Pazar fıkraları: 14
İyi – kötü haber
Doktor, hastasına o güne dek yaptığı tahlillerin sonuçlarını açıklayacak;
-“Size bir kötü, bir de daha kötü haberim var. Önce kötü haberi vereyim. Test sonuçlarına göre 24 saatlik ömrünüz kalmış.” deyince adam yıkılır,
-“Hayır, olamaz. Buna inanamıyorum: Fakat bundan daha kötü haber nasıl olabilir? “deyince hasta, doktorun yanıtı kısa olur;
-“Dünden beri size ulaşmaya çalışıyorum.”
Saymakla bitmez
Acıkmış olarak eve dönen Mehmet annesine,
“Akşama ne yemeği var?” diye sorunca,
Annesi;
-“Saymakla bitmez oğlum” dedi.
Mehmet;
-“Güzel, nelermiş bunlar?” deyince, annesi gülümseyerek,
-“Pirinç pilavı!” dedi.
İmzadan anladım
Adamın birisi kendisi hakkında kötü sözler söyleyen birine haddini bildirmek için evine gider.
Fakat adamı evde bulamaz. Öfkesinden kapıya büyük harflerle “eşek” diye yazıp döner.
Bir kaç gün sonra o adamdan şöyle bir yazı alır:
-“Bize gelmişsin. Kapıya attığın imzadan anladım.”
O hoca…
Bir adam bir gün bir petshopa giriyor kendisine en yakın duran papağanı göstererek
-“Pardon bunun fiyatı nedir?” diyor
-“10.000$ efendim.”
-“Neden bu kadar pahalı peki?”
-“Efendim o 300 tane kelime biliyor.”
Biraz uzaktaki papağanı işaret ederek,
-“Peki bunun fiyatı nedir?
-“20.000 $ efendim.”
-“Peki bu neden pahalı?”
-“O aynı kelimeleri hem İngilizce hem Türkçe söylüyor onun yanındaki papağanı göstererek
-bunun fiyatı nedir
-30000$ efendim buda kelimeleri her dilde söylüyor
adam biraz daha bakındıktan sonra dükkanın yüksek bir yerinde asılı olan papağanı görüyor ve soruyor
-“Bunun fiyatı nedir?”
-“100.000 $ efendim.”
-“Bunun özelliği nedir?
-“Valla bu pek konuşmuyor ama oradaki 3 papağan buna “hocam” diyorlar
Ne kadar veriyorlar?
Amerika’da adamın biri normal işine giderken birden anormal bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır.
Bir süre sonra yandaki cama birisinin tıkladığını görür ve camı açar.
-“Ne var? Nu oldu?”
-“Teröristler Trump’ı yakaladılar. Eğer 10 milyar dolar verilmezse, üstüne benzin döküp yakacaklarmış. İşte onun için, herkesten biraz yardım alıyoruz…
-“İnsanlar ne kadar veriyor ortalama olarak?”
-“Valla yaklaşık olarak 5’er litre!!!”
Var bok yok şef…
Kızılderili eczaneye girer:
-“Var bizim büyük şef ama yok bok.”
Eczacı bir an düşünür ve şefin kabız olduğuna karar verir.. Hemen bir kabız sökücü müsekkin verip gönderir.
Kızılderili ertesi gün yine gelir:
-“Var bizim büyük şef ama yok bok..”
Eczacı hayret eder ama biraz daha kuvvetli bir ilaç verir..
Ertesi gün yine aynı adam gelir:
-“Var bizim büyük şef ama yine yok bok..”
Eczacı sinirlenip en kuvvetlisinden iki kutu verir ve
-“Hepsini içsin” der.
Ertesi gün Kızılderili yine gelir:
*”Var bizim büyük bok ama yok şef!!”
Ula Cemal Titanik yanmış mıydı?
Amerika’da zencinin biri pasaportunu kaybetmiş. Tam da Türkiye’ye tatile gideceği gün. aksilik bu ya…
Uçağı kaçıracak, kara kara düşünürken yolda bir pasaport bulmasın mi ?!..
Hemen almış yerden, bir bakmış ki Leonardo Di Caprio’nun pasaportu..
-“Ne olursa olsun” demiş ve sansını denemeye karar vermiş.
Çıkarmış Leonardo’nun fotoğrafını, kendi fotoğrafını yapıştırmış..
Uçmuş Türkiye’ye.
Atatürk hava limanında görevli gümrük memurunun karsısına geçmiş..
Kim olabilir memur.. tabi ki Temel… Almış pasaportu eline temel adamın ismine bakmış:
Leonardo Di Caprio, fotoğrafa bakmış, bir zenci. Adama bakmış ayni zenci… Bir kaç şaşkın bakıştan sonra temel obur masaya seslenmiş,
-“Ula cemal, bu Titanik batmış miydi, yanmış miydi?”
Gönlüm Buna Razı Olmadı
Eşeği ile kasabaya alışverişe giden Nasreddin Hoca; kitap, elma, limon gibi birçok ağır şey almış.
Aldıklarını kocaman bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı da sırtına alıp eşeğine binmiş.
Yolda giderken Hoca’yı gören köylüler:
-“Ey Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın?” diye sormuşlar.
Hoca:
-“Ne yapayım? Zavallı hayvan zaten beni taşıyor, çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı” demiş.
Yağsa da ağlayacaksın yağmasa da ağlayacaksın..
Nasreddin Hoca’nın iki oğlu varmış. Oğullarından biri çömlekçilik yaparak geçimini sağlarmış. Hoca bir gün oğlunun yanına onu ziyarete gitmiş.
Oğlu dertli bir şekilde:
-“Baba çok heyecanlıyım çünkü bütün paramı bu çömleklere yatırdım. Hava güneşli olur da kururlarsa zengin olacağım. Yağmur yağarsa hepsi çatlayacak ve anam ağlayacak”, demiş.
Hoca dertli bir şekilde diğer oğluna gitmiş. Oğlu o sırada tarlasında oturmuş düşünüyormuş:
-“Ah baba hoş geldin. Bütün paramı bu tarlaya yatırdım. Eğer yağmur yağarsa zenginim ama kuraklık olursa her şeyimi kaybederim ve anam ağlar” demiş.
Nasreddin Hoca eve dönmüş. Sıkıntılı olduğunu gören karısı:
-“Ne oldu Hoca canın sıkkın” demiş.
-“Asıl dert senin, halini düşün. Çünkü yağmur yağsa da yağmasa da oğlanlardan birinin anası ağlayacak.”
Uyyyy.. Kimse gelmez daaa…
Temel bir gün ölür ve cehenneme gider, cehennem zebanisi Temel’e tekme tokat girişir.
Temel:
-“Uyyy daa siz böyle yaparsanız buraya kimse gelmez.”
İmam Efendi dikkatli davranın
Fadime vefat etmiş. Tabutunu taşırken tabut cami duvarına çarpmış.
Fadime’den,
-“Ayyyyy… Ne oldi..!” diye ses gelmiş.
Fadime’nin ölmediği anlaşılmış.
İki yıl sonra Fadime tekrar ölmüş, bu kez Temel demiş ki:
-“Dikkatli taşiyun da aman sağa sola çarpmasun daaa…”
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder