Bilinsin İstedik: Anzak Günü
Anzak günü, Çanakkale’de ve diğer ülke dışındaki çatışmalarda hayatını kaybeden Avustralya ve Yeni Zelanda Ordusu (Anzak) üyelerini onurlandırmak için her yıl 25 Nisan’da anılır.

Türk askerine karşı savaşmak için 1915 yılında Gelibolu’ya gelen Anzak’lar, büyük kayıplar verip yenilmişlerdi. Ancak cepheden kaçıp gemilerine dönerken, düşmanları olan “Mustafa Kemal’in Askeri” nin gerçek kimliğini gördüler. Karşılarında, bu kaçış sırasında onları öldürmek yerine elini uzatıp, yaralarını sarıp gemilerine kadar götüren sevgi dolu bir “düşman” askeri vardı! Çanakkale savaşlarında hayatını kaybedenleri en derin saygıyla bir kere daha anarken,Türk askeri ve Anzaklar arasında savaş sonucunda ortaya çıkan bu insanlık, sevgi ve dostluk bağlılığının tüm dünyaya barış yolunda örnek olmasını dileriz.
Avustralya Hükümeti Gazilerle İlgili İşler Dairesi web sitesinde Anzak Günü tarihi şöyle açıklanıyor:
“Anzak geleneği – bugün hala geçerli olan cesaret, dayanıklılık ve (erkek) dayanışması ülküsü- 25 Nisan 1915’te Avusturalya ve Yeni Zelanda Kolordusu Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaptığında oluştu.
Bu (çıkarma), 8500’ü yaralanma veya hastalık nedeniyle öldürülen veya ölen 25000 Avusturalyalının zayiatıyla sonuçlanan sekiz ay süren bir savaşın başlangıcıydı.
Gelibolu Yarımadası’nda görev yapan erkekler, kelime hazinemize “Anzak” sözcüğünü ekleyerek ve Anzak ruhu kavramını yaratarak bir efsane oluşturdular.
1916’da çıkarmanın ilk yıldönümü Avustralya’da, Yeni Zelanda’da ve İngiltere’de ve Mısır’daki birlikler tarafından anıldı. Aynı yıl, 25 Nisan, Başbakan Vekili George Pearce tarafından ‘Anzak Günü’ olarak adlandırıldı.
1920’lerde Avustralya’da Anzak Günü törenleri yapıldı. Bütün eyaletler Anzak Günü’nü resmi tatil olarak kabul etti. 1940’larda, İkinci Dünya Savaşı gazileri ülkenin dört bir yanındaki geçit törenlerine katıldılar. Daha sonraki yıllarda Kore, Malezya, Endonezya, Vietnam ve Irak’taki çatışmalardan dönen erkek ve kadın askerler, müttefik ülkelerden gaziler ve barışı koruma görevlileri geçit törenlerine iştirak ettiler.
1960’larda ve 1970’lerde, törenlere katılan insanların sayısı, Avustralyalılar Anzak Günü’nün uygunluğunu sorguladıkça düştü. Bununla birlikte, 1990’larda Avusturalya genelinde Anzak Günü’ne olan ilgi, özellikle gençlerin katılımı, birçok kişinin Gelibolu Yarımadası’na hac ziyareti yaparak Şafak Ayinine katılmalarıyla artış gösterdi.”
ATATÜRK’ÜN ANZAK ANNELERİNE YAZDIĞI MEKTUP;
“Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar!
Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Atatürk, 1934
***
(İngilizce)
“Those heroes that shed their blood and lost their lives … you are now lying in the soil of a friendly country. Therefore rest in peace……………….. They lie side by side in this country of ours. You, the mothers, who sent their sons from far away countries, wipe away your tears. Your sons are now lying in our bosom and are in peace. After having lost their lives on this land they have become our sons as well.”
Atatürk, 1934

**********************************************************************
AVUSTRALYALI BİR ANNENİN MEKTUBU;
“Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını, alicenap sözleriniz hafifletti. Gözyaşlarımız dindi.Bir ana olarak bana, bir güzelim teselli bahşetti. Yavrularımızın sonsuz uykularında, huzur içinde dinlendiklerinden hiç kuşkumuz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa bizler de kendilerine” Ata “demek istiyoruz. Çünkü, yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler, ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce, ilahi. Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan büyük Ata’ya tüm analar adına şükran, sevgi, saygıyla…”
Avustralyalı bir anne
***
(İngilizce)
A response by an Anzac’s mother to Atatürk’s words:
“The warmth of your words eased our sorrow for our sons who vanished in Gallipoli, and our tears ended. Your words are a consolation to me as a mother. Now we are sure that our sons rest in peace in their eternal rest. If your Excellency accepts, we would like to call you ‘Ata’, too. Because what you have said at the graves of our sons could only be said by their own fathers. In the name of all mothers, our respects to the Great Ata who embraced our children with the love of a father.”
An Australian mother
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder