‘Gavur Padişah’tan ‘Gavur Kemal’e!
Yıl 1789.
Fransız İhtilali başlamıştır.
Dünya artık değişecektir.
Aynı yıl Osmanlı’da tahta III. Selim geçmiştir.
Yenilik yanlısı bir padişahtır III. Selim. Çünkü, yenilik yapılmazsa ordu artık yenilecek, Osmanlı çökecektir. Yeni bir ordu kurmaya kalkar. Nizam-ı Cedit. Hemen karşısına “mollalar- yeniçeriler-esnaf” ittifakı dikilir, “Gâvur Padişah” diye bir sıfat takarlar.
28 Temmuz 1808 tarihinde III. Selim padişah IV. Mustafa’nın emriyle boğdurulur.
Yenilikler yapılamaz.
IV. Mustafa, bir yıllık saltanat.
1808-1839 II. Mahmut. Yenilikçi bir padişah daha. Ona da “Gâvur Padişah” diyeceklerdir. Ama o yenilikler yapar. “Yeniçeri Ocağı’‘nı kaldırır. Tıbbiye, Harbiye onun zamanında kurulur. İlk kıyafet devrimini yapar.
1839-1861 Abdülmecit tahta geçer. O da yeniliklerden yanadır.
Ama bu girişimlerin hepsinin karşısına Atatürk’ün kaldırdığı o yapılar dikilir. Padişahları “gâvurluk”la, dinsizlikle suçlarlar.
Bu yapılar aslında insanları koşullandıran “zihinsel kalıplar” ile sonradan “beyin yıkama” adı verilecek telkin sistemiyle kendi gruplarını yönetmektedirler. Toplumu da böyle yönetmek isterler.
En büyük değişimi, devrimi Mustafa Kemal Atatürk yapmıştır. Doğal olarak gericilerin gözünde en büyük gavur da O’dur. Atatürk’e “dinin toplumdaki etkisini azalttı” diyerek geleneksel yapıyı bozduğu savıyla karşı çıkarlar. İslam tarihini Türk tarihine, Osmanlıcayı Türkçeye, medrese eğitimini modern okula, kadı yargısını laik hukuka dönüştürdüğü için de “toplumu köklerinden ayırmakla” suçlarlar.
Ama ne suçlama… “Keşke Yunan galip gelseydi…” diyecek kadar…
Kurtuluş Savaşı’nda İngiliz ve Yunanlarla birlikte davranmaktan rahatsız olmazlar. “İngiliz Muhipler (sevenler) Cemiyeti”ni kuranların torunları Mustafa Kemal’i İngiliz ajanı olmakla suçlarlar.
Canını ortaya koyup Anadolu İhtilalini başlatan Mustafa Kemal Atatürk’e değil; 17 Kasım 1922 tarihinde bir İngiliz gemisiyle kaçan Vahdettin’e saygı gösteririp överler.
Yıl 2023’ü gösterirken, geleceğimizi, ortaçağ özlemi yaşayanlarla, Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaşlık ilkelerine bağlı insanların mücadelesinin sonucu belirleyecek. Uzun aşamada “ortaçağ” özentilerinin hiç bir şansı yok. Ama kısa dönemde topluma acı çektirebilirler. Zaman kaybına neden olacaklardır.
Muhsin YAZICI
Yorum gönder