Balıklar nasıl iletişim kuruyor?
Uzmanlara göre balıklar, hem üremek hem de beslenmek için birbiriyle konuşuyor. Ekoloji uzmanı Looby, bu sesleri sosyalleşmek için üreten balıkların böylece sürüden kopmadığını söylüyor.
ABD’deki Cornell Üniversitesi’nden Aaron Rice, ‘okyanuslar gizemli seslerle dolu bir canlılığa sahip’ diyor. Tıkırtılar, hırıltılar ve keskin çığlıklar; balıkların başkalarına sinyal yollamak için çıkardığı ve kendilerini korumak, rakiplerini uyarmak ya da çiftleşmek amacıyla kullandıkları seslerden bazıları. Aslında 4’üncü yüzyıldan beri, balıkların düşündüğümüzden daha geveze olduğuna dair ipuçları ortada dolaşıyordu.
Aristoteles’in çalışmalarının yanında balıkçılık yapan toplumların söylentileri de bu yöndeydi. Ancak su altında kayıt cihazlarının yeterince gelişmemiş olması, balıkların söylediklerine kulak kabartmamıza engeldi. 1930’lu yıllardan itibaren bu konuda çok yol alındı. Bilim insanları artık hidrofon denilen deniz altı mikrofonlarını kullanıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında denizaltılar ile keşifleri kolaylaştırmak için geliştirilen teknolojilerin de katkısı büyük.
Uzmanlar, sayısı 35 bine yakın olan ışınlı yüzgeçli balıkların (tuna, somon balığı gibi) yalnızca yüzde 4’ünü inceleyebilmiş olsa da, Rice’a göre her üç balıktan ikisi denizin altında sesler çıkarıyor olabilir. Örneğin bu yılın Şubat ayında Almanya’daki araştırmacılar “Danionella cerebrum” adı verilen küçük şeffaf balıkların havalı matkaplara rakip olacak kadar büyük bir ses çıkardığını ortaya koydular.
Laboratuvarlarındaki akvaryumlarından tıkırtı sesleri duyan araştırmacılar yalnızca 12 mm’lik bu balıkların 140 desibel büyüklüğünde bir gürültü çıkardıklarını keşfettiler. Henüz sesin amacı bilinmiyor ancak araştırmacılar yalnızca erkek balıkların çıkardığını fark ettikleri bu sesin, akvaryumda hiyerarşiyi kurma amacı taşıdığını tahmin ediyorlar.
Balıklar, hem üremek hem de beslenmek için birbiriyle konuşuyorlar. Çıkardıkları sesler bizim tarafımızdan tam anlaşılamıyor ancak balıklar bu sesi çok daha net duyuyor.
Florida Üniversitesi’ndeki ekoloji uzmanı Audrey Looby, deniz altında sesin havadakinden beş kat daha hızlı hareket ettiğini söylüyor. FishSounds adını verdiği bir internet kütüphanesi kuran Looby, burada balıkların çıkardığı cıvıltı, homurtu ve gıcırtılar dahil bin 200’den fazla sesi bir araya getirmiş.
Looby, sümüksü ve huysuz görüntüsü nedeniyle kötü bir şöhrete sahip olan balon balıklarının, “şaşırtıcı bir şekilde çok güzel şarkı söylediğini” ifade ediyor. Üreme dönemlerindeyken erkek balon balıkları deniz yosunlarıyla kaplı ve kayalık kıyı bölgelerde yuvalar kuruyor, dişileri bu yuvaya çekmek için gürültülü sesler çıkarıyorlar. Bu şekilde aynı zamanda diğer erkek balıkları caydırmak istiyorlar.
Genelde bu çağrıları önce bir homurtu sesiyle başlıyor , sonra üst üste “Bup” sesi çıkarıyorlar. Başka balon balığı türlerinin tekne uyarı ıslığına benzer sesler ya da gürültülü bir korna sesi çıkardığı biliniyor.
Parlak renkleriyle bilinen ve tuzlu suda yaşayan rahip balıkları da serenatları ile ünlü. Büyük Okyanus’un batısındaki mercan kayalıklarında yaşayan Ambon türü rahip balıkları flört işini bir başka seviyeye taşıyor. Tayvan’da bu balıkları inceleyen araştırmacılar kuru camı silmeye çalışan cam sileceklerinin çıkardığına benzeyen çok tiz sesler kaydettiler.
Diğer rahip balıklarından farklı olarak bu türdeki balıklardan bazıları, yuvalarını korumak ve erkek rakiplerin önüne geçmek için dişlerini gıcırdatıyorlar. Mezgit balıkları da dişilere “tak tak” sesi ve mırıltılardan oluşan bir dizi sesle serenat yapıyor. Bu ses cinsel yönden uyarıldıkları zaman daha da aşırı hale geliyor.
Ringa ve sardunya balıklarının aralarında olduğu Hamsigiller ailesindeki bazı türler, bu alandaki bilim insanları arasında şakacı yorumlara da neden olmuş. Kendi sürülerindeki diğer balıklarla iletişim kurmak isteyen bu canlıların sindirim borularından çıkardıkları sesler dizinine, Fast Repetitive Ticks (Hızlı ve Tekrarlanan Tikler) denilmiş.
Pasifik’teki ringa balıkları üzerine bir başka araştırma, bu seslerin balığın yedikleri ya da aldıkları hava ile ilgisi olmadığını, aslında bu balıkların anal bölgelerinden gaz çıkardıklarını göstermiş. Looby, birkaç saniye sürebilen bu sesleri sosyalleşmek için üreten balıkların böylece sürüden kopmadığını vurguluyor.
Öte yandan balıklar diğerleriyle aralarına mesafe koymak için de çeşitli sesler üretebiliyor. Mesela bazı kedi balıkları avcıları korkutmak için kurbağa vraklaması gibi sesler çıkarıyor. Bu sesleri tehlikede hissettiklerinde göğüs yüzgeçlerinin dikenlerini kımıldatarak üretiyorlar.
Picasso balığı olarak da bilinen “Kara çubuk” tetik balıkları ise, böyle durumlarda kısa ve hızlı “trampet sesi” çıkarıyor. İsveç’te bilim insanları yakın zamanda köpek balıklarının da dahil olduğu kıkırdaklı balıklar ailesinden vatozların da bu gibi sesler çıkardıklarını keşfettiler.
Daha önce köpek balıkları ve akrabalarının beslenirken pasif sesler çıkardıkları düşünülürken, beslenmeden sonra da mırıldanma sesleri duyulmaya başlandı. Daha sonraları Mangrov kamçısı veya beyaz kuyruklu vatozlara ait, yine tehlike anında üretildiği düşünülen bir dizi yüksek frekanslı tıkırtı sesi de kaydedildi.
Çoğunlukla Avrupa ve Akdeniz’de görülen bir kayalık balığı türü olan “kiklalar” da karmaşık bir repertuar ile diğer canlılarla iletişim kuruyor. Dişi kiklalar üzerinde çalışan araştırmacılar bu sesleri; homurtu, derin homurtu, çıtırtı ve “cup” sesi olarak dört başlık altında sınıflandırıyor. Çıtırtı ya da tıkırtı sesi çıkarmak için hızlı bir şekilde ağızlarını kapatıp çenelerini sıkıştırdıkları biliniyor. Başka balıklara saldırırken ya da onları püskürtmeye çalışırken çıkardıkları bu sesler su yüzeyinin üstünden dahi duyulabiliyor.
Bilim insanları deniz canlılarının iletişim mekanizmalarına dair yeni ipuçları yakalarken, okyanusun insan kaynaklı olduğu bilinen “gürültüsü” denizin altındaki doğal seslerin ahengini bastırıyor. Petrol ve doğal gaz araştırmaları ile deniz üstü rüzgar çiftliği kurmak için yapılan inşaat çalışmaları, balıkların birbirleriyle konuşmasını engelliyor ve denizaltı iletişimini sekteye uğratıyor. Aaron Rice bunu, bir otoyolun iki tarafında duran iki insanın birbiriyle konuşmaya çalışmasına benzetiyor ve “Bu durum birbirlerini yanlış duyup yanlış anlamalarına neden olacaktır” diyor. Rice’a göre okyanustaki gürültü balıkların stres seviyesini de artırıyor.
Gemilerin gürültüsü halihazırda balinalar arasında iletişim sorunlarına sebep oluyor. Yapılan bir araştırma Stegastes adustus olarak bilinen rahip balığı türünün yüksek sesli müziğe maruz bırakıldığında telaşlanmaya başladığını ve hafızasının zayıfladığını gösteriyor.
Balıkların iletişimi hâlâ gizemini koruyor olsa da, denizin altında kaydedilen sesler bu tartışmanın devam etmesi açısından büyük önem taşıyor. Rice’a göre, bize çok olağan dışı gelse de bu sesler balıkların nasıl hayatta kaldıklarını ve birbirleriyle nasıl iletişim kurduklarını anlamak açısından önemli.
Kaynak: gazeteduvar.com
Yorum gönder