İç Çamaşırının Tarihi Hakkında Ne Biliyoruz?
Firavun Tutankamon’un mezar odasında 145 üçgen peştemali vardı. Kasıklıklar ise penisi korumak ve vurgulamak için tasarlanmıştı. Bu iç çamaşırları, modern boxer ve külotlarımıza ilham kaynağı oldu.
Peştemaller en eski iç çamaşırı biçimi olsa da farklı antik kültürlerin kendi iç çamaşırları için kendi stilleri ve gelenekleri vardı. Kıbrıs tarzı şort giyen bu erkek heykeli, MÖ 6. yüzyılın ilk yarısına tarihleniyor. (C: Metropolitan Museum of Art)
Antik Mısırlılar eteğe benzer bir peştemal türü olan “schenti”, Romalılar da “subligaculum” kullanıyordu. Orta Çağ dünyası ise Rönesans döneminde tanıtılan “kasıklık” öncesinde, “braie” ve “chauss”ları benimsemişti. Tüm bu değişimlere rağmen tek bir unsur tutarlı kaldı: bir erkeğin cinsel bölgesinin gizlenmesi.
Çok geçmeden bu değişimler meyvesini vermeye başladı ve şortlar, külotlar ve boxerlar ortaya çıkmaya başladı. Sonuçta iç çamaşırının tarihi, pratikliğin, değişimin ve modanın bir karışımından oluşuyor.
Lengberg Kalesi’nde bulunan ve 15. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen erkek külodu. C: University Of Innsbruck
İç çamaşırının erken biçimleri
En eski iç çamaşırı biçimi peştemaldi. Tarih öncesinde, hem erkek hem kadınlar tarafından kullanılan peştemaller, kişinin bacaklarının arasından geçen ve beline bağlanan kumaş şeritlerinden yapılırdı.
Antik Mısırlılar, uçlarında ip bulunan üçgen kumaş parçaları tasarladılar. Modern gözlemciler bu görünümü bir etekle ilişkilendirebilir, ancak bu “schenti”lerin uzunlukları farklılık gösteriyordu. Alt sosyal sınıf üyeleri tarafından kullanılmaya başlamadan önce, “schenti”ler firavunlar ve soylular tarafından giyiliyordu. Tutankamun, 145 “schenti” ile birlikte yeraltı dünyasına götüreceği geniş bir peştemal koleksiyonuyla birlikte gömülmüştü.
Tutankamon’un mezar odasında bulunan 145 üçgen peştemalden bir örnek.
Çıplaklık, antik Yunan dünyasında çok daha kabul edilebilir bir durumdu ancak orada bile Mısırlıların perizoma adı verilen iç çamaşırlarına benzer iç çamaşırları giyilebiliyordu.
Antik Romalıların ise bir tunik, toga veya cüppe altında spor yapmak için kendi iç çamaşırları vardı: MS 2. yüzyılın ortalarında giyilen ve Etrüsklerden uyarlanan Roma “subligaculum”u, bir peştamal veya daha çok bir şort gibi görünüyordu.
Benzer şekilde Orta Çağ’da Keltler ve Cermen kabileleri de “braie” adı verilen bol şortlar giyiyorlardı. Hem erkeklerin hem de kadınların “braie” giyip giymediği (veya ne sıklıkla giydikleri) belli değil, ancak erkeklerin “braie”lerini tutturmak için bir kemer veya ip kullandıkları biliniyor. Bazıları ayrıca “chausses” (bir tür tayt) giyiyordu ve 15. yüzyıla gelindiğinde bu iki parça aşağı yukarı bir bütün haline geldi.
İngiltere Kralı VIII. Henry’nin kasıklık taktığı biliniyor; o zamanın modasına göre, kasıklık ne kadar büyük ve ayrıntılıysa, kullanan kişi de o kadar erkeksi oluyordu. (C: Fine Art Images, Heritage Images, Getty Images)
Bu iç çamaşırları, en sonunda yerini, sadece örtmek için değil aynı zamanda bir erkeğin cinsel bölgesini korumak için tasarlanmış daha ayrıntılı kasıklıklara bıraktı. Kasıklıklar daha sert malzemelerden yapılmış, süslenmiş, doldurulmuş ve kişinin erkekliğini ima edecek şekilde giderek daha büyük hale getirilmişti.
Boxerlar, külotlar ve iç giyimdeki diğer yenilikler
Ancak tunik ve benzeri şeylerin altına giyilecek kumaş elbise ihtiyacı devam etti. 19. yüzyılın başlarında dar pantolonlar, kiri ve teri emerek dış giyimi temiz tuttuğu için kadın ve erkeklere yönelik her türlü kıyafetin pratik bir parçası olarak ortaya çıktı.
Bu dönem aynı zamanda, hem erkeklerin hem de kadınların ihtiyaçlarını karşılamak için, uzun paçalı iç çamaşırları ve tulumların öncülleri olan tek parça içliklerin de ortaya çıkmasını sağladı. Böylelikle erkekler bluz ve gömlekleri dıştan giyebilirken, kadınlar korse, çorap ve jartiyer giymekten kurtulabiliyordu. Sanayileşme fabrikalarda daha fazla erkek ve kadının çalışması anlamına geldiğinden, bu yenilik oldukça faydalıydı.
1876’da Amerikalı erkekler genellikle bu uzun, krem rengi, beli sıkan pantolon gibi külotlar giyerlerdi. (C: Metropolitan Museum of Art)
Bisikletler yaygın olarak kullanılmaya başladığında, sporcu çamaşırları engebeli sokaklarda pedal çeviren sürücülere ek destek sağlıyordu. İlk sporcu çamaşırları 1874’te tanıtıldı. Jacob Golomb ve elastik bel bantlı mayoları ve boks şortları (iç çamaşırı olarak boxerların ortaya çıkmasına neden olan bir yenilik) sayesinde, iç giyim ve spor malzemeleri 20. yüzyılın başlarında birbirleriyle daha yakından ilişkili hale geldi.
Boxerlar ilk başta o kadar da popüler değildi; ancak yine aynı dönemde geliştirilen külotlar için durum böyle değildi. 1928’de Cooper İç Giyim Şirketi tarafından işe alınan Arthur Kneibler, burada “giyim mühendisi” olarak sporcu çamaşırlarından şekillendirilmiş külotları tasarladı. Kneibler’in jokey şortları 1935’te mağaza raflarına çıktığı anda büyük ilgi gördü.
Tanıdık marka isimleri 19. ve 20. yüzyıl iç giyim inovasyonunun merkezinde yer alıyordu. Hanes tek parça içlik pazarına sırtını yaslarken, Golcomb’un çabaları spor giyim şirketi Everlast’ı yarattı. Cooper ise Kneibler’in yönlendirmeleri sayesinde adını “Jockey” olarak değiştirdi. Fruit of the Loom’un uygunca isimlendirilmiş logosu, yeni yüzyılın başlangıcında iç çamaşırlarında da bulunabiliyordu.
İç giyim yaygınlaşıyor
İç giyim, 1950’li ve 1960’lı yıllarda geleneksel beyazdan çeşitli renk ve desenlere geçiş yaparak bir moda öğesi haline geldi ve suni ipek ve sentetik kumaşların gelişimi, erkekler ve kadınlar için yeni stilleri mümkün kıldı.
Sonuç olarak, iç çamaşırı reklamları daha belirgin hale geldi ve kısa süre sonra pazarlama kampanyalarında bikini külotlar ve naylon tangalar eşlik etmeye başladı.
Aşk tanrıçası Venüs, Pompeii’de bulunan Helenistik orijinalinin Roma dönemi kopyası olan bu mermer heykelde bikini giyerken betimleniyor. (C: Azoor Photo, Alamy Stock Photo)
1980’li ve 1990’lı yıllarda dünya şu kritik soruyu tartışıyordu: Boxer mı, külot mu? Orduda görev yapan erkeklerin standart boksör şortlarına uyum sağlamasıyla, boxerlar 2. Dünya Savaşı’ndan sonra giderek daha popüler hale geldi. Ancak yüzyıl ilerledikçe insanlar bunları giymenin sağlık açısından yararları olup olmadığını sorgulamaya başladı ve ABD Başkanı Bill Clinton da dahil olmak üzere ünlü erkeklerden hangisini giydiklerini paylaşmalarını isteyen bir trend doğdu.
Ancak çok geçmeden iki stilin bir karışımı olarak yeni bir seçenek ortaya çıktı: dar boxer şortlar.
Calvin Klein tasarımcısı John Varvatos, 1990’ların başında dar boxer şortlarını icat etmesiyle biliniyor, ancak bu fikri ortaya atan ilk kişi o olmayabilir. 1992’de rapçilikten aktörlüğe geçiş yapan Mark Wahlberg’in beyaz Calvin Klein boxer şortlarından başka bir şey giymediği bir reklam kampanyasından sonra popüler oldu. Fotoğrafçı Herb Ritz tarafından çekilen müstehcen reklamlar tartışmalara yol açtı ve bu süreçte Calvin Klein’ın iç giyimde bilinen bir isim haline gelmesine neden oldu.
O zamandan bu yana, iç giyimdeki yenilikler azaldı; ancak yeni bir ürün piyasaya sürüldüğünde, muhtemelen büyük ilgi görerek ekranlarda yer alacaktır.
National Geographic. 10 Ocak 2024.
Alıntı: Arkeofili
Yorum gönder