Arılar aç. Peki, ne yapmalı?
Arılar Mart-Nisan aylarında ortaya çıkıyor. Ama erken çiçeklenen bitkilerin azalması onların da yaşamlarını kısaltıyor. Bilim insanları arıların erken ilkbahar ‘açlığına’ çözüm getiren öneriler sundu.
Yabanıl bitkilerin tozlayıcıları olarak, bizleri besleyip ekosistemleri ayakta tutan arılar… 20 bini aşkın arı türü var doğada. Ve kötü haber: Arıların sayısı giderek azalıyor. Neden mi?
Bu durum arıların doğal yaşam ortamlarının yitirilmesine, özellikle de arıların kendilerini ve yavrularını (yumurta, larva ve pupalarını) besledikleri çiçek özü (polen) ve bal özünü (nektar) sağlayan bitkilerin yok olmasına bağlanıyor. Arılar ve öteki tozlaştırıcı böceklerin giderek azalması üzerine “tozlayıcı ekme” girişimlerine hız verilse de, azalmanın önüne geçilemedi. Sorunun en azından bir bölümü görünürde çiftçi, bahçıvan ve toprak sahiplerine arıları beslemek amacıyla çok daha geç çiçeklenen bitkiler ekmeleri önerisinden kaynaklanıyor.
Oxford Üniversitesi’nden Tonya Lander ile Exeter Üniversitesi’nden Matthias Becher önderliğindeki yeni bir araştırmada, gerçek bir çiftliğin bilgisayar benzetiminden yola çıkılarak arıların ulaşabilecekleri yiyecek miktarıyla ilgili bir model oluşturuldu. Araştırmacılar tozlayıcı ekme girişimlerinde önerilen bitki türlerinin genelde erken ilkbaharda (yani Mart ve Nisan aylarında) ortaya çıkan arılar için yaklaşık bir ay gecikmeli çiçeklendiklerine tanık oldular.
Bu “açlık dönemi” çok daha az sayıda arı kolonisinin yaz sonuna dek yaşamda kalabildikleri ve ertesi yıl için yeterince kraliçe arı üretilememesi anlamına geliyor. Ancak tozlayıcı ekme girişimlerinin ilkbaharın başlarında çiçeklenen bitkilere de yer verilecek biçimde genişletilmesiyle yaşam savaşı veren arıların daha uzun süre yaşamaları sağlanabilir.
Erken ilkbahar neden önemli?
Araştırmacılar, alışılagelmiş mevsim koşullarında, kısıtlı yiyecek olanaklarının en çok ne zaman yaban arılarının üretkenliğini tehlikeye düşürdüğünü ve bu sorunun çözümünde en çok hangi bitki türlerinin etkili olabileceğini anlamaya çalıştılar. Bu amaçla oluşturulan modellerde, Britanya’da ilkbaharda ortaya çıkan iki tür olan, toprak yaban arısı (Bombus terrestris) kolonilerine ve sıradan bambul arılarına (Bombus pascuorum) yer verildi. Yaban arılarının yaşam döngülerinin örnek alındığı modelde, sanal arılar çevrelerini araştırarak balözü ve çiçeközü topluyor, koloniler oluşturuyor ve yavrularına bakıyorlardı. Mevsim sonunda erkek arılar ve kız kıraliçe arılar üretiliyor ve yıllar içinde sayıları artıp azalabiliyordu.
Modelleme oluşturulurken gerçek bir çiftliğin doğal görünümü sayısallaştırıldı ve farklı alanları (çalı çitleri, çayırlıklar, otlaklar) sayısal bir haritada işaretlendi. Bu alanlardaki çiçekli bitki türleri farklı deneylere göre ayarlanabiliyordu.
Araştırmacılar modele Mart ve Nisan aylarında çiçeklenen yer sarmaşığı, kırmızı ballıbaba, akçaağaç, alıç, kiraz ya da söğüt gibi bitki türlerini eklemenin arı topluluklarının on yılda yaşamda kalma oranlarını %35’ten %100’e çıkardığına tanık oldular. Bu da, erken çiçeklenen bitkilerin eklenmesinden on yıl sonra her iki türden tüm kolonilerin her yıl yaşamlarını sürdürebildikleri anlamına geliyordu.
Bu bitkiler tahıl üretimine ayrılan alanları daraltmadan çalı çitlerinin arasına sıkıştırılabilir. Böylece çiftçiler besin üretimlerini sürdürüp geçimlerini sağlayabilirlerken, tozlayıcıları da besleyebilirler.
Araştırmacılar, şaşırtıcı bir biçimde, ilkbaharın başında arı kolonilerinde bal özü ve çiçek özü gereksinimlerindeki artışın, erişkin işçi arıların sayısından çok, larvaların sayısından kaynaklandığına tanık oldular. Ancak bildik bir arı kolonisinin yaşam döngüsüne bakıldığında bu bulgu son derece akla yatkındı.
İlkbaharda, kraliçe arı kış uykusundan uyanıp yuva yapabileceği uygun bir yer bulur, çiçek özü ve bal özü toplayıp, ilk kuşak yavrularını yetiştirir. Bu koloni kurma aşamasını, yeterli sayıda pupanın olgunlaşıp yetişkin işçi arılara dönüştükleri ve koloni için yiyecek arayıp yavrulara bakma görevini devraldıkları toplumsal aşama izler.
Kuruluş aşaması haftalarca sürebilir ve bu süreçte çok sayıda yavrunun gereksinimlerini karşılayabilecek yetişkin toplayıcı arıların sayısı çok azdır. Bu durum, ilkbaharda ortaya çıkan türlerin Mart ve Nisan aylarında neden daha çok yiyeceğe gereksinim duyduklarını açıklıyor.
Rita Urgan
Kaynak: herkesebilimteknoloji.com
Yorum gönder