Günün öyküsü: Bilemek gerek
İki oduncunun meşhur hikayesini bilirsiniz.
Biri dur durak bilmeden sabahtan akşama odun kesiyor diğeri daha rahat hissederek aralar vererek ve daha az çalışarak.
Akşam olduğunda durmadan çalışan,
-“Nasıl oluyor da sen benden çok kesiyorsun, ben daha çok çalıştım, bu işin sırrı ne?” diye soruyor.
-“Ortada bir sır yok… Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum.”
Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir. Bizim de bireysel ve kurumsal olarak zaman zaman baltamızı bilemeye ihtiyacımız var.
-“Peki nasıl bileriz baltamızı?”
-“Bir şeyler öğrenerek”
– “Molalar vererek.”
-“Farklı insanlarla tanışarak.”
-“Farklı yerler görerek.”
-“Eğitim alarak.
-“İki fincan kahve içerek.”
-“Etkinliklere katılarak.”
Özellikle çok hızlı değişen dünyamızda buna daha çok gereksinim var.
Hem sürekli kesemeyiz hem de beş yıl önceki baltayla hiç kesemeyiz. Hele ki yüzyıllar önceki değer ve yaşam biçimini dayatarak hiç kesemeyiz. Kör baltayla uğraşıp dururuz.
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder