“Sessiz Gemi” şiirinin Kısa Öyküsü
Sessiz Gemi’yi tabut ile ilişkilendirip ölüm yolcusu bildik hep. Oysa üstad Yahya Kemal için ölümden de beterdi.
Ayrılıktı.
Üstad Yahya Kemal, Nazım Hikmet adlı gencin evinde kendisine Türkçe şiir dersleri vermeye başlar.
Aradan günler aylar geçer ve üstat Yahya Kemal Beyatlı o gencin annesine aşık olur.
Genç Nazım bu durumu farkedince hocasının paltosunun cebine bir not bırakıverir.
Not şöyledir;
“Bu eve öğretmenim olarak girdiniz ama babam olarak giremeyeceksiniz.”
Ve o eve bir daha girmedi Yahya Kemal Beyatlı.
Ve sevgilisi,
Nazım Hikmet’in annesi Ayşe Celile hanıma bir daha yaklaşamadı. Ressam Ayşe Celile Hikmet, resimleri ile olduğu kadar güzelliği ile de tüm İstanbul’un dilinde destan olmuş asil bir hanımefendiydi.
Yahya Kemal vefat ettiğinde evraklarının arasının içinden kurumuş iki yaprak ve kısa bir not bulunan zarf çıktı.
Şöyle yazıyordu notta:
“Bu zarfın içindeki hatıra 19 Ağustos 1930’da Sirkeci Garında gece saat 10’da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir.
Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim.”
Ayşe Celile Hikmet muhtemelen bu aşkın devam etmeyeceğini anladığı gece göğsünde duran o iki yapraklı çiçeği Paris’e gitmeden önce Sirkeci Garında Yahya Kemal’e vermişti.
Aralarında ki aşkın öyküsü uzundur ve ressam Ayşe Celile hanım Heybeliada’dan ayrılırken Yahya Kemal’in elinden hiçbir şey gelmez ve her dizesi ölümden de beter o ayrılığın acısı olan meşhur şiirini yazar..
Sessiz Gemi…
Artık demir almak günü gelmişse zaman dan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller!
Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti dönen yok. seferinden.
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder