Yeni Müfredat, Yüz Yıl Önceki Yaşam Biçimini Hedefliyor / Muhsin YAZICI
Din adamı görünümlü zatı muhteremler ağızlarını her açtıklarında kadınların,
Ne yiyeceklerine,
Ne giyeceklerine,
Ne söyleyeceklerine,
Ne zaman dışarıya çıkacaklarına,
Kiminle çıkacaklarına,
Ne alacaklarına,
Nasıl sevişeceğine,
Nasıl banyo yapacağına,
Nasıl çalışacağına,
Kocasına nasıl hizmet edeceğine,
Nasıl müzik dinleyeceğine,
Kaç tane çocuk doğuracağına,
Erkeğin yanında nasıl yürüyeceğine,
Vb. Vb. Vb…
Soruları daha da uzatmak mümkün.
Bu zevatı muhteremler,
İnsanın insanı sömürmesi konusunda,
İşçi hakları konusunda,
Gelirin tolumda eşit paylaşım konusunda,
Hayvan hakları konusunda,
Çevre sorunları konusunda,
Kadına şiddet konusunda,
Demokrasi konusunda,
Bilim konusunda,
Sanatın gelişmesi konusunda,
Vb. Vb. Vb.
Tek kelime etmezler. Ettiklerini duyan var mı? Bilim, sanat, laiklik ve demokrasi konusunda konuşup yazanlara saldırmayı da alışkanlık haline getirirler. Adeta programlanmış şekilde davranırlar. Değer anlayışları sabittir. Kendi değer yargılarına uymayanları milli manevi değerler konusunda yetersiz olmakla hemen suçlarlar.
Dünyanın gelişim ve değişim hızından ve niteliklerinden haberleri de yoktur. Ama dünyaya nizam vermeye çalışırlar. Onların tek doğruları vardır. Bu doğrulara uymayanlar kafir ve dinsizdir. O kadar net ve kesindirler ki, en ufak eleştiri de dinden çıkmış kabul ederler.
O kadar cahildirler ki, cahil olduklarının asla farkına varamazlar.
Ve çok bağırırlar. Bağırmakla kalmazlar, sürekli suçlarlar. Kendi yaptıkları kötülükleri bile başkalarına yüklerler. Kapalı kültür, kapalı iletişim, kapalı yaşam içerisinde bütün dünyanın kendi inanç değerleri ile düzeleceğini ve kurtulacağını sanırlar. Asla farklılığa izin vermezler. Vermeleri de mümkün değildir.
Bu kapalı değer ve yaşam biçimlerini eğitim sistemi içerisinde topluma kabul ettirmenin peşine düştüler. Adına da “Türkiye Yüzyılı Eğitim Müfredatı” derken aslında yüzyıl önceki yaşam biçimine dönmenin özlemi içinde yanıp tutuşuyorlar.
Bu geleneksel tarikat zihniyeti günümüzde hortladı. Öylesine hortladı ki, devletin önemli kurumlarında yer kapma mücadelesine bile girişir oldular. Tarikat anlayışının izdüşümü bugün eğitim müfredat programının üzerinde gölge gibi dolaşıyor.
Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni onaylayan ekibin tamamı imam okullarından mezun kişiler.
Cihad Demirli (Başkan), Hüseyin Korkut (Başkan yardımcısı), Mehmet Nezir Gül (Başkan yardımcısı), Mehmet Baki Öztürk (Üye), Mustafa Muharrem Tüfekçi (Üye). Bizler bu eğitimcilerin insani yönünü ve kişiliklerini eleştirecek ve yargılayacak konumda değiliz. Böyle bir amacımız da olamaz. Ama eğitim konusunda alacakları kararları değerlendirecek ve eleştirecek hakkı kendimizde buluyoruz. Talim Terbiye Kurulu değerli üyeleri de bilirler ki, böylesine önemli ve kapsamlı müfredat değişikliği üç – beş aya sığdırılamaz. Kapalı kapılar arkasında nasıl kurulduğu belli olmayan komisyonlarda hazırlanıp bir haftada tartışmaya açarak sağlıklı sonuç alınamaz. Alınmadığını da aslında kendileri de biliyor. Ama siyası bir karar doğrultusunda alınmıştır.
Bütünleyici ve kapsayıcı olacağını iddia edenler bilim, laiklik ve Atatürk ve Atatürkçülük adına ne varsa ayıklamanın derdine düştüler.
Yen müfredatın uygulama ve yaşama olanağı var mı?
Türk toplumunun içinde bulunduğu dinamizmin sonucu mümkün olmadığını düşünüyorum. Sadece zaman, emek ve büyük miktarda ekonomik kayba yol açacaktır.
Önümüzdeki uzun yıllar içinde açılacak sorunlarla eğitim sistemimiz uğraşacaktır. “Biz yaptık oldu” anlayışı her zaman olduğu gibi yine ortalıkta cirit atıyor.
31.05.2024 – Muhsin YAZICI
Yorum gönder