng. level B protective suit):
Solunum sisteminin en yüksek, derinin ise daha az düzeyde korunmasını gerektiren durumlarda kullanılan; A Düzeyi Koruyucu Kıyafete göre daha az koruma fakat daha fazla rahatlık sağlayan koruyucu kıyafet.
Bağdadi yapı (İng. ?Bagdadi?, timber frame building):
Taşıyıcı ahşap kolon ve kirişlerin oluşturduğu çerçeve sistem arasına kırık tuğla, kiremit veya çamur harç doldurulup içten ve dıştan ahşap çıtalarla kaplanarak yapılan duvarlardan oluşan bir ahşap karkas yapı türü.
Bağımsız bölüm (İng. condominium, individually owned residence in a multi-unit building):
Ana gayrimenkulden ayrı ve başlı başına kullanmaya elverişli olan ve Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre bağımsız mülkiyete konu bölüm.
Bağış yönetimi (İng. donation management):
Yapılacak ayni ve nakdi bağışların teşvik edilmesi, bu amaçla kampanyalar düzenlenmesi, kampanyaların yönlendirilmesi; bağışların toplanması, tasnif edilmesi, paketlenmesi, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve bağışçının bilgilendirilmesi gibi aşamalardan oluşan, afet öncesinde planlanması gereken faaliyetlerin tümü.
Barınma (İng. sheltering):
Afet sonrası kısa ve uzun süreli barınma ihtiyacının karşılanması süreci.
Basın sözcüsü (İng. spokesperson):
Afet yönetim merkezinin veya ilgili kurum ve kuruluşların afete ilişkin olarak yapacağı düzenli açıklamaları basın yayın aracılığı ile halka duyuran ve basın ile ilgili işleri düzenleyen özel eğitimli kişi.
Basın toplantısı (İng. press conference):
Afet veya kriz durumunda topluma bilgi vermek amacıyla basın yayın mensuplarına belirli bir mekânda basın sözcüsü veya yetkili yöneticiler tarafından gerekli açıklamaların yapıldığı ve soruların cevaplandırıldığı toplantı.
Başa çıkma yeteneği (İng. coping capability):
Kurum, kuruluş, işletmeler ve bireysel olarak var olan kaynakların, afet olayı veya sürecinin alışılmamış, normal olmayan ve zorlu koşulları süresince yapılacak çalışmalarda durumu iyileştirici yönde ve olumlu sonuçlara ulaşmak amacıyla kullanılabilme düzeyi. Afet öncesinde hazırlık aşamasında bu yeteneğin geliştirilmesiyle, doğal ve diğer tehlikelerin olumsuz etkilerine karşı koyma ve direnebilme gücü oluşturulur. Başa çıkma kapasitesi veya baş edebilme kapasitesi olarak da ifade edilmektedir.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi (İng. Prime Ministry Disaster And Emergency Management Centre):
AFAD Başkanının başkanlığında, afet ve acil durumun boyutları, ihtiyaç duyulan tedbirlerin özellikleri ve acil durumun nitelikleri dikkate alınarak, asgari daire başkanı düzeyindeki yetkililerinin ve Başkanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi personelinin katılımıyla Başkanlıkça belirlenen yerde çalışmalarına başlayan ve gerektiğinde Başkanlığın bağlı olduğu Bakanın/Başbakan Yardımcısının onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin de çalışmalara dahil edildiği merkez.
Başkanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi (İng. AFAD Presidency Disaster And Emergency Management Centre):
Yurt içinde ve yurt dışında meydana gelen afet ve acil durumlar ile ilgili olarak, hazırlık ve müdahale faaliyetlerinden, kamu kurum ve kuruluşları, afet ve acil durum yönetim merkezleri ve sivil toplum kuruluşları arasında, Başbakan adına koordinasyon ve iş birliğini sağlamak amacıyla AFAD personelinden oluşan ve 24 saat esasına göre çalışan merkez.
C
C düzeyi kıyafet (İng. level C protective suit):
Tehlikeli maddenin tespit edildiği durumlarda kullanılan, A ve B düzeyi koruyucu kıyafetlere göre daha az koruma fakat uzun süreli operasyonlarda kolay hareket etme olanağı sağlayan koruyucu kıyafet.
Canlı bomba (İng. suicide bomber):
Terör veya sabotaj amacıyla üzerlerine patlayıcı maddeler yerleştirilen canlıların (insan veya hayvan) potansiyel bomba hâline gelmesi; intihar saldırısı.
Cep telefonu (İng. mobile phone):
Kişinin yanında taşıyabildiği kablosuz telefon, mobil telefon. Afet anında gereksiz yere kullanılmaması tavsiye edilir.
Ceset torbası (İng. body bag):
Kaza veya afetlerde hayatını kaybeden kişilerin taşınması amacıyla kullanılan hijyenik özellikte plastik torba.
Cinsiyet ayrımı (İng. gender discrimination):
Kadın ve erkeklerin sahip olduğu haklar arasındaki farklılık. Kadın haklarının erkeklerle aynı düzeyde olmamasından kaynaklanan ayrımcılık durumu, afetlerden etkilenen toplumdaki psikososyal sorunları daha da ağırlaştırmaktadır.
Cisim dalgası (İng. body wave):
Yerin içi boyunca sadece dalga ilerleme yönüne paralel ve/veya dik yayılan, kayıtçıya ilk önce varan birincil ve ikincil (P ve S dalgaları) yüksek hızlı sismik dalgalar. Sismik hareketlere bağlı olarak yer kürede oluşan elastik dalgalar.
Coğrafi bilgi sistemi (CBS) (İng. geographic information system, GIS):
Belli bir konumu ve biçimi olan nesnelere (coğrafi varlıklara) ait grafik ve grafik olmayan bilgilerin toplanması, depolanması, işlenmesi, analizi ve gösterimine yönelik araçlar sunan; donanım, yazılım ve işlem bileşenlerini bütünleşik olarak içeren bilgi sistemi.İlişkisel veri tabanlarını kullanarak alansal yorumlamalar yapmaya ve harita bazlı çıktılar almaya imkân veren coğrafi bilgi sistemleri, özellikle afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesi ve karşı önlemler alınması gibi konularda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Coğrafi veri (İng. geographic data):
Bir koordinat sisteminde tanımlanan ve bu konumla doğrudan veya dolaylı olarak ilişkilendirilen bilgi.
Ç
Çağrı işareti (kodu) (İng. calling code):
Telsiz haberleşmelerinde kişi ve istasyonlar için önceden verilen ve diğer kullanıcılara duyurulan isim olarak kullanılacak kimliklendirme.
Çalı demetli teras (İng. bush terrace):
Meyilli, rüzgâr erozyonuna duyarlı, ince kumlu yapıdaki yamaçların stabilizasyonunda kullanılan erozyondan korumaya yönelik yapılan set.
Çalışana psikososyal destek (İng. psychosocial support to relief team):
Yardım çalışanlarına yapılan psikososyal destek çalışmalarını, yardım hizmetleri sırasında kullanılacak bilgilerin, broşürler, toplantılar ve benzeri etkinliklerle yardım çalışanlarına iletilmesi, paylaşım ve destek toplantıları düzenlenmesi; çalışanları etkileyen olumsuz faktörlerin belirlenmesi ve bu faktörlerin etkilerinin azaltılması yönünde girişimlerde bulunulması gibi faaliyetlerin tümü. Yardım çalışanlarının, çalışmalarını yürütürken etkilenen kişilerle kurdukları iletişimden, kime, hangi yardımı, ne şekilde yapacağı noktasına kadar gelen süreçte uygun şekilde bilgilendirilmesi ve desteklenmesi de bu psikososyal müdahalenin bir parçası olmaktadır.
Çamur ve moloz akması/akıntısı (İng. debris flow/mudflow):
Kurak ve yarı kurak bölgelerde kuru dere yataklarındaki ince, iri taneli ve gevşek birikintilerin şiddetli yağışlar sırasında sel sularıyla karışarak yamaçtan hızla akması. Çamur seli olarak da adlandırılan bu olaylara çöküntü havzalarında rastlanmaktadır. Ülkemizde 1995 yılında Isparta?nın Senirkent ilçesinde Büyük Menderes havzasında meydana gelen çamur akması afetinde 74 kişi hayatını kaybetmiştir.
Çekiçleme etkisi (İng. pounding effect):
Bitişik durumda olan binaların kat adetlerinin veya döşeme seviyelerin farklı olması durumunda deprem anında çarpışma nedeniyle ortaya çıkabilecek durum.
Çelik yapı (İng. steel structure):
Yük taşıma kapasitesine sahip çelik profillerin bir birlerine perçin, bulon ve çeşitli kaynak tipleriyle doğrudan veya ek çelik elemanlar ile birleştirerek oluşturulan çok parçalı yapı sistemi.
Çevre (İng. environment):
Canlıların yaşamsal ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam.
Çevre bozulması (İng. environmental degradation):
İnsan faaliyetleri ve davranışları ile bazen de doğa kaynaklı afetlerle birlikte gelişerek mevcut temel doğal kaynaklara zarar veren veya doğal süreçleri tersine çeviren oluşum. Potansiyel etkileri çok çeşitli olmakla birlikte, doğa kaynaklı afetlerin meydana geliş sıklığını ve şiddetini etkileyerek genelde zarar görebilirliğin artmasına sebep olur. Toprak verimsizliği, ormansızlaşma, çölleşme, kırsal arazi yangınları, biyolojik çeşitliliğin yok olması; su, toprak, hava kirliliği, iklim değişimi; deniz seviyesi yükselmesi, atmosferde ozon seyrelmesi gibi bozulmalar örnek verilebilir.
Çevre düzeni planı (İng. environmental management plan):
Doğal kaynakların akılcı kullanımını sağlamak amacıyla kalkınma planları ve varsa bölge planları temel alınarak yapılan, korunması gereken alanlarla, tarım, sanayi, konut, ulaşım, turizm vb. arazi kullanım kararlarını, politika ve stratejilerini belirleyen üst ölçekli bir fiziki plan. Sürdürülebilir ve dengeli kalkınma amacına uygun olarak ekonomik gelişme ile ekolojik kararların birlikte düşünülmesine imkân veren, ölçekleri 1/25000, 1/50000 veya 1/100000 olabilen, plan notları ve plan açıklama raporuyla beraber bir bütünlük arz eden planlardır. Yasada Ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plan; Mekansal Planlama Yönetmeliğinde ise ?Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50000 veya 1/100000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan plan? olarak tanımlanmaktadır.
Çevre kirliliği (İng. environmental pollution):
Doğal çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etki.
D
D düzeyi koruyucu kıyafet (İng. level D protective suit ):
Tehlikeli maddenin cilde bulaşma olasılığının bulunmadığı durumlarda kullanılan, en az seviyede koruma sağlayan koruyucu kıyafet.
Dağınık yerleşim (İng. dispersed settlement):
Doğa kaynaklı afetlerden doğrudan etkilenen topluluklardaki bireylerin, coğrafi koşullar ve sosyokültürel nedenlerle yıkılmış ya da hasar görmüş olsa da, hemen her zaman evlerinin eski yerinde veya yakınlarında kalmak istemelerinden dolayı, oldukları yerde hizmet alabilmelerini sağlayan yerleşim biçimi. Bu durumda afetzedelere yakınlarının yanında veya hasar gören konutlarının yakınında barınma üniteleri tesis edilir. Afetzedeler, yerelde var olan kaynaklardan su, temizlik, gıda, pişirme ve diğer ihtiyaçlarını karşılar.
Dağıtım (İng. distribution):
Afet sonrasında, afetten etkilenen bir gruba yardım malzemelerinin ulaştırılması.
Dekontaminasyon (İng. decontamination):
bk. arındırma.
Denetçi mimar ve mühendis (İng. supervising engineer or architect):
İlgili mühendis ve mimar meslek odalarına üyeliği devam eden ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından denetçi belgesi verilmiş mühendis ve mimar.
Deniz kazası(İng. sea accident/shipwreck):
Deniz araçlarını ve/veya kişileri tehlikeye sokan; kıyıya, açık deniz yapılarına veya çevreye ciddi zarar vermeyle sonuçlanabilecek olay. 31.12.2005 tarih 26040 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ?Deniz Kazalarının İncelenmesine İlişkin Yönetmelik? e göre deniz kazası, ?Gemide olan bir olaydan kaynaklanan ve/veya bir gemi ile ilişkili olarak; ölüm veya ölüm tehlikesi bulunan, tam/kısmi uzuv kaybı ile sonuçlanan yaralanmalar; insan kaybı; geminin batması veya terk edilmesi yahut kayıp sayılması; gemide maddi hasar meydana gelmesi; geminin çatışmaya uğraması, geminin karaya oturması; gemi veya gemilerden kaynaklı çevresel zarar oluşması gibi sonuçların bir veya birden fazlasını meydana getiren olay? dır.
Deniz seddi (İng. seawall):
Sahili koruyan ve iç kısımlara yönelik taşkınları önleyen, sahil şeridindeki sağlam duvar.
Deniz seviyesi ölçümü (İng. sea level measurement):
Herhangi bir zamandaki deniz seviyesinin karadaki sabit bir noktaya göre belirlenmesi.
Deniz yükselmesi (İng. sea level surge):
Deniz seviyesinin geçici veya sürekli olarak yükselmesi. Ay?ın devirsel hareketleri, atmosfer basıncı değişimi ve şiddetli rüzgâr gibi meteorolojik faktörler, büyük tektonik hareketlerle oluşan deprem, kıyı çökmesi, heyelan, küresel ısınma ve buzul erimeleri gibi nedenlerle olmaktadır. Geçen yüz yıllık sürede ortalama deniz seviyesinin 10-15 cm yükseldiği hesaplanmaktadır.
Denizde kurtarma (İng. sea rescue):
denizde kurtarma (İng. sea rescue) Hem antlaşmalarda hem de uluslararası teamül hukukunda yerleşik bir kural gereği, denizde tehlike altındaki kişileri kurtarma görevi. Kurtarılan kişilerin sınırlarına ulaştığı bir devlet bu kişilerin gemiden indirilmesini reddedebilir ve gemi kaptanından bu kişilerin yetki alanı dışına çıkarılmasını talep edebilir veya gemiden indirilmelerini yerleştirme, bakım ve idame işlemlerinin geminin kayıtlı olduğu devlet veya diğer devletler veya uluslararası örgütler tarafından garanti edilmesi şartına bağlayabilir.
E
Eğitmen eğitimi (İng. training of trainer):
Belirli sayıdaki eğitmen adayına verilen özel bir geliştirme eğitimi. Aldıkları afet eğitimini ve sahip oldukları bilgileri, başkalarına hangi metotlar ve araçları kullanarak en etkin şekilde aktaracakları konusunda yapılan eğitimlere verilen genel ad.
Eklenti (İng. building appurtenance/built on):
Bir yapıda bağımsız bölümün dışında olup doğrudan doğruya o bölüme tahsis edilmiş olan garaj, kömürlük depo gibi yerlere verilen genel ad. Buna müştemilat da denilir.
Ekoloji (İng. ecology):
birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bilim dalı.
Ekolojik afet (İng. ecological disaster):
Ekolojik dengeyi bozarak çevreye büyük zarar veren genellikle insan kaynaklı afet.
Ekolojik denge (İng. ecological balance):
Genetik, tür ve ekosistem çeşitliliğinin nispeten istikrarlı kaldığı; doğal süreçteki kademeli değişikliklere tabi; belli bir coğrafik alanda birlikte yaşayan canlı popülasyonların oluşturduğu topluluk içindeki dinamik denge durumu.
Ekonomik kayıp (İng. economical loss):
Afetlerin ekonomi üzerinde meydana getirdiği, doğrudan, dolaylı veya ikincil kayıplarının tümü.Eekonomik zarar görebilirlik (İng. economic vulnerability):
Tehlikelerin yol açabilecekleri zarar ve kayıpların yerel ve ülke ekonomisi üzerindeki olası etkileri. Ölçülebilen zarar ve kayıpları kapsamaktadır. Ülke genelinde, gayrisafi millî hâsıla veya yurt içi hâsılanın yüzdesi olarak ifade edilir.
Ekosistem (İng. ecosystem):
Bitki, hayvan ve mikro-organizma toplulukları ile bunların cansız çevrelerinin işlevsel bir birim olarak karşılıklı etkileşimlerini sürdürdüğü dinamik bir kompleks.
Elastik dalga (İng. elastic wave):
Bir deprem veya patlama sonucunda meydana gelen enerjinin yer kabuğu içinde farklı nitelik ve hızlarda yayılmasına verilen ad. Yerküresi içinde dalga denklemi uyarınca yayılırlar. Cisim dalgaları ve yüzey dalgaları olmak üzere iki kısma ayrılır.
Elastik davranış (İng. elastic response):
Cisim, yapı ve zeminlerin dış yüklerin etkisi altında kalıcı bir yer değiştirme, çatlama ve kırılma olmadan göstermiş olduğu davranış biçimine verilen ad. Söz konusu kuvvetin kalkması hâlinde cisimler hiç bir dayanım kaybına uğramadan tekrar başlangıçtaki durumlarına dönerler.
F
Farkındalık (İng. awareness):
Kişinin, kendi içinde ya da dışında algıladığı bir uyarımın (düşüncenin, duygunun, algının, vb.) farkında olması.
Fay (İng. fault):
Tektonik hareketlerin etkisiyle yer kabuğunun kırılarak yer değiştirmiş kısmı.Fay düzlemi üzerindeki hareketin şekline göre fayları; eğim atımlı ve doğrultu atımlı biçiminde ikiye ayırmak mümkündür. Eğim atımlı faylar hareket eden blokların yönü esas alınarak normal fay, ters fay, bindirme fayı gibi adlar almaktadır. Doğrultu atımlı faylar ise, karşı blokun hareket yönüne göre sağ yanal atımlı veya sol yanal atımlı faylar olarak adlandırılır.
Fay gerilmesi (İng. fault stress):
Tektonik hareketler nedeniyle bir fay üzerinde biriken gerilme.
Fayda maliyet analizi (İng. cost benefit analysis):
Farklı stratejiler arasında, en uygun maliyetle, en büyük yararı sağlayacak olan yaklaşımı belirlemede kullanılan analiz yöntemi.
Fayın atımı (İng. fault slip):
İki fay bloku arasında meydana gelen yer değiştirme miktarı.
Faylanma (İng. rupturing, faulting):
Tektonik kuvvetlerin etkisiyle yer kabuğunu oluşturan kayaçların kırılması ve yer değiştirmesi olayı.
Fenni mesul (İng. construction supervisor / engineering of record):
bk. teknik uygulama sorumlusu (TUS).
Fırtına (İng. storm):
Doğaya ve insanlara zarar veren, hızı 23 ve 26 m/s arasında değişen rüzgâr. Rüzgâr hızı ve şiddeti arttıkça doğaya ve insanlara vermiş olduğu zararlar da artmaktadır. Tek başına kullanıldığında, rüzgâr fırtınası anlamını taşır. Şiddetli rüzgârlar beraberlerinde yağmur, kar, dolu, kum vb. unsurları da getirdiklerinden ötürü kar fırtınası, kum fırtınası, toz fırtınası gibi isimler alırlar.
Fırtına dalgası (İng. storm surge):
Fırtınalarla ilgili olarak aniden yükselen deniz su seviyesi neticesinde, yaygın su baskınlarına yol açabilen dalgalar.
Fırtına gelgiti (İng. storm tide):
Şiddetli fırtınaların yol açtığı deniz suyu seviyesi yükselme veya alçalması olayı.
G
Gayrisafi millî hâsıla (GSMH) (İng. gross national product):
Ülkenin bir yıl içinde ürettiği sermaye, mal ve hizmetlerin veya yaratılan katma değerin toplamının nakit para cinsinden karşılığı.Bu, cari ve sabit fiyatlar olmak üzere iki farklı değişken esas alınarak belirlenmektedir.
Gayrisafi yurt içi hâsıla (GSYH) (İng. gross domestic product):
Ekonomide yerleşik olan üretici birimlerin belirli bir dönemde yurt içi faaliyetleri sonucu yaratmış oldukları tüm mal ve hizmetlerin toplam üretim değeri.
Gayrisıhhi müessese (İng. non-healthy establishment):
Faaliyetiyle canlılara ve çevreye zarar veren veya zarar verme ihtimali olan iş yerlerine verilen genel ad. Gerek çıkardıkları duman, koku ve gürültü yönünden, gerekse yaptıkları faaliyet sonucunda oluşan katı, sıvı ve gaz hâlindeki zararlı atıkları yönünden insanlara ve doğaya fiziksel, ruhsal ve sosyal açılardan tehdit oluşturmayı kapsamaktadır.
Gaz detektörü (İng. gas detector):
Ana işlevi bir ortamdaki belirli gazların tespitini yapmak olan ve genellikle güvenlik amacıyla canlılar için tehlike arz eden gazların tespit edilmesi için kullanılan cihaz .
Geçici barınma (İng. temporary housing):
bk. geçici iskân.
Geçici hayvan barınağı (İng. temporary barn):
Afetlerde büyükbaş, küçükbaş, kanatlı ve kanatsız, karada veya suda yetiştirilen hayvanların beslenmesini ve barındırılmasını sağlayan geçici yapı.
Geçici iskân (İng. temporary housing):
Konutu afet ve acil durum nedeniyle kullanılamaz hâle gelen veya konutun kullanılmasının riskli olması sebebiyle açıkta kalan afetzedeler ile tahliyeye tabi olanların bulundukları yerlerde veya başka yerlerde münferit veya toplu hâlde geçici olarak barınmalarının sağlanması, geçici barınma.
Geçici iyileştirme (İng. temporary recovery):
Afetten etkilenen toplulukların, arama kurtarma, tıbbi ilk yardım, tedavi, barınma, beslenme, haberleşme, güvenlik, psikososyal destek gibi temel ihtiyaçlarının asgari düzeyde karşılanabildiği sürece verilen ad.
Geçici koruma (İng. temporary protection):
Devletler tarafından şiddet veya çatışma nedeniyle kitleler hâlinde kaçıp gelen, durumları geçici olan kişilere bireysel statü belirlemesi olmadan, koruma sağlamak için geliştirilen düzenleme veya araç. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Geçici Koruma Kanunun 91. Maddesinin birinci fıkrası kapsamında, ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve haklarında bireysel olarak uluslararası koruma statüsü belirleme işlemi yapılamayan yabancılara sağlanan koruma? biçiminde tanımlanmıştır.
Gelgit (İng. tide):
Ay ve güneşin konumlarındaki değişimler sonucu kütle çekimlerindeki farklılıklar nedeniyle deniz seviyesindeki alçalma ve yükselme olayı, metcezir.
H
Haber alma ve yayma sitemi (İng. collection of information and dissemination system):
Düşman saldırıları ile afet ve acil durum tehlike haberlerinin tehdit altındaki yerleşim merkezlerinde yaşayan halka ulaştırılması amacıyla Türkiye çapında AFAD tarafından kurdurulan sistem.
Haber merkezi (İng. information center):
Afet ve acil durum yönetim merkezleri ile afet ve acil durum arama ve kurtarma birlik müdürlüklerinde yerleşmiş, 24 saat esasına göre çalışan, telsiz sistemleri dâhil çeşitli iletişim sistemleri/cihazları ile donatılmış ve bu sistemleri kullanma yeterliliğine sahip personelin görevlendirildiği merkez.
Haberleşmede kodlama sistemi (İng. communication coding system):
Haberleşme sırasında bir mesajın veya çağrı işaretinin, anlaşılması zor veya önemli bölümlerinin harf harf kodlanması için önceden belirlenmiş harfleri belirten kelimelerin oluşturduğu alfabe.
Hafif arama kurtarma (İng. light search and rescue):
Özel eğitimli toplum afet müdahale ekipleri veya yerel afet gönüllüleri tarafından hafif ve orta hasar görmüş yapılarda, profesyonel ekipler gelinceye kadar gerçekleştirilen arama ve kurtarma faaliyeti.
Hak sahibi (İng. beneficiary):
Yıkılan veya ağır hasar gören ya da muhtemel afetlerden etkilenebilecek binalarla olan mülkiyet ilişkilerini belgeleyebilen ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilen afetzede. Hak sahibi olabilmek için afetzedenin, Kanun ve adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin öngördüğü şartlar ile ilgili mevzuattaki diğer şartlara uygun durumda olup gerekli başvuruları yapması gerekir.
Hak sahipliği (İng. ownership):
Afetzede ailelerin yıkılan veya ağır hasar görmüş binaları üzerindeki mülkiyet ilişkisine göre, ilgili yasa çerçevesinde yeniden yapılacak konutlardan veya inşaat kredisinden yararlanma haklarını düzenleyen hukuki terim.
Hâlihazır harita (İng. city basemap):
Belediyelerin yapacağı teknik hizmetlerin proje planlaması, tasarım çalışmaları, uygulaması ve işletmesi, imar planı ve çeşitli projelerin gerçekleşmesi amacıyla belediyelerce veya İller Bankasınca yaptırılan büyük ölçekli harita.
Halk sağlığı (İng. public health):
Organize edilmiş toplumsal çalışmalar sonunda çevre sağlık koşullarını düzelterek, bireylere sağlık bilgisi vererek, bulaşıcı hastalıkları önleyerek, hastalıkların erken tanı ve koruyucu tedavisini sağlayacak sağlık örgütleri kurarak, toplumsal çalışmaları her bireyin sağlığını sürdürecek bir yaşam düzeyini sağlayacak biçimde geliştirerek hastalıklardan korunmayı, yaşamın uzatılmasını, beden ve ruh sağlığıyla çalışma gücünün arttırılmasını sağlayan bir bilim dalı.
Halk sağlığı sürveyansı (İng. public healt surveillance):
Halk sağlığı çalışmalarının planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi için gerekli sağlık verilerinin sürekli ve sistematik biçimde toplanması, analiz edilmesi, yorumlanması; aynı zamanda tüm bu bilgilerin, ihtiyacı olan kişilere dağıtımının zamanında ve bütüncül biçimde yapılmasına ilişkin iş ve işlemlerin tümü.
Hardal gazı (İng. mustard gas):
Yakıcı gazlar sınıfından olup içeriğinde kükürt klorür bulunan, soğan veya sarımsak kokusuna benzer bir kokuya sahip kimyasal silah niteliğindeki gaz.
I
Ilık bölge (İng. warm zone):
Tehlikeli maddenin tespit edildiği sıcak bölge sınırından itibaren rüzgârın tersi yönde kalan, arındırma faaliyetlerinin yürütüldüğü ve bu faaliyetler nedeniyle kirlenme riski bulunan çalışma alanı.
J
Jeodezi (İng. geodesy):
Yer kürenin ve gök cisimlerinin şekli, boyutu, çekim alanı ve çekim alanının zamana bağlı yer değişimlerinin ölçülmesi, değerlendirilmesi ve modellenmesiyle uğraşan bilim dalı.
Jeofizik (İng. geophysics):
Yer kabuğu ve atmosfer katmanlarını, güneş, gezegenler ve gök cisimlerinin fiziksel ve yapısal özelliklerini, fizik ve matematiğin ilke ve yöntemlerini kullanarak alet vasıtasıyla inceleyen bilim dalı, arz içi fiziği.Yasalarda ?Fiziğin ilkelerini yerkürenin incelenmesine uygulayan bilim dalı.? şeklinde tanımlanmıştır.
Jeoloji (İng. geology):
Yerkürenin oluşumunu ve evrimini, yerküreyi oluşturan malzemeleri, bunların birbirine dönüşümünde etkin olan süreçleri, yerkürenin sığ derinliklerindeki şekil değişimlerine neden olan ve okyanuslar ile kıtaları oluşturan kuvvetleri ve yerküreyi değiştiren süreçleri inceleyen bilim dalı.
Jeolojik afet (İng. geological disaster):
Kaynağını yer yüzeyi ya da yer kabuğundaki faaliyetlerden alan deprem, heyelan, kaya düşmesi, volkanik patlama, çamur akıntısı, tsunami gibi doğa kaynaklı olayların yol açtığı afet.
Jeomorfoloji (İng. geomorphology):
Dağlar, ovalar, vadiler gibi yeryüzü şekillerinin kaynağını, oluşumunu, değişimini ve niteliklerini inceleyen bilim dalı, fiziki coğrafya.
Jeoteknik (İng. geotechnics):
Zeminlerin mekanik, kimyevi ve mühendislik özelliklerini inceleyen bilim dalı.
Jeoteknik etüt (İng. geotechnical investigation):
Zeminlerin mekanik, kimyevi ve mühendislik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yerinde ve laboratuvarlarda örselenmemiş numuneler üzerinde yapılan araştırma ve değerlendirme faaliyeti.
K
Kabuk (İng. crust):
Yer kürenin katı özelliğe sahip, ortalama 35 km kalınlığındaki en üst katmanı. Kıtasal kabuk ve okyanusal kabuk olmak üzere iki çeşidi vardır. Okyanusal kabuk kıtasal kabuğa göre daha yoğun, ince ve okyanusal kabuğun kayaçları kıtasal kabuğa göre daha gençtir.
Kabul edilebilir risk (İng. acceptable risk):
İnsanların veya toplumun, mevcut sosyal, ekonomik, politik, kültürel ve teknik koşullar dikkate alındığında, katlanabileceği kayıpların derecesi. Mühendislikte ise, yapıların belirli büyüklükteki riskler karşısında beklenen ve kabul edilen davranışları olarak tanımlanır.
Kabul merkezi (İng. reception centre):
Mültecilerin sığınma ülkesine vardıklarında kabul edilmeleri işlemlerinin gerçekleştirildiği ve başvuruları ile ilgili kesin karar verilinceye kadar, temel bakım ve acil ihtiyaçlarının karşılanacağı ve sosyal etkinliklerden faydalanacakları yer.
Kadastro (İng. cadastre):
Arazi ve arsa gibi her türlü taşınmaz malın sahibi, konumu, sınırı, alanı ve değerinin ölçülerek belirlenip bir plan üzerinde gösterilmesi işlemi.
Kadastro parseli (İng. cadastral parcel):
Kadastro çalışması yapılan yerlerdeki, kadastro adaları içinde bulunan mülkiyeti tescilli parsel.
Kâgir yapı (İng. masonary building):
Taşıyıcı duvarları taş, tuğla kerpiç ve beton briket gibi malzemelerle inşa edilmiş yapı türü. Bu tür yapılardan döşemeleri ahşap olanlara yarım kagir, betonarme olanlara ise kâgir (yığma) yapı denilmektedir. Farsça kâr-gir kelimesinden geldiği için bazen de ?kârgir?biçiminde söylenmektedir.
Kalıcı konut (İng. permanent housing):
Afet nedeniyle konutları yıkılan veya ağır hasar gören afetzedelerden hak sahibi olanlar için devlet veya özel kuruluşlar tarafından yaptırılan daimi iskân konutu.
Kalkınma planı (İng. development plan):
İlki 1963 yılında onaylanarak uygulanmaya başlanmış olan, toplam yatırımlar ve harcamalar, ülkedeki talep durumu ve tasarruf eğilimleri göz önüne alınarak hedeflenen büyümeye ulaşılmayı amaçlayan, Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan, onay yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan plan.
Kamp (İng. camp):
Afetzedelerin acil barınmalarını sağlamak amacıyla çadır, konteyner gibi geçici barınma ünitelerinden oluşan, kalıcı yerleşme sorunlarının çözümüne kadar su, hijyen, beslenme, sağlık, eğitim, gibi temel ihtiyaçlarının karşılandığı toplu yerleşim yeri.
Kamulaştırma (İng. expropriation):
Mülkiyet hakkının kamu yararı nedeni ile sınırlandırılması ve kamu yararı amacı ile özel hukuk kişilerinin taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının gerçek bedelinin ödenmesi koşuluyla idareye geçirilmesi işlemi.
L
Levha (İng. plate):
Yer kabuğunu meydana getiren hareket hâlinde bulunan kırılgan parça.Levhaların sınırlarında oluşan sürekli hareketler depremler ve volkanik faaliyetleri oluşturur.
Levha tektoniği (İng. plate tectonic):
Yerkürenin dış kısmını oluşturan ve levha veya plaka adı verilen büyük kütlelerin daha içeride yer alan manto tabakası üzerinde hareketini ve bu hareketlerin sonuçlarını inceleyen bilim dalı. Gözlemle ispatlanmış bulunan bu teoriye göre, yer kabuğunun üst manto kısmında belirli sayıda ve birbirine göre hareket hâlinde rijit (sert, katı) levhalar bulunmakta, bu plakaların sınırlarında da genellikle çok şiddetli depremler meydana gelmektedir.
Lojistik (İng. logistics):
İhtiyaçları karşılamak üzere her tür ürün, hizmet ve bilginin kaynağından itibaren tüketileceği son noktaya kadar tedarik zinciri içindeki hareketine verilen genel ad.
Lojistik hizmet (İng. logistics service):
Lojistik ile ilgili tüm çalışmaların bir bütünlük içinde ve aksamadan devam etmesi amacıyla oluşturulan faaliyet.
Lojistik planlama (İng. logistics planning):
Afet anında kullanılabilecek kaynak ve stoklarla diğer ihtiyaç maddelerinin temini, afet bölgesine nakli ile oradaki yardım faaliyetlerinin devamlılığını sağlamayı amaçlayan, afet öncesi hazırlıklar içinde yapılan planlama çalışması.
M
Maden kazası (İng. mining accident):
Maden ocağında madenlerin aranması, çıkarılması, işlenmesi, işleme tabi tutulması, biriktirilmesi sırasında ve sonrasında veya atıklarından kaynaklı meydana gelen kaza.
Magnitüd (İng. magnitude):
bk. depremin büyüklüğü.
Mahalle (İng. sub-district, neighborhood):
Seçimle iş başına gelen muhtar ve ihtiyar heyeti tarafından yönetilen en küçük yerleşme birimi.
Mahalle afet gönüllüsü (İng. neighborhood disaster volunteer):
Afet riskleri ve bu risklere karşı alınabilecek önlemler konusunda bilgilendirilmiş, afetlere duyarlılığı ve bilinç düzeyi artırılmış, gerekli eğitim ve ekipmanla donatılmış, profesyonel ekipler gelene kadar ilk saatlerde müdahale için imkân ve kabiliyeti güçlenmiş vatandaşlardan oluşan organize olan grup.
Mahallî hak sahipliği inceleme komisyon kararı (İng. decision of local comission for investigation of beneficiaries):
Konutu, iş yeri veya hayvanların korunmasını sağlayan yapıları afetlerden dolayı hasar görenler ile muhtemel afetlerden etkilenebileceklerden, durumları ilgili mevzuattaki şartlara uygun olup gerekli başvuruları yapan ve ilgili mevzuat nedeniyle doğacak haklardan faydalanabileceği kabul edilen afetzede gerçek kişileri belirleyen komisyon kararı.
Mahallî hak sahipliği inceleme komisyonu (İng. local comission for investigation of beneficiaries):
Afetin meydana geldiği bölgede hak sahiplerini belirlemek amacıyla oluşturulan komisyon. O yerin ilgili mülki idare amiri (vali, kaymakam) veya görevlendireceği bir memur başkanlığında, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünden 1 üye, mahalli tapu dairesinden 1 üye, belediye teşkilatı olan yerlerde belediye encümeninden 1 üye, köylerde ise ihtiyar heyetinden 1 üyenin iştiraki ile kurulur. İlgili mülki idare amirleri, bilgi ve görgüsünden istifade edilecek kimseleri de komisyon çalışmalarına iştirak ettirebilirler.
Mahallî idare (İng. local administration):
Bir coğrafi alanda,belirli yetkilerle kamu haizmeti faaliyetinde bulunan il özel idaresi, büyükşehir belediyesi, belediye, köy muhtarlığı ile bunların kurdukları veya üye oldukları birlik veya idareler.
Mahsur kalmak (İng. trapped):
Bir afet nedeniyle kendi imkânlarıyla bulunduğu yerden çıkamama durumu.
Maksimum yer ivmesi (İng. maximum peak ground acceleration):
Bir depremde ivme kayıt cihazları tarafından ölçülen veya matematik modeller kullanılarak hesaplanan yer hareketi ivmesinin en büyük genlikli değeri.
Mantar zehirlenmesi (İng. mushroom poisoning):
Doğada yetişen ve yapısında toksik madde içeren mantarların taze, dondurulmuş, kurutulmuş veya konserve olarak çiğ ya da pişirilerek yenmesi sonucunda oluşan zehirlenme.
N
Nâzım imar planları (İng. regulatory development plans, master plan):
Varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak hâlihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan. Nâzım imar planları, 1/25000, 1/10000, 1/5000 veya 1/2000 ölçeklerde yapılabilir.
Nükleer atık (İng. nuclear waste):
Nükleer maddelerin kullanıldığı güç santralleri ile tıp ve sanayideki faaliyetler esnasında ortaya çıkan madde veya yan ürünlerin tümü.Özel koruma koşullarına uygun olarak nakledilip, sızdırmazlığı tam olan yerlerde depolanması gereken tehlikeli nükleer malzemelerdir.
Nükleer tehlike (İng. nuclear hazard):
Nükleer patlamalarda, nükleer enerji üretim veya depolama tesislerinde, nükleer yakıt veya atık madde nakliyatında meydana gelen kazalar veya sızıntılar sonucunda çevreye yayılan radyasyonun oluşturduğu tehdit.
Nükleer ve radyolojik acil durum (İng. nuclear and radiological emergency):
Ülke içinde ya da dışında meydana gelen, radyasyon salımı ile insan sağlığı ve çevre için tehdit oluşturan veya oluşturması muhtemel acil durum.
Nükleer ve radyolojik kaza (İng. nuclear and radiological accident):
Ülke toprakları içinde ya da dışında halk sağlığına zarar verme olasılığı olan, radyasyondan korunma standartlarıyla belirlenen sınırların üzerinde radyasyon dozu alınması ve radyoaktif bulaşmanın ayrı ayrı veya birlikte vuku bulması durumu.
O
Odak derinliği (İng. focal depth):
bk. deprem odak derinliği.
Odak mekânizması çözümü (İng. focal mechanism solution):
Deprem dalgalarının analizini yaparak, depreme neden olan kırılma düzleminin eğimi, doğrultusu, kayma açısı ve yırtılmanın zaman içinde gelişimi gibi dinamik parametrelerin hesaplanması yöntemi.
Odak noktası (İng. focal point):
bk. deprem odak noktası.
Olağanüstü hâl (İng. extraordinary situation):
Doğal afetler, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalımlar, Anayasa ile kurulmuş hür demokrasi düzenini ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması gibi durumlarda, geçici bir yönetim modeli uygulanmasını gerektiren hâl. Olağanüstü hâl yönetimlerinin sınırlı yönetimler olduğu ilgili yasada da belirtilmiş ve bu süre altı ayla sınırlandırılmıştır.
Olası maksimum hasar (İng. probable maximum damage):
Bir riski sigorta ederken göz önüne alınması gereken yüksek hasar senaryolarına ilişkin değerlendirme.
Olası maksimum taşkın (İng. probable maximum flood):
En büyük yağış ve en ileri seviyede yüzey akışı oluşturacak tüm faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşabilecek en büyük taşkın.
Olasılık (İng. probability):
Bir olayın olabilme ihtimali. Sıfırla bir arasında bir gerçek sayı olarak gösterilebildiği gibi, sıfırla 100 arasında değişebilen sayı olarak da verilebilir. Olasılığın sayısal olarak gösterilemediği durumlarda ise düşük, orta ve yüksek gibi görecelik belirten sıfatlar kullanılabilir.
Olasılık yöntemi (İng. probability method):
Bir olayın meydana gelme ihtimalini belirlemek için kullanılan modelleme ve hesaplama yöntemi.
Olay (İng. incident, event):
Ortaya çıkan, oluşan durum; ilgiyi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka.
Olay komuta sistemi (İng. incident command system):
Tüm tehlikeler ve her düzeydeki acil müdahale durumunun yönetiminde, müdahale edilen olay için eldeki imkânları en doğru ve etkin şekilde kullanabilmek amacıyla oluşturulan geçici ve dar kapsamlı bir modüler taktik acil yönetim sistemi.
Ö
Ön değerlendirme (İng. preliminary assessment):
Afetin etkilediği alanın, afet bölgesine ulaştırılacak acil yardımların, acil yıkılacak binaların tespiti ve hasar tespit çalışmalarında gereken ön bilgilerin sağlanması için yapılan etüt ve değerlendirme.
Ön hasar tespiti (İng. preliminary/initial damage assessment):
Yapıların kullanılıp kullanılmaması ile kalkan duvarlar, bacalar, parapetler, cephe kaplamaları gibi hasarlarla zeminde meydana gelen yer değiştirmelerin çevredeki insanlara verebileceği zararın belirlenmesi ve önlenmesi amacıyla yapılan ilk değerlendirme. Binaların dıştan ve gerektiğinde yalnızca bodrum katları hızla incelenerek yapılan tespitlerdir. Bunun sonucunda, hasarsız veya hafif hasarlı binaların kullanılmaya devamına karar verilir. Bir afet sonrasında hemen kullanılması zorunlu olan hastane, itfaiye, hükûmet ve afet yönetim merkezleri, spor salonu, okullar, trafo merkezleri gibi tesislere hasar tespitinde öncelik verilir.
Ön iyileştirme (İng. initial recovery):
Afet ve acil durum nedeniyle bozulan yaşam şartlarının normalleştirilmesine yönelik olarak olayın meydana gelmesinden hemen sonra başlatılan kısa dönem iyileştirme faaliyetleri.
Öncü değerlendirme ekibi (İng. rapid assessment team):
Afet haberinin alınmasını müteakip, en yakın birimden, etkilenen alana hareket eden ve afetin büyüklüğü, türü, etkilenen kişi sayısı ile ilgili karar alıcılara gönderdiği ilk bilgilerle muhtemel müdahale şekli ve ölçeğinin oluşmasına yardımcı olan ekip.
Öncü deprem (İng. foreshock):
Belirli büyüklükteki bir deprem öncesinde aynı zonda meydana gelmiş daha küçük magnitüdlü deprem.Bir depremin öncü olup olmadığı, aynı fay zonu içinde belirli bir süre sonra daha büyük bir deprem meydana geldiğinde anlaşılır.
Önleme (İng. prevention):
Risklerin etkilerini önlemek veya azaltmak için yapılan çalışma, tedbir. Barajların inşası ile olası seller, istinat yapıları inşasıyla çığ, heyelan ve kaya düşmesi gibi olayların meydan gelmesi halinde verebileceği zararlar önlenebilir.
Önlemli alan (ÖA) (İng. area for preventive actions):
Doğa kaynaklı afet tehlikeleri ve arazinin jeoteknik özellikleri nedeniyle yerleşime açılmadan önce yapısal veya yapısal olmayan önlemler alınmasını gerektiren alan. Bu alanlar altı başlık altında değerlendirilmektedir: -Önlemli Alan 1 ( ÖA-1) Deprem tehlikesi açısından önlemli alanlar. -Önlemli Alan 2 (ÖA-2) Kütle hareketleri tehlikeleri ve yüksek eğim açısından önlemli alanlar. -Önlemli Alan 3 (ÖA-3) Su baskını açısından önlem alınabilecek alanlar. -Önlemli Alan 4 (ÖA-4) Çığ düşmesi açısından önlem alınabilecek alanlar. -Önlemli Alan 5 (ÖA-5) Mühendislik problemleri açısından (şişme, oturma, taşıma gücü vb.) önlem alınabilecek alanlar. -Önlemli Alan 6 (ÖA-6) Diğer tehlikeler açısından (karstlaşma, tıbbi jeoloji vb.) açısından önlem alınabilecek alanlar.
Örme çit (İng. fence barrier):
Toprağı gevşek çürük yamaçlarda, toprağın taşınmasını önlemek için çalı, kamış, ağaç dalı gibi şeylerden yapılan duvar türü, çeper. Bu çitler, yağmur sularının akışını yavaşlatarak toprağın aşınmasını ve taşınmasını önlerler.
P
Paleosismoloji (İng. paleoseismology):
Tarihsel dönemde meydana gelen depremlerin yeri, zamanı, büyüklüğü ve yol açtığı hasarlar konusunda araştırma ve inceleme yapan bilim dalı. Önemli ölçüde tarihî depremlerin meydana geldiği fay bölgelerinde hendek açıp yapılan bilimsel incelemeler ile tarihî yapılar üzerinde meydana gelen yapısal hasar incelemelerine dayanır.
Paradigma (İng. paradigm):
Belirli bir alanda çalışan bilim insanlarının paylaştığı ortak değerler, anlayışlar ve yaklaşımlar dizisi.
Paramedik (İng. paramedic):
bk. ambulans ve acil bakım teknikeri
Paratoner (İng. lightning rod, lightning protector):
Yapıları yıldırıma karşı koruyan düzenek, yıldırımsavar. Biri birine iletken kablo ile bağlı bir metal çubukla, toprağa gömülü bulunan veya zeminde suyla temas hâlinde olan diğer bir metal çubuk veya plakadan oluşur. Hatlarına düşen yıldırımlar nedeniyle iletişim cihazlarının zarar görmesine mani olacak özel parçalar kullanılır.
Patlama (İng. explosion):
1. Çok kısa bir süre içinde basınçlı gazların açığa çıkmasına ya da oluşmasına yol açan olay. 2. Yanabilen malzemenin oksijenle tepkimesi sonucu yüksek enerji oluşumu ile ortaya çıkan ani kimyasal reaksiyon.
Patlayıcı madde (İng. explosive material):
Atmosferik oksijen olmadan da ani gaz yayılımı ile ekzotermik reaksiyon verebilen ve kısmen kapatıldığında ısınma ile kendiliğinden veya belirlenmiş test koşullarında patlayan, çabucak parlayan katı, sıvı, macunumsu, jelatinimsi hâldeki madde.
P-dalgası (İng. P wave):
Sıkışma ve genişleme hareketi yaparak ilerleyen cisim dalgalarının en hızlı ve kayıt istasyonlarına ilk varan tipi.
Perde duvar (İng. shear wall):
Betonarme yapılarda eni, kalınlığının 7 katından fazla olan, yük taşıyan ve yük aktaran düşey yapı elemanı.
Peril (İng. danger):
Sigorta poliçelerinin kapsadığı deprem, yangın, kuraklık gibi tehlikelere verilen genel ad.
Pestisid zehirlenmesi (İng. pesticide poisoning):
Tarım ve böcek ilaçları ile zehirlenme durumu. İnsan ve insan vücudu ile bitki ve cansız cisimler üzerinde yahut çevresinde bulunan veya yaşayan zararlılar ile; besin maddelerinin üretimi, depolanması ve tüketimi sırasında besinlere zarar veren mikroorganizma ve zararlıları uzaklaştırmak ya da yok etmek, ek olarak bitkilerin büyümesini düzenlemek amacıyla da kullanılabilen kimyasal ya da biyolojik ürünlerin ağız, solunum, deri ve göz yolu ile alımı sonucunda meydana gelen zehirlenmedir.
R
Radar görüntüsü (İng. radar imagery):
Radyo dalgalarından yararlanarak uzaktaki nesnelerin mesafe ve hızlarını ölçmek için kullanılan görüntü. Meteoroloji radarları sayesinde bölgesel hava olaylarının izlenmesi ve yağış durumuyla ilgili hassas tahminlerin yapılması mümkün olmaktadır.
Radyoaktif serpinti (İng. radioactive fallout):
Nükleer patlama sonucu çeşitli yollarla yeryüzüne inen radyoaktif parçacıkların tümü. Genellikle silah artıkları, fisyon ürünleri ile patlamanın zeminde gerçekleşmesi durumunda radyasyon ile kirlenmiş toprak serpintinin içerisinde yer almaktadır.
Radyoaktif serpinti ikazı/kimyasal saldırı tehlikesi ikazı (İng. radiological fallout warning):
3 dakika süreli kesik siren sesi ile duyurulan radyoaktif serpinti tehlikesini ya da kimyasal saldırı tehlikesini işaret eden siyah ikaz. Tehlikenin cinsi radyo ve televizyonlardan duyurulur.
Radyolojik tehlike (İng. radiological hazard):
Nükleer veya diğer radyolojik ışınım kaynaklarının çevreye yaydığı radyoaktif maddelere bağlı olarak canlılar üzerinde oluşan zararlı veya ölümcül tehlike.
Radyolojik ve nükleer tehlike eşik değeri (İng. radiologic and nuclear hazard threshold value):
?Sıcak bölge? sınırının belirlendiği, kabul edilmiş en küçük doz sınırı.
Reasürans (İng. reinsurance):
Bir sigorta şirketinin sigorta ettiği rizikonun bir bölümünü veya tamamını, olabilecek zarara karşı, başka bir şirkete yeniden sigorta ettirmesi durumu. Bir sigortacının bir bedel karşılığında, bir başka sigortacının düzenlemiş olduğu poliçe veya poliçeler nedeniyle zarara uğraması hâlinde, zarar gören bu şirketin zararlarını kısmen veya tamamen tazmin etmeyi kabul etmesi durumu.
Reasürans primi (İng. reinsurance premium):
Sedan şirketin (sigorta ettiren şirket), reasüröre (sigorta eden şirket) sağladığı teminat karşılığında ödediği bedel.
Reasürör (İng. reinsurer):
Bir sigorta şirketi tarafından sigorta edilmiş riske ilişkin sorumluluğun tamamını veya bir kısmını reasürans (yeniden sigorta) yoluyla temin eden bir başka sigorta şirketi.
Refakatsiz çocuk (İng. children without companion):
İlgili mevzuata göre, sorumlu bir kişinin etkin bakımına alınmadığı sürece, kanunen ya da örf ve âdet gereği kendisinden sorumlu bir yetişkinin refakati bulunmaksızın Türkiye?ye gelen veya Türkiye?ye giriş yaptıktan sonra refakatsiz kalan çocuk.
Rehabilitasyon (İng. rehabilitation):
Hasara uğramış veya fonksiyonunu kaybetmiş hizmetlerin, altyapının ve binaların kısa sürede onarılarak çalışabilir hâle getirilmesi faaliyetleri
S
S dalgası (İng. S wave):
Hızı P dalgasına göre daha düşük olan, sıvı ortamda yayılmayan, yapılarda hasara ve yıkıma sebep olan ikincil dalga.
Sabit telsiz (İng. fixed wireless):
Taşınabilir olmayan, sabit bir enerji kaynağı ve antene bağlı olarak çalışan telsiz cihazı.
Sağanak (İng. shower):
Aniden başlayan ve genellikle kısa süre devam eden, yağış miktarı ve süresine bağlı olarak ani sel oluşturabilen şiddetli yağmur.
Sağlık Afet Koordinasyon Merkezi (SAKOM) (İng. Disaster Coordination Center for Health Services):
Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü koordinasyonunda ülke genelindeki tüm acil ve afetlerde sağlık hizmetlerinin koordinasyonunun yapıldığı ve 7/24 zamanlı çalışan merkez. Afetlerde il sağlık müdürlükleri bünyesinde kurulacak olan ve il genelindeki tüm acil ve afetlerde sağlık hizmetlerinin koordinasyonunun yapıldığı sağlık afet koordinasyon merkezleri de İL SAKOM olarak isimlendirilir.
Sağlık Hava Koordinasyon Merkezi (SAHOM) (İng. Aircraft Coordination Center for Health Services):
Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü koordinasyonunda ülke genelindeki tüm hava ambulans hizmetlerinin koordinasyonunun yapıldığı merkez.
Sağlıklı çevre (İng. healthy environment):
Hava, su, çevre ve gürültü kirliği olmayan, doğası ve doğal kaynakları iyi korunmuş bölge.
Sahra mutfak kiti (İng. kitchen set):
Afet ve acil durum sonrası afetzedelere acil yemek hizmeti sunmak amacıyla oluşturulmuş ve gerekli her tür mutfak ekipmanı ile techiz edilmiş seyyar üniteler.
Sakınım bandı (İng. fault avoidance zone, fault setback distance):
Yüzey faylanması tehlikesi yaratabileceği belirlenen fay izinin her iki tarafında, fayın belirlenmesi ve haritalanmasındaki hata payını azaltmak, tahmini yüzey faylanmasının mühendislik yapılarında oluşturacağı riskleri azaltabilmek için oluşturulan bir korunma bandı.
Salgın (İng. epidemic):
Bir bölge veya yerleşmede her zaman görülen enfeksiyon hastalıklarının sayıca anormal miktarda artması durumu, epidemi. Afetlerde, yetersiz hijyen koşulları, gıdaların hazırlanma ve saklanma koşulları ile kişisel temizlikteki eksiklikler nedeniyle, deri ve bağırsak hastalıkları başta olmak üzere ortaya çıkan hastalık türlerini kapsamaktadır. Belli bir dönemde veba, kolera, tifo, grip gibi bir hastalığın kısa zamanda ve kolayca diğer canlılara bulaşmasıdır. Epizootik ise hayvanlarda görülen salgınlardır.
Sanayi kazası (İng. industrial accident):
Sanayi tesislerinde meydana gelen insan veya teknoloji kaynaklı kaza.
Ş
Şantiye (İng. construction site):
İnşaat yapım işlerinin yürütüldüğü alan.
Şev stabilitesi (İng. slope stability):
Yamaçlarda duraylılığın (stabilite) mevcut olup olmaması durumu. Yamaç veya şevlerde stabilitenin bozulması, kaya birimleri, tane özellikleri, yamaç eğimi, yağış miktarı ve tektonik hareketlere bağlı olarak kayma, düşme, devrilme, akma, yanal yayılma gibi kütle hareketlerine yol açar.
Şiddet cetveli (İng. intensity scale):
) Afete yol açabilecek olayların büyüklüklerini veya olası hasar, kayıp ve zararlarını sayısal olarak belirleyebilmek amacıyla her afet için ayrı ayrı hazırlanmış referans cetveli. Deprem şiddeti için ?MKS?, ?MM?, ?EMS?, ?JMA? cetvelleri, rüzgâr hızını belirleyen ?Bofor? cetveli ile hortum şiddetini veren ?Fujita? cetvelleri gibi.
Şiddetli yağış (İng. strong rain):
Saatte 76-100 mm yağan yağmur.
T
Tahliye (İng. evacuation):
Afet ve acil durum ile sivil korunma hizmetleri kapsamında, boşaltılması gereken yapıların veya bir bölgenin, önceden belirlenmiş yollar kullanılarak hızlı ve düzenli bir şekilde boşaltılıp insan ve canlıların güvenli yerlere nakledilmesi işlemi.
Tahliye güzergâhı (İng. evacuation route):
Bir tehlike anında insanları, tehlikeli bölgelerden güvenle uzaklaştırabilmek için önceden belirlenmiş ve işaretlenmiş nakil yolu.
Tahliye planı (İng. evacuation plan):
Bir afet ve acil durum anında, başvurulacak tahliye işleminin hangi yollar ve araçlar kullanılarak yapılacağı ile bu kimselerin nakledileceği yerleri gösteren ayrıntılı plan.
Tahmin (İng. forecast):
Meydana gelmesi muhtemel bir doğa olayını gözlemsel, tecrübi yani ampirik, matematiksel veya olasılık yöntemleri kullanarak öngörüde bulunma faaliyeti.
Talep ve taahhütname (İng. demand and commitment):
Afetzedenin AFAD?dan talebi ve ayrıca Başkanlığa karşı bir takım taahhütlerin yer aldığı matbu belge.
Tampon analizi (İng. buffer analysis):
CBS? de belirli bir obje veya objeler çevresinde belirli bir coğrafi mesafe içinde istenen bilgilere yönelik sorgulama yapılması işlemi.
Tapu senedi (İng. title deed):
Bir mülkün kime ait olduğunu gösterir belge.
Tarihsel deprem (İng. historical earthquake):
Sismik kayıt cihazlarının bulunmadığı dönemlerde meydana gelmiş olan deprem.
Tasman (İng. subsidence):
Madencilik faaliyetleri sebebiyle yer altında oluşan boşluklardan dolayı, üst formasyonların oturması sonucu yeryüzünde meydana gelen çöküntü, göçük.
Taşınmaz (İng. real property):
Arazi, arsa, bağımsız bölüm gibi bir yerden bir yere taşınamayan, yerinde sabit duran mülk, gayrimenkul.
U
Uçak kazası (İng. aircraft crash):
Meteorolojik, teknik ya da başka nedenlerle uçakların çarpışması, düşmesi veya zorunlu inişleri sonucunda oluşan kaza.
Ulaşım kazası (İng.transport accident):
Ulaşım araçlarına bağlı oluşan hasarlı, yaralanmalı, ölümlü olay.
Ulusal afet müdahale sistemi (İng. national disaster respons system):
Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) ile ulusal ve yerel düzey planların oluşturduğu, afet ve acil durumlara ilişkin müdahale çalışmalarında görev alacak hizmet grupları ve koordinasyon birimlerine ait rolleri ve sorumlulukları tanımlayan, afet öncesi, sırası ve sonrasındaki müdahale planlamasının temel prensiplerini belirleyen sistem.
Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023) (İng. National Eartquake Strategy and Action Plan):
Ülkemizin deprem olayı gerçeğinden hareketle, depremden korunmak, deprem zararlarını azaltmak, deprem sonrası yapılacak faaliyetler hakkında öneriler sunmak ve depremle ilgili yapılacak olan araştırmalar için politikaları ve öncelikleri belirlemek amacıyla ulusal boyutta hazırlanan strateji ve eylem belgesi.
Ulusal Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri (İng. National Societies of Red Cross and Red Crescent):
Uluslararası Kızılhaç Kızılay Hareketinin temeli olup kendi statüleri, ulusal yasaları, temel ilkeleri olan ve Hareketin misyonuyla uyumlu olarak insani faaliyetlerini sürdürüren dernekler. Bir ülkenin tek bir Ulusal Derneği olabilir. Türkiye Cumhuriyeti?nin ulusal derneği, Türk Kızılayı? dır.
Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) (İng. National Medical Rescue Team):
Sağlık Bakanlığı tarafından gönüllü sağlık personellerinden oluşturulan, afet ve acil durumlara müdahalede görevli, afet bölgesindeki hasta ve yaralılara müdahale ile enkazdan müdahaleli olarak çıkarma faaliyetlerine katılan sağlık ekibi.
Uluslararası giriş noktası (UGN) (İng. international entry point):
Yolcular, yolcu eşyaları, yükler, konteynerler, taşıtlar, mallar ve posta paketlerinin giriş ve çıkışlarına hizmet eden, uluslararası giriş ve çıkışları için bir geçit olan uluslararası havalimanları, limanlar ve demiryolları dâhil kara geçişlerinin yapıldığı yer.
Uluslararası insani hukuk (İng. international humanitarian law):
Uluslararası veya uluslararası olmayan silahlı çatışma durumlarını hükme bağlayan yönetmelik ve ilkelerin yer aldığı mevzuat; silahlı çatışma hukuku.12 ağustos 1949 tarihli dört Cenevre Sözleşmesi ve 8 Temmuz 1977 tarihli iki ek protokol, uluslararası insani hukukun temelini oluşturur. Genel anlamda tüm devletler 1949 Cenevre Sözleşmelerinin tarafıdır.
Uluslararası Kızılhaç Kızılay Dernekleri Federasyonu (İng. International Federation of Red Cross and Red Crescent Society – IFRC):
Kızılhaç ve Kızılay Derneklerinin sağlık faaliyetlerini güçlendirmek ve yeni derneklerin kurulmasını teşvik etmek için 1991 yılında kurulan Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Derneklerinden oluşan federasyon. Günümüzde, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu çok geniş bir organizasyonla Ulusal Derneklere afetlere müdahale becerilerini ve faaliyetlerini geliştirmeleri konusunda yardımcı olmakta ve uluslararası düzeyde bu derneklerin sözcülüğünü ve temsilciliğini yapmaktadır. 2013 yılı itibarıyla Federasyonun 187 üye ulusal derneği bulunmaktadır.
Uluslararası Kızılhaç Kızılay Hareketi (İng. International Red Cross and Red Crescent Movement):
İnanç, dil, ırk, toplumsal sınıf veya politik görüş farkı gözetmeksizin insan hayatı ve sağlığını korumak, insan onuruna saygı gösterilmesini sağlamak, insan acılarını önlemek ve dindirmek amacıyla kurulmuş uluslararası bir insani hareket. Hareket, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC), Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ve Ulusal Kızılay ve Kızılhaç Derneklerinden oluşur.
V
Vakıf (İng. foundation):
Gerçek veya tüzel kişilerin yeterli miktardaki mal ve haklarını, belirli ve sürekli bir amaca tahsis etmeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluğu. Vakıf, kuruluş senedinde belirtilen şartlar çerçevesinde faaliyet gösterir. Anayasa Mahkemesinin 2008 yılında verdiği bir kararla vakıflara üye olma ya da üye kabul etme yolu açılmıştır.
Veri tabanı (İng. database):
) Belirli bir formatta ve erişim güvenliğine uygun olarak bilgisayar ortamına aktarılan nitelikli veri bütünü. Gerektiğinde güncellenmesi ve üzerinde işlem yapılmasına imkân veren yazılımlarla yönetilen ve kullanılan sayısal bilgi depolarıdır.
Volkan patlaması (İng. volcanic eruption):
Aktif volkanların çevresinde magmanın yüzeye çıkması sırası ve sonrasında meydana gelen patlama.
volkanik deprem (İng. volcanic earthquake):
Aktif volkanların çevresinde magmanın yüzeye çıkması öncesi, sırası ve sonrasında meydana gelen deprem. Volkan patlamaları, bu depremlerin yer, zaman ve sıklık dağılımları incelenerek tahmin edilmeye çalışılmaktadır.
V
Yangın (İng. fire):
Maddenin yeterli derecede ısı ve oksijen (hava) ile birleşmesi sonucunda yanarak kimyasal şekil değişliğine uğraması olayı. Yangının oluşabilmesi için yanıcı madde, yüksek ısı ve oksijene ihtiyaç vardır.
Yangın dolabı (İng. fire cabinet):
İçinde yangın hortumu, fıskiyesi ve musluğu bulunan dolap.
Yangın merdiveni (İng. fire stairway):
Bir yangın veya acil durumda yüksek katlı binayı terk etmeye yarayan ve çoğunlukla bina dışında yer alan etrafı açık, özel merdiven. Çok katlı binalarda yangın merdivenibulunması zorunlu kılınmıştır.
Yangın musluğu (İng. fire hydrant):
Yangın anında itfaiye tarafından hortum bağlanarak kullanlmak amacıyla yerleşim yerlerinin veya binaların değişik yerlerine yerleştirilmiş bir çeşit su vanası.
Yangın tatbikatı (İng. fire drill):
Yangın anında nasıl davranılacağı konusunda deneyim kazanmak amacıyla yapılan uygulama. Konut, iş yeri, okul, otel gibi yerlerdeki genel yangın tatbikatları ile itfaiyecilerin ve gönüllülerin yeni söndürme teknolojileri ve ekipmanlar konusunda eğitimi ve deneyim amacıyla yaptıkları tatbikatlar, bu kapsamdadır.
Yangın tehlikesi (İng. fire hazard):
Konutlar, tesisler, nakil araçları ve ormanlarda farklı nedenlerle başlayabilen, yakıcı etkisiyle madde ve eşyaları kullanılmaz hâle getiren, boğucu etkisiyle canlıların yaşamına son veren tehlike.
Yapı (İng. building):
Karada ve suda, daimi veya geçici, resmî ve özel, yeraltı ve yer üstünde inşa edilen sabit veya hareketli tesis.
Yapı denetim kuruluşu (İng. building construction, inspection corporate):
4708 sayılı Yasa ile yürürlüğe giren ve yapıların tasarım ve uygulama aşamalarında kontrolden sorumlu olan, ortaklarının tamamı mimar ve mühendislerden oluşan bağımsız kuruluş. Sorumluluk kapsamındaki konular; hâlihazır harita ve imar planlarının hazırlanması, uygulanması, yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesapların hazırlanması, bunların uygulanması olarak belirlenmiştir.
Yapı denetim laboratuvarı (İng. building construction / inspection laboratory):
İnşaat ve yapı malzemeleri ile ilgili ham madde ve mamul madde üzerinde, ilgili standartlarına veya teknik şartnamelerine göre ölçüm, muayene, kalibrasyon yapabilen ve özgül ağırlık, basınç ve çekme dayanımları, kıvam limitleri gibi diğer özelliklerini tayin eden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının izniyle çalışan tesis.
Yapı denetimi (İng. building construction supervision / inspection):
Güvenli, sağlıklı ve ekonomik yapı inşa edebilmek amacıyla yapıların, ilgili idare ve yükleniciden bağımsız olarak tasarım ve yapım aşamalarında, yürürlükteki yönetmelik ve standartlara uygun imalinin sağlanmasına yönelik denetleme süreci, iş ve işlemlerinin tümü.
Z
Zarar (İng. loss):
Doğa, teknoloji ve insan kaynaklı olayların neden olduğu fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıpların tümü.
Zarar azaltma (İng. mitigation):
Doğal, teknolojik ve insan kaynaklı tehlikelerle, çevresel bozulmaların afet sonucunu doğurmasını önlemek veya etkilerini azaltmak amacıyla, afet öncesi, sırası ve sonrasında alınması gereken yapısal veya yapısal olmayan önlem ve faaliyetlerin tümü. Bu faaliyetler birçok kurum ve kuruluşla, çok çeşitli disiplinlerin belirli bir hedef doğrultusunda çalışmasını gerektiren uzun vadeli çalışmalardır. Zarar azaltma evresi, pratikte, iyileştirme evresindeki faaliyetlerle birlikte başlar ve yeni bir afet olana kadar devam eder. Bu evrede yürütülen faaliyetler, ülke, bölge ve yerleşme birimi ölçeğinde olmak üzere çok geniş uygulama alanı göstermektedir.
Zarar azaltma planlaması (İng. mitigation planning):
Ülke, bölge, il ve yerleşme düzeyindeki stratejik planlamayla ele alınarak gelişme hedefleri ile zarar azaltma amaçlarını birleştiren, afet zararları azaltılmış, baş edebilme kapasitesi ve yaşam kalitesi arttırılmış bir toplum oluşturma yönünde dinamik ve katılımcı bir planlama süreci.
Zarar görebilirlik (İng. vulnerability):
Farklı tür ve büyüklükteki tehlikeler karşısında, insanların ve yaşam çevrelerinin uğrayabileceği fiziksel, toplumsal, ekonomik veya çevresel zarar ve kayıpların ölçüsü. Bazı yayınlarda, savunmasızlık, kırılganlık, hassasiyet gibi terimlerle ifade edilmektedir. –fiziksel zarar görebilirlik (İng. physical vulnerability) İnsan eliyle oluşturulmuş yapı, altyapı, çevre, tarım, sanayi, üretim vb. fiziksel unsurların zarar görebilirlikleri ile insan topluluklarının fiziksel kapasitelerini kapsar. Ölçülmesi veya sayısal hâle getirilmesi mümkündür. –sosyal zarar görebilirlik (İng. social vulnerability) Bireylerin ve toplumun, psikolojik, sosyolojik ve demografik faktörler nedeniyle maruz kalabilecekleri, ölçülmesi güç ve hatta imkânsız olan, hasar veya zarar görebilirlilik derecesidir. –ekonomik zarar görebilirlik (İng. economic vulnerability) Toplulukların ekonomik olarak yaşamlarını nasıl düzenledikleri, geçimlerini sağlama imkânları ile kapasitelerinin nasıl olduğu gibi faktörleri içermektedir.
Zarar görebilirlik analizi (İng. vulnerability analyse):
Risk altındaki insan ve insan yerleşmelerinin farklı risk senaryoları karşısındaki baş edebilme kapasiteleri veya eksikliklerinin değerlendirilmesi faaliyeti.
Zayıf kat (İng. weak story):
Bir yapıda yatay yük taşıma kapasitesi, diğer katlara göre daha düşük olan kat.
zemin büyütmesi. (İng. ground amplification):
Yerel zemin koşulları nedeni ile ana kayada ölçülen ivme değerlerinin zemin yüzeyinde artması durumu.
Zemin etüdü (İng. soil investigation):
Zeminlerin fiziksel ve mekanik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yerinde ve laboratuvarlarda örselenmemiş numuneler üzerinde yapılan etüt ve araştırma işi
Zemin hakim periyodu (İng. soil fundamental period):
Ana kaya üzerindeki zemin katmanlarının bir bütün olarak doğal titreşim özelliklerinin temsil edildiği tipik periyod. Bu değer, yerinde S dalga hızı ölçümleri, gerçek deprem kayıtları, mikrotremor ölçümleri, zeminlerin matematik modellenmesi gibi yöntemler kullanılarak belirlenmektedir.
Zemin kat (İng. ground floor):
Bir binaya kot verilen nokta seviyesinde veya bu seviyenin üzerinde taban döşemesine sahip olan ilk kat.
Kaynak: https://www.afad.gov.tr/aciklamali-afet-yonetimi-terimleri-sozlu
Yorum gönder