Pazar fıkraları: 8
Sen bi açıkla da…
Uzunca bir süredir evli olan bir çift varmış. Adam karısıyla sevişirken, ışıkların açık olmasına mutlaka izin vermiyormuş.
Kadına bunun nedenini sormamasını tembihliyormuş. Günlerden bir gün kadın, kocasının bunca senelik sırrını öğrenmek için, sevişirken ışığı bir anda açıp merakını gidermeyi kafasına koymuş
ve öyle de olmuş.
Çift yine şehvetli bir sevişme yaşarken kadın, ışığı bir açmış ve ne görsün..
Kocasının elinde bir vibratör, karısını dürtüklüyor. Bayanın gözleri yerinden fırlayacakmışçasına açılmış ve kocasına dönüp;
-“Bunu bana nasıl yaparsın? Bunca senedir beni nasıl da kandırmışsın! Tez açıkla bunu.”
Adam kendinden gayet emin bir edayla;
-“Bunu açıklamakta ne var karıcığım, sen evvelce şu bizim 3 çocuğumuzu bir açıkla da…”
Hidayete eren siyasetçi
Hidayete eren bir dönme siyasetçi malum partiye geçmiş. Haça gidip günahlarından arınmak istiyormuş. Şeytan taşlanırken sıraya girmişler, herkes eteğindeki, kucağındaki taşları şeytana fırlatıyormuş…
Sıra dönme siyasetçiye gelmiş, adam her attığında şeytanın bir yerini vuruyormuş, en acımasızca…
Şeytan bir ara doğrulup koşup gelmiş:
-“Ayıp yahu, kanka değil miyiz?” Akrabanın akrabaya ettiğini, kanka etmezmiş, akrebin günahına girmişler, akrabanın akrabaya ettiğini akrep etmez diyerek…
Hayal dünyasında yaşamak
Fakir adam kulübesine koşa koşa gelmiş, elinde bir yumurta, karısına göstermiş:
-“Bak bana yumurta hediye ettiler!”
-“İyi güzel de bir yumurtayı ne yapacaksın?”
Adam kızmış!
-“Sen de hiç Allah razı olsun demezsin!”
Kadın,
-“Canım bir yumurta işte, ne çıkar bundan!” deyince adam anlatmaya başlamış:
-“Sende akıl yok ki! Beni iyice dinle… Bu yumurtayı komşumuzun kümesindeki yumurtaların arasına koyacağım. Civcivler çıktıktan sonra bir dişi civciv seçeceğim. Bu civciv büyüyüp, tavuk olacak, o da yumurtlayacak… Bu yumurtaları da kuluçkaya yatıracağım, onlar da civciv yumurtlayacak, paramız olacak ilk paramızla bir buzağı alacağız, buzağı büyüyüp inek olacak, onu satıp tekrar bir buzağı kazanacağız. O kadar çok para kazanacağız ki, ev alacağız, tarla alacağız, eşya alacağız, belki eve güzel bir hizmetçi de alırız.”
Kadın sormuş:
-“O elindeki ne?”
-“Yumurta değil, hayal dünyam!”
Kadın çekip almış yumurtayı yere atmış kırılmış, adama,
-“Hadi bakalım” demiş “senin hayal dünyan yıkıldı yeniden başla!”
Bu da bi şey mi?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tam 25 yıldır bu hayali kurdurup iktidarda kalıyor. Daha elinden o yumurtayı alıp yere atacak kişi çıkmadı.
Bu da ….
Adam eve gelmiş, karısı çırılçıplak, kızmış:
-“Sırtına giyecek bir şey bulamadın mı?”
-“Ne yapayım elbisem kalmadı!.. Kocacığım!”
Adam hırsla gardolabın kapağını açmış, birer birer saymaya başlamış:
-“Bunlar elbise değil mi? İşte maksi, işte mini, işte döpiyes, işte askılı… Bu da komşunun delikanlı oğlu!”
7. defa gelebilmek…
Süleyman Demirel Başbakanken kendisine:
-“Sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hâlâ orada nasıl duruyorsunuz?”
Sorusunu yönelten gazeteciye:
-“Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim,” demiştir.
Birileri bir geldi. Kazığı çaktı. Bi gidersem gelemem korkusu her şeye kadir oldu. Meğer eleştirdiğimiz Demirel demokratmış..
Kuzuların Sessizliği!
Bir profesör aslanla kuzunun aynı kafeste yaşayabileceğini iddia etmiştir. Ancak etrafındakiler bunun gerçekleşemeyecek bir durum olduğunu söylemiştir. Profesör ise buna mukabil deneyip olabileceğini
iddia etmiştir.
Hemen akabinde hayvanat bahçesinde denemelere başlamıştır. İtiraz edenler bir hafta sonra kuzu ile aslanın aynı kafeste olduğunu görmüştür. Profesöre şaşkınlıkla bunu nasıl başardığını sorduklarında profesör şu yanıtı vermiştir:
-“Her gün kafese yeni bir kuzu koyuyoruz.”
Yeni Türkiye’de de demokrasinin sürdüğünü nasıl anlıyoruz: Her gün kafese bir muhalif atar hale geldik..
Ahtapotun Kolları
“Bir gün Tom, kız arkadaşı Mary’ye:
-“Ah sevgilim biliyor musun, ben ne olmak istiyorum?” demiş.
Mary merakla sormuş:
-“Ne olmak istiyorsun Tomcuğum?”
-“Ahtopot olmak istiyorum Maryciğim.”
Mary şaşırmış ve nedenini sormuş:
-“Ahtopot olursam, o zaman birçok kolum olur, ben de seni böylece daha çok kollarımla sararım.”
Mary, Tom’a burun kıvırmış:
-“Hade oradan… Sen önce iki kolunla sar da…”
Yeni Türkiye masalı anlatılır oldu. Şöyle büyüdük. Ekonomimiz şöyle gelişti. Yurttaş da diyor ki, önce bi karnımızı doyur yeter.
Kabahat Kimde
Hocanın evini hırsızlar soyunca komşular söylenmeye başlamıştır:
-“Hocam, insan kapısını kilitlemez mi?”
-“Para ortaya konur mu?”
-“Bu kadar ağır uyku olur mu?” diye.
Nasrettin Hoca da tüm bu söylenmelere şu şekilde yanıt vermiştir:
-“Tamam, ben hatalıyım da, eve giren hırsızın hiç mi kabahati yok?”
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder