Salak ve Serseri Fıkraları
Salak Ve Güzel
Bir gün bir adam karısına sordu:
-“Aynı zamanda nasıl hem bu kadar salak hem de bu kadar güzel olabildiğini anlamıyorum.”
Karısı yanıtladı:
-“Açıklamama izin ver. Allah beni sen çekici bul diye çok güzel yarattı ve beni de, ben seni çekici bulayım diye çok salak yarattı!”
Genel Müdür
Genel Müdür, öğle arasında yeni atandığı kurumun lokalinde fıkra anlatıyor; çevresindekiler de kahkahalarla gülüyordu.
Anlatılanlara kayıtsız kalan birini fark eder ve sorar:
-“Sen neden gülmüyorsun, anlamadın mı espriyi?
Aldığı yanıt verir:
-“Ben sizin kurumunuzda çalışmıyorum.”
Salak salak fırka anlatıyorsun der gibi…
En iyi salak ve yalancı yarışması
Padişahın biri,
-“Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim”, demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
-“Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.”
-“Bunun neresi yalan?”
Kuş kartaldır, Arslan da kuzu kadar minik bir yavru.
Kaptı mı götürür tabii!
-“Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!”
-“Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!
-“Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!”
-“Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.”
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;
-“Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!”
Hangisi daha salak
İki general bir kafede oturup konuşuyorlarmış. İçkinin de etkisiyle generalin biri,
-“Benim bir erim var çok salak“, demiş.
Diğeriyse,
-“Hayır, benim bir erim var o daha da salaktır”, demiş.
Tartışma çok büyümeden kimin askerinin daha salak olduğunu anlamak için yarışma gibi bir şey yapmaya karar vermişler.
İlk general askerini yanına çağırıp,
-“Oğlum, git bana şu 5000 lirayla bir Mercedes al gel” demiş.
İkinci general de askerini çağırıp,
-“Git bak ben ordu evinde miyim?” demiş.
İki asker yolda karşılaşmışlar.
İlki,
“Ya benim general çok salak. Bu günün pazar olduğunu bildiği halde beni araba aldırmaya gönderdi” demiş.
İkincisiyse,
-“Benim general daha salak. Yanında telefon dururken, beni ordu evine gönderdi” demiş…
Salak Değiliz Deliyiz
Adamın lastiği tam tımarhanenin önünde patlamış, kaldırıma ancak yanaşabilmiş.
Sonraki işlem malum… Kriko, stepne, bijon anahtarı derken, birde bunların yanına talihsizlik eklenince, söktüğü 4 adet bijon yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer.
Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünür gibi değil. Talihsiz sürücü bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular içinde kaderiyle baş başa, kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, çaresiz adamın halini bir süre daha acıyarak izledikten sonra seslenir;
-“Ulan salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?”
-“Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm”.
-“Düşündüğün şeye bak! Sök öbür lastiklerden birer tane Sök hepsi 3 bijonlu olsun.”
Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve hemen işe girişir. Her şeyi tamamlayıp bagaj kapağını kapatan sürücünün aklı deliye takılır.
Arabasına binmeden evvel döner dikkatli dikkatli adama bakar.
Akıl hastanesindeki adama seslenir:
-“Senin ne işin var tımarhanede? diye sorar.
-“Biz burada ‘ delilikten yatıyoruz kardeşim,’ senin gibi salak değiliz.”
Salak Dursun
Temel ile Dursun çayocagi isletiyormus.
Temel patron, Dursun da çiragiymis.Temel ne derse Dursun hep tersini yaparmis.
Artik Temel’in canina tak etmis, Dursun’u mahkemeye vermis. Neyse mahkeme günü gelmiş çatmış.
Hakim Temel’e sormuş:
-“Oğlum nedir şikâyetin?”
Temel :
-“Haçim bey ben Dursun’dan şikâyetçiyim, o şalağın biridir” demiş.
Hakim:
-“Tamam, Dursun’un salak olduğunu ispatla, onu cezalandıralım” demiş.
Temel, Dursun’a:
-“Ula Dursun cit bak bakaayum, pen dükanda miyim?” demiş.
Dursun tabii kosa kosa gitmis.
Hakim:
-“Hakaten şalakmış, şurada telefon dururken koşarak gitti salak.”
Zeki ve Salak
Bir öğrenci bir gün öğretmenine şöyle bir soru sorar:
-“Öğretmenim zeki ile salak arasındaki fark nedir?”
Öğretmen,
-“Salaklar daima konuşur ama zekiler daima şüphecidir.”
Öğrenci munzur munzur,
-“Emin misiniz öğretmenim?” der.
Eşek Sıpası
Öğrenci okuldan kaçtığının ertesi günü öğretmeni öğrencisine öfkeyle çıkıştı:
-“Söyle bakalım, dün okula geleceğin yerde, hangi eşek sıpası ile sokaklarda dolaştın?”
Çocuk kıs kıs gülerek yaıt verdi;
-“Oğlunuzla efendim.”
Büyük Yalancı
Okulda ders saati gelince sınıfına giren öğretmen, sınıfın çok gürültülü olduğunu görür.
Hemen sınıfı susturur ve öğrencilere neden sınıfın bu kadar gürültülü olduğunu sorar.
Öğrenciler sokakta bir köpek bulduklarını ve en büyük yalanı söyleyene bu köpeğin verileceğini söylerler.
Hoca çocuklara dönerek;
-“Çocuklar, yaptığınız ne kadar ayıp! Ben sizin yaşınızdayken asla yalan söylemezdim.”
Çocuklar hep bir ağızdan:
–”Öğretmenim köpek sizin hakkınız, siz kazandınız.”
Babaya salakça bir şaka
İstanbul’da okuyan üniversiteli kız Ankara’daki babasını arar.
-“Babacım nasılsın?”
-“İyiyim güzel kızım, sen nasılsın?”
-“Babacım hiç sorma, keyfim yok. Canım çok sıkkın.”
-“Hayırdır kızım, nedir canını sıkan?”,
Kız birden hüngür hüngür ağlamaya başlar.
–”Ne oldu anlatsana kızım, bırak şimdi ağlamayı?”
–”Mert, evden gitti benden boşanmak istiyor…”
–”Ne Mert’i, Mert de kim!? Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun kızım?”
–”Hani senin sevmediğin, psikopat dediğin çocuk var ya o işte babacım.”
–”Ne sen onunla ne zaman evlendin? Neyse artık yapılacak bir şey yok, hemen boşanırsın kızım.”
–”Boşanacağım ama baba Mert’in elinde biz mutluyken çektiği özel fotoğraflarım var onları internete koymakla tehdit ediyor.”
Babası iyice deliye dönerek
–”Ne sen ne halt yedin kızım ne özel fotoğrafı?”
–”Baba, evli olduğumuz zaman çekmişti onları. Şimdi onları silmek için benden 200 bin lira istiyor.”
–”Tamam, yollarım sana 200 bin lira, ver al resimleri hemen boşanın.”
–”Ee babacım bir de kürtaj için 10 bin lira daha lazım.”
Baba iyice sinirden kendini yiyerek.
–”Ne! Bir de hamile mi kaldın o psikopat çocuktan.”
–”Aslında ondan değil Afganlı bir çocuktan.”
Artık adam nefes alamaz olmuştur.
–”Biz seni orada okuyor biliyoruz, meğer sen orada ne haltlar karıştırıyormuşsun. Okul bitince hemen geliyorsun buraya.”
–”İstersen hemen gelebilirim baba çünkü okuldan da atıldım ben.”
Adam artık yere düşer ve öyle konuşur
–”Biz seni okuyor biliyorduk, baksana neler neler olmuş, dayını arıyorum seni alıp hemen Ankara’ya getiriyor.
Kız gülerek
–”Baba bunların hepsi bi şakaydı sadece bu sene sınıfta kaldım onu demek için aramıştım.”
Babası derin bir oh çekerek
–”Canın sağ olsun güzel kızım boş ver, dersler de neymiş, seneye geçersin, senin o tatlı canın sağ olsun…”
Yorum gönder