Yaratıcı düşünce ve engeller / Muhsin YAZICI
Duygular, akıl, bilim, sanat ve yaşam bütününü algılamak ve ifade etmek şeklinde yaratıcılık tanımı karşımıza çıkıyor. Nasıl tanımlarsak tanımlayalım yaşamı algılama biçimimiz ve davranış kalıplarımız yaratıcılık olgusunu belirliyor.
Biz büyükler önce ailede, sonra okulda çocuklarımızın yaratıcılık yönünü geliştiriyor muyuz? Yoksa önlerinde bir engel olarak mı duruyoruz? Davranışlarınızı ve tavrınızı hiç değerlendirdiniz mi?
Davranışlarımızı gözlemlersek biraz da olsa bir sonuca varmış oluruz.
Anne-babalar ve öğretmenler aşağıda bazı davranış özelliklerimizi vereceğim.
Düşünün bakalım, sizler davranışlarınızla çocuklarınızın yaratıcılığını destekliyor musunuz yoksa onların yaratıcılığı önünde birer engel misiniz?
Birinci soru: Evde, sokakta ve okulda çocuklarımızı ve öğrencilerimizi sürekli izliyor muyuz? Eğer çocuklarımız/öğrencilerimiz sürekli izlendikleri duygusuna kapılıyorlarsa farklı davranma ve yaratıcılığa ilk seti çekmiş mi oluyoruz yoksa onları kötülüklerden korumuş oluyoruz?
İkinci soru: Çocuklarımızın/öğrencilerimizin her davranışını onlar yerine biz anne-babalar/öğretmenler iyi ya da kötü olarak değerlendirerek onlara yol gösterdiğimizi ve eğittiğimizi düşünüyoruz? Sizce bu davranış alışkanlığımız çocuklarımızın bağımsız karar verme olgunluğuna ulaşmalarında ne derece etkili?
Üçüncü soru: Çocuklarımız/öğrencilerimiz bir şeyi başardıklarında ya da başarısız olduklarında aşırı övüyor ya da aşırı derecede eleştiriyor muyuz? Çocuklarımızın özgüvenlerini zedeliyor ve yaratıcıklarını mı öldürüyoruz? Yoksa ödül ve cezayı hak ettiklerini mi düşünüyoruz? Siz hiç kendi tavrınızı değerlendirdiniz mi?
Dördüncü soru: Çocuklarımızı/öğrencilerimizi sürekli olarak birileri ile kıyaslıyor musunuz sürekli beceriksiz olduklarını söylediğimizde olumsuz yönlerini pekiştirmiş oluyor muyuz olmuyor muyuz? Ve sonuçta yaratıcılık duygusunun önünde en büyük engel kim?
Beşinci soru: Çocuklarımızın/öğrencilerimizin kendi başlarına bir şeyler yapmalarına izin veriyor muyuz? Yemeği döker, bardağı düşürüp kırar, karşıya geçemez, araba çarpar, elinden tutmazsak yere düşer diye mi düşünüyoruz? Çocuklarımızın davranış kazanmasında kim engel?
Altıncı soru: Çocuklarımızı sürekli ikilemde tutuyor muyuz? Yeri geldiğinde sen küçük çocuksun, yeri geldiğinde kocaman kazık kadar adamsın mı diyoruz? Bu tavrınızın çocuklarımızdaki sorumluluk duygusunun gelişmesindeki etkisini biliyor musunuz?
Yedinci soru: Çevresel koşullardan edindiğimiz kültür çerçevesinde, bulunduğumuz yaş itibarı ile anne-babalar/öğretmenler sürekli sınır koyuyor muyuz? Çizgilerimiz kesin mi? Çizgiyi geçene karşı tavrımız ne oluyor? Çizgi gerisinde kalan çocuklar/öğrencilerimizin merak duygusu ne durumda? Merak ölünce öğrenme ve yaratıcılık davranışı nasıl etkileniyor?
Sekizinci soru: Biz büyükler, anne-babalar ve öğretmenler eğitim ve çocuk yetiştirme konusunda; neyi, nasıl yapacaklarını gösteren kesin, değişmez reçeteler sunuyor muyuz? Biz büyüğüz, doğruyu biliriz. Siz yeter ki bizi dinleyin yeter mi diyoruz? Bir önceki kuşağı olduğu gibi taklit eden hangi toplum gelişmiştir diye düşünüyor muyuz?
Yukarıdaki sorulara başka sorulara ekleyebiliriz.
Çocuk/öğrenci yetiştirme alışkanlığımızı belirleyecek kadar soru sorduk galiba. Sorulara vereceğimiz yanıtlar belirleyici olacaktır.
Zaten çocuk/öğrenci yetiştirme sorunumuz varmadır diye soru sormaya başladık mı arkası çorap söküğü gibi gelecektir.
Önemli olan bir şeyin en doğrusunu bilmek değil, bir şeyi yaparken eksiğimizin ve yanlışımızın farkına varmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu yazıyı hasbelkader okuyan tüm okuyucularıma sormak isterdim: Siz davranışlarınızla çocuklarınızın/öğrencilerinizin yaratıcılık duygusunu destekliyor musunuz yoksa birer engel misiniz?
Vereceğiniz yanıtlar çocuğunuza ve öğrencinize doğrudan yansıyacaktır.
27.03.2024
Muhsin YAZICI
Yorum gönder