Asya edebiyatından okumanız gereken 10 önemli eser
Han Kang’ın Nobel kazanmasıyla gözler Asya edebiyatına çevrildi; İşte Japon edebiyatından Çin’in, Hindistan’ın derinliklerine uzanan, mutlaka okumanız gereken 10 önemli edebiyat yapıtı.
2024 Nobel Ödülü’nün Güney Koreli yazar Han Kang’a verilmesiyle dikkatler Asya edebiyatına çevrildi.
“İnsan hayatının kırılganlığını ortaya koyan ve tarihsel travmalarla yüzleşen şiirsel düzyazısı” nedeniyle ödüle layık görülen 53 yaşındaki Han, bir kadının et yemeyi bırakma kararının sonuçlarını anlatan romanı Vejetaryen’le 2016’da Man Booker ödülünü de almıştı.
Bu vesileyle Minerva’nın Baykuşu’nda bu hafta Asya edebiyatından gözden kaçırmamanız gereken 10 roman ve novellayı ele aldık.
Ryunosuke Akutagava – Bir Budalanın Yaşamı
Modern Japon edebiyatının devlerinden Ryunosuke Akutagava, kısa yaşamına birçok eser sığdırdı. “Japon hikayeciliğinin babası” olarak da kabul edilen yazar, insanın tutkularını, çelişkilerini ve inançlarını kendine has yalın ve vurucu anlatımıyla kağıda döküyor.
Rus edebiyatından antik Yunan mitolojisine kadar birçok kaynaktan beslenen Akutagava, eserlerinde 1912-1926’daki Taişo Dönemi’nin siyasi ve toplumsal yapısına göndermelerin yanı sıra derinlikli psikolojik tahlillere de yer veriyor.
Japon Edebiyatını Teşvik Cemiyeti, ünlü yazar adına her iki yılda bir Akutagava Edebiyat Ödülü veriyor (Japonya Meclisi Kütüphanesi)
1927’de yayımlanan, yaşam ve ölüm üzerine düşüncelerle dolu fragmanlardan oluşan Bir Budalanın Yaşamı, 35 yaşında intihar eden Tokyo doğumlu yazarın son eserlerinden.
Hayatı boyunca 150 hikaye kaleme alan Akutagava; Raşomon, Kappa, Ölüm Kütüğü ve Bir Korulukta öyküleriyle de tanınıyor.
Japon sinemasının usta yönetmeni Akira Kurosava, 1950’de Raşomon’u beyazperdeye aktardı. Bir Korulukta ve Raşomon öykülerinden harmanladığı senaryoyla hazırladığı film, yönetmene aynı yıl Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’ı kazandırdı.
Uluslararası çapta başarı yakalayan ilk Japon filmi olan Raşomon, bir sonraki yıl En İyi Yabancı Film dalında Oscar Ödülü de aldı.
Ryunosuke Akutagava – Bir Budalanın Yaşamı
Japoncadan çeviren: Zeynep Ebru Okyar, 112 s., 2023, Sel Yayıncılık
Kobo Abe – Kumların Kadını
II. Dünya Savaşı sonrası dönemde Japon edebiyatının parlayan yazarlarından biri haline gelen Kobo Abe, bireysel ve toplumsal açmazları ele alış biçimiyle genelde Franz Kafka’ya benzetiliyor.
Abe’ye Japonya’nın saygın edebiyat ödüllerinden Yomiuri Edebiyat Ödülü’nü kazandıran Kumların Kadını, bir böcekbilimcinin ortadan kaybolmasıyla başlıyor.
Böcek toplamak için gittiği tatil köyünden son otobüsü kaçırması nedeniyle evine dönemeyen baş karakterin yaşadıklarını gerçeküstücü şekilde anlatan roman, okuru kabusvari bir deneyimin içine çekiyor. Gittikçe daha da klostrofobik hale gelen hikayede umut ve eve dönme isteği, kimlik bunalımının eşlik ettiği bir çıkmaza sürükleniyor.
Kumun varlığını ayrı bir karaktere dönüştürerek ustalığını sergileyen Abe’nin 1962’de yayımlanan romanı, iki yıl sonra Hiroşi Teşigahara tarafından beyazperdeye uyarlandı.
Kobo Abe, Japonya Komünist Partisi’ne üye olmuş, daha sonra da partiden ihraç edilmişti (@asymptotejrnl/Twitter)
Romanla aynı adı taşıyan filmiyle En İyi Yönetmen Oscar’ına aday gösterilen ilk Asya kökenli yönetmen olan Teşigahara, Cannes Film Festivali’nde Özel Jüri Ödülü’nün de sahibi oldu. Yönetmen, romanı senaryoya aktarırken Abe’yle birlikte çalıştı.
Dostoyevski ve Poe gibi yazarların yanı sıra Heidegger ve Nietzsche gibi filozoflardan da esinlenen Japon yazar, 1993’te 68 yaşında hayatını kaybetti.
Kobo Abe – Kumların Kadını
Japoncadan çeviren: Barış Bayıksel, 184., 2020, Monokl Yayınları
Kenzaburo Oe – Kişisel Bir Sorun
Japon edebiyatının önde gelen isimlerinden Kenzaburo Oe, ilk hikayelerini Tokyo Üniversitesi’nde Fransız Edebiyatı bölümünde öğrenciyken yayımlamaya başladı.
1963’te oğlu Hikari’nin beyin fıtığıyla doğması üzerine zorlu bir dönem geçiren Oe, bu deneyimini bir yıl sonra yayımladığı Kişisel Bir Sorun’da kurgunun alanına taşıdı.
Kenzaburo Oe, Akutagava Ödülü’nü de kazanmıştı (Reuters)
Romanın baş karakteri Bird, çocuğunun bu ender rahatsızlıkla dünyaya geldiğini öğrenince kendisini bir kabusun ortasında bulur. Yaşadığı korku ve utançla hem kendinden nefret eder hem de her şeye yabancılaşır.
Afrika’ya gitme hayalleriyle kendini kandırmaya çalışan dershane öğretmeni Bird’ün inkar ve yalnızlık deneyimi, insan psikolojisinin dehlizlerine keskin bir bakış sunuyor.
1994’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Oe, Yasunari Kavabata’dan sonra bu ödüle layık görülen ikinci Japon yazar oldu. Geçen yıl 3 Mart’ta 88 yaşında Tokyo’da yaşamını yitirdi.
Kenzaburo Oe – Kişisel Bir Sorun
Japoncadan çeviren: H. Can Erkin, 232 s., 2010, Can Yayınları
Yan Lianke – Güneşin Öldüğü Gün
Çağdaş Çin edebiyatının hiciv ustası Yan Lianke, 19. yüzyıl gerçekçiliğine göz kırpan ilk dönem eserlerinin ardından incelikli alegorileri ve masalsı üslubuyla daha farklı bir tarza yöneldi.
2015’te yayımlanan Güneşin Öldüğü Gün, kurgusal Gaotian köyünde 24 saatlik bir zaman diliminde yaşanan tuhaf olayları anlatıyor.
Yan Lianke, yazarken yer yer otosansür uyguladığını itiraf etmişti (AFP)
14 yaşındaki Li Niannian’ın gözünden takip ettiğimiz köy sakinlerinin çoğu uyurgezerdir. Uykunun bir anda imkansız hale gelmesiyle insan doğasının karanlık tarafıyla karşılaşırız. Gündüzün kuralları ve uyumunun baskıladığı her şey kimsenin uykuya dalamadağı köyde zincirlerinden boşanır.
Bu açıdan Güneşin Öldüğü Gün, körlüğün salgın hastalığa dönüştüğü bir toplumda normların nasıl çözüldüğünü kendine has üslubuyla gösteren Portekizli yazar Jose Saramago’nun Körlük’ünü de anımsatıyor.
66 yaşındaki Yan, Güneşin Öldüğü Gün’ü yayımlamadan bir yıl önce 2014’te Franz Kafka Ödülü’ne layık görüldü.
Yan Lianke – Güneşin Öldüğü Gün
Çinceden çeviren: Erdem Kurtuldu, 336 s., 2022, İthaki Yayınları
Mo Yan – Kızıl Darı Tarlaları
Asıl adı Guan Moye olan Şantung doğumlu yazar, Çincede “Konuşma!” anlamına gelen Mo Yan mahlasını kullanıyor.
Tarihi konuların ağırlığını hafifletmeden kara mizahla harmanlayan üslubuyla tanınan Mo’nun 1986’da çeşitli gazetelerde tefrika ettirdiği Kızıl Darı Tarlaları, 1987’de tek kitap halinde basıldı.
Mo Yan, Çin’in ilk Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan yazar (AP)
Shandong ailesinden üç kuşağın 1923-1976’te yaşadıklarını konu edinen roman, II. Çin-Japon savaşının yanı sıra Mao liderliğindeki Komünist Devrim ve Kültür Devrimi gibi ülke tarihindeki önemli uğraklardan geçen bir hikaye örgüsüne sahip.
Çin sinemasının büyük yönetmenlerinden Zhang Yimou da romanın ilk iki kısmını 1988’de beyazperdeye aktardı. Yönetmen, romanla aynı adı taşıyan çıkış filmiyle Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazandı.
69 yaşındaki Mo Yan, 2012’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü.
Mo Yan – Kızıl Darı Tarlaları
Çinceden çeviren: Erdem Kurtuldu, 528 s., 2013, Can Yayınları
Yu Hua – Yaşamak
Çin’in doğusunda yer alan Hangzhou’da dünyaya gelen Yu Hua’nın çocukluğu, izleri tüm yapıtlarında görülebilecek Kültür Devrimi yıllarında geçti.
5 yıl boyunca diş hekimliği yaptıktan sonra vaktini tamamen yazmaya adayan Yu, 1993’te yayımladığı Yaşamak’ın İngilizceye tercüme edilmesiyle çok daha büyük bir okur kitlesine ulaştı.
Yu Hua’nın eserinden beyazperdeye uyarlanan Yaşamak da romanla aynı kaderi paylaşarak Çin’de yasaklandı (Jaguar Kitap)
Kültür Devrimi’nin gölgesinde geçen hikaye, kumarda servetini yiyip bitiren Fugui’nin ailesini sürüklediği zorlu durumu anlatıyor. Bunu takip ederek hem Çin tarihine hem de insanın dünyadaki mücadelesine derinlikli bir bakışla karşılaşıyoruz.
Yayımlandığında Çin’de yasaklanan Yaşamak, Zhang Yimou tarafından 1994’de sinemaya uyarlandı. Romanla aynı adı taşıyan yapım, Cannes Film Festivali’nde Juri Büyük Ödülü’nü kazanırken, başrol oyuncusu Ge You’ya da En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü alan ilk Asyalı aktör olma unvanını getirdi.
Çağdaş Çin edebiyatının önemli isimlerinden 64 yaşındaki yazarın eserleri 20 dile çevrildi.
Yu Hua – Yaşamak
Çinceden çeviren: Bahar Kılıç, 210 s., 2019, Jaguar Kitap
Viet Thanh Nguyen – Sempatizan
Vietnam doğumlu Viet Thanh Nguyen’in çıkış romanı Sempatizan, edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırdı.
ABD’de yaşayan ve Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde çalışan Nguyen’in 2015’te yayımlanan romanı, komünist bir çifte ajanın hikayesini anlatıyor.
Viet Thanh Nguyen, üniversitede edebiyat ve kültür tarihi üzerine dersler veriyor (AP)
Nguyen’in yaşamından da izler barındıran romanda baş karakter, Saygon’un Düşüşü’yle Los Angeles’a gidip sürgündeki Vietnamlılarla yeni bir hayat kurmaya çalışırken, bir yandan da Vietnam’daki komünist üstlerine gizlice raporlar gönderir.
Kimlik arayışı ve göçmenlik üzerine gözlemleri bir casusluk hikayesine dönüştürerek işleyen Sempatizan, yazara 2016’da kurgu dalında prestijli Pulitzer Ödülü’nü kazandırdı.
Teknoloji milyarderi Bill Gates’in de önerdiği romanın 53 yaşındaki yazarı, 2020’de Pulitzer Ödül Kurulu’na seçilen ilk Asya kökenli Amerikalı oldu.
Viet Thanh Nguyen – Sempatizan
İngilizceden çeviren: Duygu Akın, 472 s., 2017, Kafka Kitap
Pramoedya Ananta Toer – İnsanların Bu Dünyası
Endonezya yazar Pramoedya Ananta Toer, eserlerinde genellikle ülkenin Hollanda sömürgesi olduğu ve Japon işgali altında kaldığı dönemlerdeki mücadelesini işliyor.
İnsanların Bu Dünyası, Endonezya’nın Hollanda sömürgesi olarak Hollanda Doğu Hint Adaları adıyla yönetildiği döneme denk gelen 1898’de geçiyor. Ülkenin bağımsızlık savaşı, Avrupa’da eğitim gören ve kendi kültürüyle çatışma yaşayan Minke karakteri üzerinden anlatılıyor.
Pramoedya Ananta Toer, eserlerini büyü bir mücadele içinde kaleme aldı (@PeoplesForumNYC/Twitter)
Endonezya’nın bağımsızlık savaşı sırasında Hollandalı sömürgeciler tarafından iki yıl hapse atılan Toer, ülkenin ikinci Devlet Başkanı Suharto tarafından da komünist olduğu gerekçesiyle Buru adasına sürüldü.
İnsanların Bu Dünyası’nın da yer aldığı Buru Dörtlemesi’ni adada yazmaya başladı. Kalem ve kağıda erişmesine izin verilmeyen Toeri, hikayeleri diğer mahkumlara anlatarak kaydedilmesini sağladı.
2004’te Pablo Neruda Ödülü’nü kazanan ve 2006’da 81 yaşındayken hayatını kaybeden yazarın dörtlemesine getirilen sansür ancak 2000’de kaldırıldı.
Pramoedya Ananta Toer – İnsanların Bu Dünyası
İngilizceden çeviren: Sevda Deniz Karali, 416 s., Ayrıntı Yayınları
Arundhati Roy – Küçük Şeylerin Tanrısı
Hindistan yazar Arundhati Roy, romancılığının yanı sıra savaş karşıtı aktivistliği ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi’ye muhalif tutumuyla tanınıyor.
1997’de yayımladığı Küçük Şeylerin Tanrısı’yla uluslararası üne kavuşan yazar, eseriyle Man Booker Ödülü’nü kazanarak bunu başaran ilk Hindistanlı kadın oldu.
Arundhati Roy, Hindistan’daki bir baraj inşaatına karşı kampanya yürüttüğü gerekçesiyle bir gün hapis yatmıştı (AFP)
Roy, çıkış romanında varlıklı bir Hindu ailesinin kızı Ammu’nun, yanlarında çalışan işçiye aşık olması üzerinden Hindistan’daki toplumsal tabuları ve kast sistemini tartışmaya açıyor.
1960’ların sonunda Hindistan’ın güneyinde geçen hikaye, siyasi çalkantıların panaromasını sunarak ülkenin Birleşik Krallık sömürgesi olduğu döneme de ışık tutuyor.
Roy, 2017’de yayımladığı Mutlak Mutluluk Bakanlığı’na Nazım Hikmet’in dizeleriyle giriş yapmasıyla da Türkiye’de ses getirmişti.
Arundhati Roy – Küçük Şeylerin Tanrısı
İngilizceden çeviren: İlknur Özdemir, 400 s., 1998, Can Yayınları
Shin Kyung-sook – Lütfen Anneme İyi Bak
Güney Kore edebiyatının önde gelen kadın yazarlarından Shin Kyung-sook, 1960’larda doğan ve 1980’lerde üniversitede aktivist olanları tanımlayan, ABD ve Japonya karşıtlığıyla da bilinen “386 Nesli”nin üyelerinden.
Shin Kyung-sook, gençliğinde elektronik imalat fabrikasında çalışmıştı (YouTube/TheKorea Society)
2012’de yayımlanan Lütfen Anneme İyi Bak, yetişkin çocuklarını ziyaret etmek için geldiği Seul’de kaybolan bir annenin ardından, aile üyelerinin yaşadığı pişmanlıkların ve iç hesaplaşmaların öyküsünü anlatıyor.
Shin, romanıyla Asya’nın önde gelen ödüllerinden Man Asian Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk kadın ve Güney Kore vatandaşı oldu. 61 yaşındaki yazarın romanı 19 ülkede yayımlandı.
Shin Kyung-sook – Lütfen Anneme İyi Bak
Çeviren: Belgin Selen Haktanır, 232 s., 2011, Doğan Kitap
Yasin Sofuoğlu – ysofuoglu@independentturkish.com
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder