James Joyce’un Özlü Sözleri
İrlandalı yazar, şair, öğretmen ve edebiyat eleştirmeni. 2 Şubat 1882’de, Dublin’in banliyölerinden Rathgar’da doğan yazar, yirminci yüzyıl edebiyatının en mühim isimlerindendir. Jorge Luis Borges’ten, Flann O’Brien’a ve David Foster Wallace’a kadar izlerini takip edebileceğimiz Joyce eğitimini Cizvit okullarında aldı.
Özlü sözleri
“Shakespeare, dengesini kaybetmiş bütün akılların uğurlu yeri.” – Ulysses (1922)
Birkaç sıradan söz dışında hiç konuşmazdım onunla, ama ismi bile kaynayan kanıma bir çağrı gibiydi. Araby Dublinliler (1914)
Robinson Crusoe gerçeğe uygunmuş diyorlar. O zaman Cuma onu gömmüş demek ki. Aslında her cuma bir perşembeyi gömüyor olaya böyle bakarsan. Ah, zavallı Robinson Crusoe!
Tam bir ay geçti sevgili Henry gökteki evine kaçalı ailesi yasını tutuyor umarak cennette rastlaşmayı. Ulysses .
Sözlerimi karanlık buluyorsunuz. Karanlık bizim içimizde çünkü…
Ruhunun bir şairin ruhu olup olmadığını anlamak için kendini ölçüp biçti. Bir Küçük Bulut, Dublinliler (1914)
Tolstoy’un dediği gibi, öncelikle Ne yapmalıyız? Sorusu gelecektir. Öncelikle zihnimizi riyakârlıktan arındırmalı, destek olarak ortaya sürdüğümüz sahtekârlıklarımızı bertaraf etmeliyiz.
Cesurca, bir tutkunun mutlak zaferiyle, öbür dünyaya geçmek, yaşlanarak solup çürümekten daha iyiydi. Ölüler, Dublinliler (1914)
“Bir satırın et ile münasebeti gibi yaklaşırdı ahlaki meselelere, bu konuda da kararını vermişti.”
Pansiyon Dublinliler (1914)
Kaçtığını sanırsın ve kendine çarparsın. En uzun dönüş yolu eve en kısa yoldur.
Hayat, kötü bir kitabı okumayacak kadar kısadır.
Ülkeyi değiştirmek olanaksız. Gel konuyu değiştirelim. Gözünü Kapat ve Gör
“Zeki bir adam hata yapmaz. Düştüğü yanılgılar istemlidir ve keşfine açılan kapılardır.”
Ulysses (1922)
Hoş geldin, ey hayat! Milyonuncu keredir yola çıkıyorum yaşantının gerçekliğiyle karşılaşmak ve ruhumun nalbandında ırkımın yaratılmamış̧ vicdanını dövmek için. Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi (1916)
Sanatçı, yaratan Tanrı gibi, eserinin içinde ya da arkasında ya da ötesinde ya da üstünde kalır, göze görünmez, varoluşun dışına arınmıştır, ilgisizdir, bir kenarda tırnaklarını keser. Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi (1916)
Bir insan hayatı boyunca bir başına yaşayabilir. Evet, yaşayabilir. Ama yine de ölünce üzerini örtecek birini bulması lazım, her ne kadar kendi mezarını kazabilirse de hepimiz böyleyiz. Ulysses .
’Tarih,’ dedi Stephen, ‘uyanmaya çalıştığım bir kâbus gibi.’ Ulysses (1922)
Öyle günahlar veya (dünyanın onlara verdiği isimle) kötü hatıralar vardır ki insan onları ruhunun en karanlık köşelerinde saklar, onlar da orada yerleşip beklerler. Bazen bu insanın hafızası körelir, öyle şeyler hiç olmamış gibi davranır veya onların mevcudiyetini reddeder veya en azından kendisini onların o şekilde olmadığına inandırır. Ama tesadüfi bir kelime onları ansızın depreştiriverir ve en olmadık şerait altında, meselâ zevkle tef ile harp dinlerken veya bir akşam vaktinin serin kristal asudeliğinde veya bir ziyafette, geceleyin bir hayal veya bir rüya şeklinde onun karşısına dikiliverirler. O hayal onun üzerine feveran ederek, onu tahkir edercesine değil, intikam alıp onu insanlardan uzaklaştırmak için değil de, mazinin perişan kisvesiyle kefenlenmiş olarak sakin, uzak, sitemkârane bir şekilde gelir. Ulysses.
Milletlerin de bireyler gibi kendi egoları vardır.
Karanlığa bakarken anlamsızlığın sürüdüğü ve alaya aldığı bir yaratık gibi gördüm kendimi ve gözlerim acıyla, öfkeyle yandı. Dublinliler.
“Ben sözcüklerim onun aklındaydı: Bataklığa saplanan soğuk cilalı taşlar.”
– Giacomo Joyce (1968)
Dünya denilen bu kokuşmuş çöplükte her şeyden şüphe edebiliriz; Bir annenin sevgisi hariç!
Mrs Sinico düşüncelerini niçin yazmadığını soruyordu ona. Neye yarar? diye soruyordu o da, bilinçli bir aşağılamayla. Altmış saniye süreyle bir düşünceyi tutarlı bir biçimde geliştirmeyi beceremeyen laf ebeleriyle yarışmak için mi? Ahlakını polise ve sanatını galeri simsarlarına emanet etmiş budala bir orta sınıfın eleştirilerine kendini hedef etmek için mi? Dublinliler.
Yorum gönder