Seküler yapıyı risk gören anlayış
Diyanet laiklik karşıtı süreci güçlendirecek bir adım daha attı.
Diyanet, 21 Nisan’da “2024 – 2028 Stratejik Planı”nı kamuoyu ile paylaştı.
Stratejik planda, laik devletin toplumsal düzeni için önemli olan “seküler” yapıyı hedefe kondu.
Stratejik planda sekülerlik risk olarak gösterilerek “sekülerleşmenin getirdiği değişimleri ve etkiler konusunda toplumsal farkındalığın artırılması” hedefine yer verildi.
……….
İngiltere de din dışı alana “seküler” denirken, Fransız Devrim’inden sonra din dışı alan “laiklik” olarak tanımlandı.
Seküler sözlük anlamı: Soy, kuşak, nesep olan seküler, Latince kökenli bir sözcüktür. Bu kelime Orta Çağ’dan itibaren ”dünyevi” anlamında kullanılmıştır.
Aynı zamanda somut anlamına gelen sözcük, birçok tamlamanın ve kalıplaşmış ifadede yer alır.
Örnekler:
1- Seküler Yapı
2- Seküler Devlet
3- Seküler Düşünce
Seküler Ne Demek?
Seküler kelimesinin sözlük anlamı dünyevidir. Bu kelime ruhani, mistik ve uhrevi kelimeleriyle zıt anlamlıdır. Gözle görülebilen ve temas edilebilen somut şeyler için de seküler kelimesi kullanılır.
Kelime Orta Çağdan önce yetişen, kuşaktan kuşağa aktarılan, üreyen ve artan anlamında kullanılmıştır. Seküler sözcüğü orijinal dilinde ”saecularis” şeklinde yazılır.
TDK’ya Göre Seküler Kelime Anlamı Nedir?
TDK’ya göre seküler kelimesinin üç farklı anlamı vardır.
İlk Anlamı:
Din ve devlet işlerinin birbirinin ayrıldığı idari sistem ya da oluşum.
Örnek Cümle:
”Dünyadaki ilk seküler mahkeme Fransa’nın Paris kentinde kuruldu.”
İkinci Anlamı:
Dünyevi olan, ahiretin dışında kalan maddi gerçeklikler
Örnek Cümleler:
1- Seküler bir kafa yapısına sahip olan kişilerle mistik şeyler hakkında konuşulmaz.
2- Seküler kurumlar dinin kurallarına göre değil, dünyadaki gerçekliklere göre karar verirler.
Üçüncü Anlamı:
Gelip geçici ve fani olan.
……….
Seküler Kelimesi Nasıl Kullanılır?
Seküler kelimesi genellikle idari kurumlar için kullanılır. Aynı zamanda bir yönetim şekli olan sekülerizm, bu sözcükten türetilmiştir. Bu sözcük laiklik ile yakın anlamlıdır. Her iki sözcük de din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması anlamına gelir.
Toplumun tüm dinamiklerini denetim altına almak ve dini kuralları kabul ettirmek isteysen kafa yapıları “seküler” yapıyı kabul edilemez buluyorlar. Bilimsel, sanatsal, kültürel, eğlence, giyim kuşam, evlilik, eğitim gibi… Aklınıza ne geliyorsa dini kurallara uydurmaya çalışırlar.
Kalıplaşmış kuralları dinamik toplumsal ilişkilere uydurmak için zorlarsanız tüm yaratıcı düşünceler, davranışlar yok olur. Bilim ölür, sanat ölür. Kültürel dinamizm ölür. Uyuşuk bir toplum oluşur. Ortadoğu’ya baktığınızda böyle toplumları bolca görürsünüz.
Mustafa Kemal Atatürk bu kısır döngüyü kırmak için büyük bir çaba gösterdi. O’na tarikat yapılarının ve radikal İslam örgütlerinin düşmanlığı da buradan gelmektedir. Bugün bu laik toplumsal yapıyı yıkmak için cepheden saldırıya geçmenin planlarını yapmaya çalışıyorlar..
Laikliğe düşman olması, aynı zamanda gericiliğin zayıf karnıdır. Çünkü iktidarı ellerinde tutanlar her ne kadar dini referansları kendilerine dayanak olarak gösterseler de yaşamın gerçeklerinden, maddenin yasalarından kaçamazlar. Kapitalizmin olduğu yerde, adına ister gelir payı desinler, ister başka bir şey, faizle barışık yaşamak zorunda kalırlar.
Toplumu kontrol etmek için tarikatlara ve cemaatlere ihtiyaç duyarlar. Her biri birer çıkar odağı olan bu yapılar çoğu zaman devlet olanaklarından yararlanmak için takla atarlar. Bu çıkar odakları laik devlet karşıtlığı yanında birbirlerine de düşman olurlar.
Kurumlarda yer yer gedik açmalarına rağmen toplumda kabul gören Atatürk’e bağlılık algısını yıkamadıkları için yan hamleler yapmaktadırlar. Hüde-Par gibi yapıları da koçbaşı gibi kullanmaya çalışıyorlar..
Muhsin YAZICI – 01.01.2025
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder