Z kuşağı 5 bin 500 yıldır sahip olduğumuz beceriyi kaybediyoruz
Dijital teknolojiye fazlasıyla entegre olan Z Kuşağı, giderek özgün düşünme ve yaratıcı üretim becerilerini kaybetme riskiyle karşı karşıya.
İnternetin ve sosyal medyanın etkisiyle bilgiye hızlı erişim sağlanırken, bu nesil, bazen kendi fikirlerini geliştirmek yerine hazır içerikleri kopyalamaya yöneliyor. Sonuç olarak, intihal gibi etik dışı uygulamalar da artış gösteriyor. Bu durum, özellikle akademik ve profesyonel yaşamda orijinal düşünceye olan ihtiyacın önemini gözler önüne seriyor.
Yazı, binlerce yıl boyunca insan iletişiminin en temel unsurlarından biri olmuştur. Bilgilerin, hikayelerin ve kültürlerin nesiller boyu aktarılmasına olanak sağlamıştır. Bu süreç, insanlık tarihinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamış ve toplumların gelişmesine katkı sunmuştur.
Z Kuşağı arasında, özellikle 1990’ların sonu ile 2010’ların başında doğan gençlerde yeni bir eğilim gözlemleniyor. Bu gençler, binlerce yıldır insanlıkla birlikte olan önemli bir beceriyi, el yazısıyla iletişim kurmayı, yavaşça kaybediyor. Stavanger Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği son araştırmalara göre, bu kuşağın yaklaşık %40’ı el yazısı kullanarak iletişim kurma yeteneğini yitiriyor. Bu durum, etkili iletişim becerilerinin gelişimi üzerine önemli soruları gündeme getiriyor.
El yazısı işlevini kaybediyor
Dijital teknolojinin etkisiyle, iletişim şeklimiz giderek dönüşüyor ve el yazısı, artık alışılmadık bir uygulama haline geliyor. Gençler, anlık mesajlaşma uygulamalarından sosyal medya platformlarına kadar hızla değişen ve kısaltmalarla dolu bir dil kullanmayı tercih ediyor. Klavye ve dokunmatik ekranlar, kalem ve kağıdın yerini alırken, bu dönüşüm o kadar derinleşti ki, bazı uzmanlar Z Kuşağı’nın el yazısını işlevsel bir şekilde öğrenme konusunda ilk başarısız kuşak olabileceğini düşünüyor.
El yazısı, bilişsel gelişimde önemli bir rol oynamaktadır. Hafıza ve kavrama gibi becerilerle doğrudan bağlantılıdır, çünkü beyin, klavye kullanmaktan farklı bir şekilde çalışır. İnsanlık tarihini şekillendiren bu beceri, günümüzde dijital teknolojilerin her alanda yaygınlaşması nedeniyle tehdit altına girmiştir.
Türkiye Today gazetesinin haberine göre, çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin araştırmalarına ve görüşlerine dayanarak, Z Kuşağı gençleri klavye kullanımını o kadar benimsemiş durumda ki, evde el yazısı kullanmaları gerektiğinde kaygı duyduklarını belirtiyorlar. El yazısının yeterince kullanılmaması nedeniyle, bu beceride de zamanla bozulmalar gözlemleniyor; öğrencilerin el yazıları genellikle dağınık ve okunması güç bir hale geliyor.
Uzun cümlelerden kaçınıyorlar
Profesör Nedret Kılıçeri, üniversite öğrencilerinin temel yazım kuralları konusunda yetersiz olduklarını belirtiyor. Araştırmalarına göre, öğrenciler uzun cümlelerden kaçınıyor ve artık tutarlı paragraflar yazmakta zorlanıyor. Birbirine anlamlı şekilde bağlanan cümleleri gruplayarak paragraf oluşturmak yerine, genellikle tek tek cümleler yazmayı tercih ediyorlar. Ayrıca, öğrencilerin çoğu üniversiteye kalemsiz geliyor ve tüm yazışmalarını klavye ile gerçekleştiriyor. Profesör, bu durumu sosyal medyanın etkisiyle ilişkilendiriyor.
El yazısının kaybı, yalnızca mektup veya kartpostal yazma becerisini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda Z Kuşağı’nın dünyayı algılama ve yorumlama biçimini de derinden etkiler. Dijital metinlerin çoğunlukla hızlı ve dürtüsel bir doğası varken, el yazısı genellikle daha düşünceli ve kişisel bir iletişim tarzıyla ilişkilendirilir. Bu durum, önemli bir soruyu gündeme getiriyor: Z Kuşağı ve gelecek nesiller, dijital dünyayla toplumumuzu şekillendiren geleneksel beceriler arasında nasıl bir denge kuracak? Bu sorunun yanıtları, gelecekte iletişim biçimlerimizi ve dünyayı anlama şeklimizi büyük ölçüde şekillendirecek.
Derleyen: Duygu Yeşilgöz – Sözcü
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder