Anne-baba Tutumları ve Çocuklarda Davranış Yönetimi
İnsan davranışları sonuçlarına göre şekillenir. Yani bir şeyi yapar ve sonucuna bakarsınız, eğer sonuç sizin için olumlu ise, isteyeceğiniz bir şeyse, aynı davranışı tekrarlama olasılığınız artar; sonuç olumsuz, kaçınmak isteyeceğiniz bir şey ise, aynı davranışı tekrarlama düşer. Bu “öğrenme”dir. Ancak olumsuz sonuçlarına rağmen yanlış davranışlarını sürdüren insanları görmüşsünüzdür. Bir davranış yeterince tekrarlandıktan sonra çok iyi öğrenilmiş ve kişiliğimizi şekillendiren davranım repertuarımıza yerleşmiştir. Yetişkinlerin davranışlarındaki değişim bu sebepten oldukça güçtür. Şanslıyız ki aynı sebepten, kişilikleri gelişmekte olan çocuklar henüz yolun başında olduklarından değişime daha açıktırlar.
Anne-baba tutumları çocukların davranış yönetiminde önemli rol oynarlar. Ancak sık yapılan hatalar sonucu, çoğunlukla izlenen yöntemler ebeveynlerin istedikleri sonuçları vermez.
Eğer siz de istediği sonucu alamayan anne-babalardansanız, aşağıdaki anne-baba tutumlarından birini izliyor olmanız muhtemeldir…
SERBEST/PASİF EBEVEYN TUTUMU
3 yaşındaki çocuğunuzun ağlamasına dayanamadığınız için her istediğini alıyor, yapıyor, istemediği şeyler için ısrar etmiyorsunuz. 5 yaşındaki çocuğunuzdan oyuncaklarını oyunu bittikten sonra toplamasını istiyor ancak bunu yapmadığında ne kadar yorulduğunuzdan yakınarak siz topluyorsunuz. 8 yaşındaki çocuğunuza ders çalıştıramıyor, bilgisayarın başından kaldıramıyorsunuz, her uyarınızda size “tamam yaparım birazdan” diyor ancak hiçbir zaman derslerine yeterince vakit ayırmıyor.
15 yaşındaki çocuğunuz okula gitmiyor, ya da okuldan kaçıyor, odasını toplamıyor, eve söylediğiniz saatte gelmiyor. Her konuştuğunuzda size ya “tamam tamam” diyor ve hiçbir şey değişmiyor, ya da ders çalışmayı sevmediğini, dışarıda arkadaşlarıyla vakit geçirmek istediğini ve odasının böyle iyi olduğunu söyleyerek kendini savunuyor ve yine hiçbir şey değişmiyor.
Siz ise çocuklarınıza istediklerinizi yaptırmak için sevgi ve saygınızdan taviz vermeden rica ediyor, yalvarıyor, istediklerinizin sizin ya da onun için ne kadar önemli olduğunu uzun uzun anlatmaya çalışıyorsunuz, ama hiçbiri sonuç vermiyor gibi görünüyor.
Neden doğru değil?
• Sınırların ve düzenin olmadığı özgürlük alanı; çocukların gelişme ve öğrenmesine fırsat vermez.
• Otoriteye saygı olmadan çocuklar uygun davranışları öğrenemezler.
• Çocuklar kendilerini sorumlu hissetmediğinden, problem çözme yöntemlerini öğrenemezler.
• Çocukları işbirliğine değil, umursamazlığa davet eder.
BASKICI/KONTROLCÜ EBEVEYN TUTUMU
4-5 yaşlarındaki çocuklarınız paylaşamadıkları oyuncakları dolayısıyla kavga ettiklerinde, tüm akşam odalarından çıkmama cezası veriyor ve oyuncaklarını kaldırıyorsunuz. Oynarken oyuncaklarına zarar verdikleri ve etrafı dağıttıkları için oyuncaklarını saklıyorsunuz. 10 yaşındaki çocuğunuzun derslerine çalışması için okul zamanı tüm dönem boyunca bilgisayarı kullanmasına izin vermiyorsunuz. 13 yaşındaki çocuğunuz sizin seçtiğiniz kıyafetleri giyiyor ve odasında eşyalarının yerini değiştirmesine müsaade etmiyorsunuz. Derslerini düzenli olarak çalışan 15 yaşındaki çocuğunuzun kendi harçlığından biriktirdiği parayla istediği mp3 çaları almasını istemiyorsunuz.
Çocuklarınız koyduğunuz kurallar ve uyguladığınız cezalar karşısında isyan ediyor, fırsatını bulduğunda intikam almaya çalışıyor ve sizinle inatlaşıp, istediklerinizi yapmıyor, ya da içine kapanıyor ve sizden uzak durmaya çalışıyor. Siz ise karşı geldiklerinde ya da sözünüzü dinlemediklerinde çocuklarınıza bağırıp çağırıyor, suçluyor, korkutmaya çalışıyor, üzülmelerini ya da sinirlenmelerini sağlayacak cezalar veriyor ve bazen fiziksel şiddet uyguluyor, vuruyorsunuz.
Neden doğru değil?
• Özgürlük alanının kalmadığı katı sınırlar; çocukların gelişme ve öğrenmesine fırsat vermez.
• İnisiyatif ve kontrolü olmayan çocuklar uygun davranışları gerekçeleriyle öğrenemez.
• Çocuklar model alma yoluyla yıkıcı problem çözme yöntemlerini öğrenirler.
• Çocukları işbirliğine değil, öfke ve isyana sürükler.
TUTARSIZ EBEVEYN TUTUMU
14 yaşındaki çocuğunuza televizyonu kapatıp dersinin başına geçmesini söylüyorsunuz. Çocuğunuz bunu duymazdan geldiğinde ya da sizi “tamam, birazdan” diyerek geçiştirdiğinde önce rica ediyor, güzel güzel konuşuyor, bir süre daha bekledikten ve sonuç alamadıktan sonra onu sorumsuzlukla suçluyor, hemen yerinden kalkmazsa olacaklarla ilgili uyarıyor, tehdit ediyorsunuz. Biraz sonra, sakinleşip, çocuğunuzun neden böyle yaptığını soruyor, sizi üzdüğünden yakınıyor, sözlerle onu ikna etmeye çalışıyor, pazarlık yapıyorsunuz. Tüm çabalarınıza kayıtsız kalan çocuğunuza en sonunda ya vuruyor ve şiddetli bir ceza ile istediğinizi yaptırıyor, veya siz pes ediyor ve onu kendi haline bırakıyorsunuz. Bu döngüyü yıllardır tekrar tekrar yaşıyor, her seferinde alttan alma ve taviz verme ile cezalandırıcı olma ve şiddet uygulama arasında gidip geliyorsunuz.
Çocuğunuz da sizin gibi değişken tutum ve davranışlar sergiliyor, bazen başına geleceklerden çekinip istediğinizi yapıyor, ancak çoğunlukla son ana kadar direniyor ve umursamaz davranıyor.
Neden doğru değildir?
• Sınırların ve özgürlük alanının belirsiz olduğu ortam; çocukların gelişme ve öğrenmesine fırsat vermez.
• Sonuçları öngörülebilir olmadığından çocuklar uygun davranışları öğrenemez.
• Çocuklar model alma yoluyla karmaşık mesajlarla (sözlerle davranışların tutarlı olmadığı) iletişim kurma yolunu öğrenirler.
• Çocukları işbirliğine değil, güç mücadelesine sürükler.
İDEAL EBEVEYN TUTUMU VE DAVRANIŞ YÖNETİMİ
Çocukların yetiştirilmesinde öğrenme psikolojisinin önemi büyüktür, çünkü temelde yaptığımız onlara uygun davranışları ve yetişkinlikte ihtiyaç duyacakları çeşitli becerileri öğretmektir. Kabul edilebilir davranışları ve becerileri öğretirken başvurulan yöntemlerin nitelikleri, doğuracağı sonuçlar açısından önemlidir.
Sağlıklı ve davranış yönetiminde etkili bir ebeveyn tutumunda olması gerekenler şunlardır;
• Duygusal yakınlık-Destek (eleştiri, tehdit, suçlama, şiddetle cezalandırma, öfke dışavurumu YERİNE övgü, onay, yüreklendirme, yardımcı olma, işbirliği, fiziksel şevkat)
• Kontrol-Sınırlar içinde özgürlük (serbest, ihmalkar, baskıcı, tutarsız kontrol ve sınırlar YERİNE dengeli kontrol ve net sınırlar)
• Tutarlılık-Uyum (ebevynler arası uyumsuzluk ve karmaşık mesajlar YERİNE netlik ve tutarlılık).
Kontrol: Sınırlar, Kurallar, Sonuçlar
Çocukların davranışları sonuçlarına göre şekillenir. Neyin “kabul edilebilir” olduğunu, nerede durmaları gerektiğini davranışlarının sonuçlarını gözlemleyerek öğrenirler. Önce dener sonra sonucunu gözlemlerler. Eğer istediğini alıyor ya da sonucunda bir avantaj sağlıyor ise kullandığı yöntemin işe yarar olduğunu düşünecek ve ileride de tekrarlayacaktır. Bu şekilde öğrenme gerçekleşir. Çocukların en fazla ve nitelikli vakti aile ortamında geçirdikleri düşünülürse, ilk öğrenmeler burada başlar ve ebeveyn tutumları çocukların eğitiminde kritik rol oynar.
Çocuklarınızın ihtiyaçları olan sınırları, kuralları siz belirlersiniz. Onlar kendiliğinden bilemez ama anlamak isterler. Bunun için denemeler yaptıklarında uygun sonuçlarla karşılaşmalılardır.
Yanlış ve istemediğiniz bir şey yaptığında, bunun “kabul edilebilir sınırlar” içinde olmadığını net bir biçimde ifade etmeli ve çocuğunuzu durdurmalısınız. Bu reaksiyonu verdiğinizde bu sınırın ne kadar kesin olduğunu da test etmek isteyecek ve sınırı zorlayacaktır. Eğer kararlı davranır ve yanlış davranışının olumsuz bir sonuç ile karşılaşmasını sağlarsanız, bu sınırın “kesin”, kurala uymanın da “zorunlu” olduğunu anlayacaktır.
Sadece yanlış davranışlara reaksiyon vermek yeterli ve etkili öğrenme ile sonuçlanmaz. Bu çocuklara sadece “ne yapmamaları gerektiğini” öğretir. Buradan “ne yapmaları gerektiğini” çıkaramazlar. Dolayısıyla yanlış davranışının yerine ne yapmasını istediğinizi söylemeli ve her iki seçeneği de ona sunmalısınız. Ya doğrusunu yapar, ya da yanlışı seçip sonucuna katlanır. Bu yanlışları terk edip doğrulara yönelmesini sağlarsınız. Dolayısıyla, doğru bir davranışı sergilediğinde mutlaka bunu fark etmeli, davranışının doğruluğunu vurgulamalısınız ki çocuğunuz kendisinden bekleneni tam olarak anlayabilsin.
Yeni davranışların kazanılması için çocuğunuzun sebebe ihtiyacı olacaktır. Dolayısıyla olumlu davranışlar da olumlu sonuçlarla karşılaşmalıdır ki tekrarlansın. Çocuğunuza çeşitli ödüller vermek hem neyin doğru olduğunu anlamalarını sağlar, hem de aynı davranışı tekrarlamak için onları teşvik eder.
“Ceza” ve “Ödül” ile kastedilen nedir?
Bu kavramlar çoğu zaman ana babaların kafasını karıştırır. Serbest aileler ödülü çocuğuna istediği pahalı bir oyuncağı veya elektronik eşyayı satın almak, cezayı ise çocuklarını sözel, fiziksel şiddet uygulamak ya da bir yere kilitlemek olarak düşünürler. Dolayısıyla ödülleri yerli yersiz kullanmak çocuğu “sevgiyle büyütmek” olarak algılanırken, ceza ise çocuğa zarar vermek olarak algılanır. Dolayısıyla serbest aileler “ceza” kavramından ve bunu uygulamaktan korkarken, ödülleri doğru davranışlar karşılığında değil sevgi göstergesi olarak her durumda verip çocuklarının “doğru” ile “yanlış” ı ayırt etmelerini güçleştirirler.
Otoriter aileler ise ödülü çocuklarını şımartmak, şiddetli ve uzun süreli cezaları ise bir terbiye ve disiplin yolu olarak görüp diğer uçta bir tutum sergilerler. Bu aileler çoğunlukla yanlış davranışları sert bir biçimde eleştirip, cezalandırıp, doğruları “zaten yapmak zorunda oldukları davranışlar” olarak kabul ettiklerinden görmezden gelirler. Sonuç olarak otoriter tutum da sadece ne yapılmaması gerektiğini öğretip, doğruyu göstermez ve çocukların “doğru” ile “yanlış” ı ayırt etmelerini güçleştirirler.
Ödül ile kastedilen çocuğunuzun olumlu ve öğrenmesini (ileride tekrar etmesini) istediğimiz davranışı sergilediğinde karşılaştığı “olumlu sonuç”tur. Ödüller, çocuğunuzun sahip olmayı ve elde etmek için karşılığında bir şeyler yapmayı isteyeceği şeyler olmalıdır.
Ceza ise yanlış ve öğrenilmesini (ileride tekrarlanmasını) istemediğimiz bir davranışı sergilediğinde karşılaştığı “olumsuz sonuç”tur. Cezalar çocuklarınızın kaçınmak isteyeceği sonuçlar olmalıdır.
Ödül Çeşitleri
Somut Ödüller: Oyuncak, kıyafet, şeker, vb.
Özel Aktivite Ödülleri: Aile ile beraber geçirilen zaman, her zamankinden geç saatte yatmak, sevilen bir yere gitmek.
Sosyal Ödüller: Onaylamanız! Gülümseme, sarılma, övgü, “aferin”.
Jeton/Joker Ödüller: Çocuğunuza verdiğiniz ve biriktiğinde daha değerli bir ödüle dönüşebilecek küçük ödüller (örn., puanlar, yapıştırmalar).
Ceza Çeşitleri
Görmezden Gelme: Yanlış davranışı görmezden gelme, ilgi ve dikkat göstermeme. İlgi görme ile pekişen davranışlarda kullanılmalıdır (özellikle küçük çocuklarda istedikleri olmadığında sergiledikleri ağlama/sinir krizi durumlarında etkilidir).
Mola: Kısa bir süre için (çocuğun yaşı kadar dakika), sıkıcı bir yerde, yalnız başına, ilgi ve uyaranlardan yoksun bırakma (örn., bir odada tek başına oturma, koridorda bekleme).
Mahrum Bırakma: Bir ayrıcalık veya hakkın geçici bir süreliğine elinden alınması (örn, televizyon izlememe, bilgisayar oynamama, favori oyuncağın kaldırılması).
Fiziksel, Sözel, Uzatmalı Cezalar neden işe yaramaz?
Sert, fiziksel (dövme, vurma), sözel (bağırma, hakaret), uzun süreli (haftalarca evden çıkmama, saatlerce odaya kapatma) cezalar;
• Sadece kısa vadede işe yarar. Başta problemi çözer gibi görünür, ama uzun vadede olumsuz davranışlar devam eder, hatta artar.
• Çocuklarda ağlama, öfke, ve korku gibi olumsuz duygusal reaksiyonlara sebep olur. Uzun vadede de isyan ve intikam davranışlarını körükler.
• Ebeveyn-çocuk ilişkisi zarar görür, çocuğunuz sizinle olmak istemez, sizden kaçar. Ana babalar ise çocuğun üzülmesini, cezanın işe yaraması olarak yorumlar.
• Çocuğunuzun saldırganlaşmasına, size ve diğer aile bireylerine bağırmasına, hakaret edip vurmasına yol açabilir.
• Bazen çocuğunuzun evdeki agresifliği azalırken, ev dışında saldırgan davranışlar sergiler.
• Çocuğunuza problemi çözmenin yollarını öğretmez, üstelik ana babasının kızdığında agresif olabildiğini gören çocuk, kendisi de aynısını yapar.
• Çocuğunuza uygun ve kabul edilebilir davranışları öğretmez, yalnızca ne yapmaması gerektiğini öğretir.
Ödül ve Cezaları belirlerken dikkat edilmesi gerekenler:
Doğal ve Mantıklı Sonuçlar: Gerçek hayatta davranışlarımızın sonuçlarına katlanmak zorunda olduğumuz, ve çocuklarımızı gerçek hayata hazırladığımız düşünülürse, çocukların küçük yaşlardan itibaren davranışlarının doğal ve mantıklı sonuçları ile karşılaşmaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde sağlıklı ve adaptasyon becerileri olan bir kişilik geliştirebilirler. Örneğin, oyuncaklarını ve eşyalarını özenli kullanmayarak kırıp döken çocuğunuzun bu davranışının doğal sonucu kullanılamaz hale getirdiği oyuncak veya eşyasından mahrum kalmasıdır. Bu onun için öğretici bir ceza görevi görecek ve sahip olduklarımızı özenli kullanmamız gerektiğini öğrenme fırsatı olacaktır.
Sorumluluk-Hak Dengesi: Her çocuğun yaşına uygun alabileceği sorumluluklar, kendisinden beklenen davranışlar ve uyması gereken sınırlar, kurallar vardır. Sorumlulukların haklarla beraber gitmesi gerektiği mantığından yola çıkılmalıdır. Çocuk kendinden beklenenleri yaptığı ölçüde hak ve ayrıcalık elde etmeli, ikisi birbirine bağlı olmalıdır. Örneğin, çocuğunuz oyun oynama, televizyon seyretme gibi haklarını, ödevlerini yapması koşulu ile elde edecek, aksi takdirde bu haklarını kaybedecektir. Dolayısıyla, ödüllerin çocukların sahip olabileceği hak ve ayrıcalıklar olduğunu düşünürsek, cezalar da bunların kısa süreliğine ellerinden alınmasıdır.
ANNE BABALAR İÇİN İPUÇLARI, UYARILAR, ÖNLEMLER
Kontrol sahibi olması gereken sizlersiniz!
• Çocuklara ancak sorumluluğunu alabilecekleri kadar kontrol verilmelidir. Kuralları, sınırları belirleme, doğruyu, yanlışı öğretme görevi yetişkin olan anne babalara aittir. Güç ve kontrolün çocuklarda olması sadece anne babanın işini zorlaştırmakla kalmaz, aynı zamanda çocukların güvende hissetmemesine neden olur.
Test edileceksiniz!
• Çocuklar sınır ve kuralları anlayabilmek için denemeler yaparlar, ve sizi test ederler. Bu testlerin sonuçlarına göre nasıl davranacaklarına karar verirler. Sizin tepki ve tutumlarınız testlerin “sonuçlar”dır. Davranışlarınızla verdiğiniz mesajlara dikkat edin.
Problemli davranışlar kendiliğinden ya da zamanla düzelmez, öğrenilmemiş davranışlar olgunlaşma ya da büyüme sonucunda “yapılır” hale gelmez!
• Çocuğunuzun gerçek yaşama uygun olmayan (örn.,oyuncaklarını kırma, eşyalarını kaybetme), başka ortamlarda sergilediğinde problem olabilecek davranışlarını (örn., istediği olmadığında ağlama, bağırma) ya da öğrenmesi gereken davranışları kazanamadığı durumları (örn., ödevlerini yapması, odasını toplaması), “o daha çocuk”, “çocuktur yapar”, “bir kaç sene sonra bunlar geçer”, “büyüyünce öğrenir, yapar” gibi varsayımlarla geçiştirmeyin. Öğrenilmemiş davranışların sonradan sergilenmesini, öğrenilmesi engellenmemiş davranışların ise kendiliğinden ortadan kalkmasını bekleyemezsiniz.
Çocuğunuza asla boş tehditler savurmayın, yapmayacağınız şeyleri söylemeyin!
• Eğer bir davranış kabul edilebilir değilse bu net ve kesin bir şekilde çocuğa söylenmeli, eğer devam ederse karşılaşacağı olumsuz sonuç açıklanmalıdır. Çocuğunuzun iki seçeneği vardır; ya sözünüzü dinleyecek ya da sonucuna katlanacaktır, bu seçenekleri ona açıkça sunmalı ve söylediklerinizin arkasında durmalısınız.
• Benzer şekilde ödüller söz konusu olduğunda da, boş vaadlerde bulunmayın. Yerine getirmeyeceğiniz, getiremeyeceğiniz sözler vermeyin. Verdiğiniz sözleri tutmadığınızda çocuğunuz size güvenmeyecek, öfkelenecek ve isteklerinizi yerine getirmeyecektir.
Kararlı ve istikrarlı olun!
• Yanlış bir davranış karşısındaki tutumununuz istikrarlı ve tutarlı olmalıdır. Çocuğunuz bir davranışı karşılığında bir sonuç ile karşılaştığında, kısa süre sonra aynı şeyi tekrar yaparak sizin tutarlılığınızı test edecektir. Aynı davranışlar her seferinde aynı sonuçlarla karşılaşmalıdır. Aksi takdirde, bu konuda kararlı olmadığınızı anlayan çocuğunuz uyarılarınızı duymazdan gelecektir.
Kural ve sınırlarınızı mantıklı ve olağan sonuçlarla destekleyin!
• Kural ve sınırlarınızın ciddiye alınması için, bunlara uyulmadığında sonuçları olmalıdır. Bu sonuçların yanlış davranışın olağan ve mantıklı sonucu olması, öğrenmeyi etkin kılar ve hızlandırır. Öfke duygusu ve intikam alma motivasyonu yaratmaz. Sergilenen davranışın neden yanlış olduğunu, gerçek hayatta bu tür davranışların nasıl bir bedeli veya sonucu olabileceğini düşünün ve çocuğunuzun bu sonuca katlanmasını sağlayın.
Çocuk yetiştirme konusunda ana-babanın güçlü bir ebeveyn dayanışması içinde olması şarttır. Bu konuda çocuklarınızla değil eşinizle koalisyon kurun!
• Ebeveynler arasındaki tutarlılık da çok önemlidir. Eğer biriniz sınır, kural koyarken diğeri bunu uygulamaz ya da bunu bozarsa, çocuğunuz hemen bu tutarsızlığı fark edecek ve kendi lehine kullanacaktır. Bu durum çocuğunuza karışık mesajlar verdiğinden, ne yaptığınızı bildiğinize dair size olan güvenini yitirmesine neden olur. Daha da önemlisi bu gibi durumlarda çocuklar ile serbest ebeveyn arasında, diğer ebeveyne karşı uygunsuz bir koalisyon kurulur ve bu koalisyondan karı-koca ilişkisi de zarar görür.
Çocuğunuza ne yapacağını anlatmak yerine gösterin. Siz model olun!
• Çocuklar söylediklerimizden ziyade yaptıklarımızı öğrenirler. Dolayısıyla öğrenmelerini istediğiniz davranışları önce siz sergilemelisiniz. Eğer çocuğunuzun öfkesine hakim olmasını istiyorsanız, siz de öfkelendiğinizde kontrollü olmalısınız. Ailelerinde tanık oldukları davranışlar çocuklar için “normal”dir ve yeri geldiğinde aynılarını yapacaklardır.
Düşünün!
• Çocuk yetiştirme konusunda tutum ve yöntemlerinizi nasıl belirlediğinizin farkında olun. Kendi anne babalarınızdan gördüklerinizi mi uyguluyorsunuz? Ya da kendi ana babalarınızın yöntemlerini beğenmediğiniz ve onlara kırgın ya da kızgın olduğunuz için tam tersini mi uyguluyorsunuz? Bu yöntemlerin doğruluğunu hiç sorguladınız mı? Bazen doğru bildiklerimiz bizi yanıltır, yöntemlerinizden emin değilseniz araştırın, okuyun, uzmanlara sorun!
Amaçlarınızı şaşırmayın!
• Koyduğunuz kurallar, belirlediğiniz sınırlar, verdiğiniz ödül ve cezaların amacı çocuğunuzu eğitmek ve yetiştirmek olmalıdır. Eğer ödülleriniz keyfi, cezalarınız intikam amaçlı, sınır ve kurallarınız sadece sizin hayatınızı kolaylaştırmaya yönelik olarak düzenleniyorsa; eşinizle aranızdaki güç mücadelelerine çocuklarınız alet olmaya başlamışsa, amaçlarınızı şaşırmışsınız demektir. Neyi neden yaptığınızı sorgulayın, ve kendinize karşı dürüst olun!
Koşulsuz sevin ve kabul edin!
• Koşulsuz sevgi ve kabul çocukların psikolojik ihtiyacıdır. Her ne yaparlarsa yapsınlar anne babaları tarafından sevileceklerine ve kabul edileceklerine güvenmek isterler. Dolayısıyla anne babaların çocuklarını eğitirken onaylamadıkları ve kabul etmedikleri şeyin çocuğun kendisi değil, davranışları olduğunu açıkça ifade etmeleri önemlidir. Problem davranışlardadır, çocuğun kendisinde değil. Kişiliği hedef alan eleştiri ve suçlamalar ebeveyn-çocuk ilişkisine ve çocuğun psikolojisine zarar verir.
İlişkiniz her şeyden önemlidir. Çocuklarınıza saygılı olun!
• Çocuklarınızın sevginin yanı sıra saygı duyulmaya da ihtiyacı ve hakkı vardır. Tutumlarınız ve yöntemleriniz saygıdan yoksun olmamalıdır. Fiziksel, sözel ya da duygusal incinmeler çocuğunuzla ilişkinizi zedeler. İlişkiler zarar gördükten sonra çocuğunuz sizinle işbirliği yapmak yerine, size direnme, intikam alma ya da sizden kaçma yolunu seçebilir. Bu noktaya gelindiğinde amaçların ve gerekçelerin önemi kalmaz. Unutmayın ki çocuğunuz hep çocuk kalmayacaktır, zamanla yaşananların sebepleri unutulabilir ancak kırgınlıklar hatırlanır, ve zarar gören ilişkilerin onarılması oldukça güçtür.
Çocuklarınızın da kişiliği vardır!
• Çocuklarınız her ne kadar sizin genlerinizi taşısalar ve siz yetiştiriyor olsanız da, her şeyi sizin istediğiniz biçimde yapmayabilirler, sizin gibi düşünmeyebilir, size benzemeyebilirler. Sebebi bazen çok basittir; onlar başka bireylerdir.
Mükemmel anne baba yoktur!
• Ters giden her şey için kendinizi suçlamayın. Çocukların psikolojik problemlerinin çok çeşitli sebepleri olabilir. Ancak sebep her ne olursa olsun yapabileceğiniz bir şeyler mutlaka vardır.
• Kendi başınıza çözemediğiniz problemler için profesyonellerden yardım almaktan çekinmeyin!
PSİKOLOJİK SAĞLIK İLE EBEVEYN TUTUMLARI ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VARDIR?
• Ailenin sağlığı ve işlevselliği çocukların psikolojik sağlığında belirleyici faktörlerdendir. Dolayısıyla çocuklarda görülen çoğu psikolojik problemin ailenin işlevselliği ve ebeveyn tutumları ile ilişkisi olduğu söylenebilir.
• Ebeveynlerin kendi psikolojik durumları, çocuklarına karşı sergiledikleri tutum ve davranışlarında kritik bir rol oynar. Anne babaların stres düzeylerinin yüksek olması, duygu durum problemleri (örn., depresyon, kaygı) ebeveyn tutum ve davranışlarını, dolayısıyla da çocuklarının psikolojisini olumsuz etkilemektedir.
• Çocuklarda davranım problemleri, karşı gelme, uyum problemleri, ebeveyn-çocuk çatışmaları başta olmak üzere duygu durum problemleri (kaygı, depresyon) ve kişilerarası problemler de sağlıksız aile ortamı ve yanlış ebeveyn tutumları sonucunda gelişebilir.
• Halihazırda var olan bir psikiyatrik bozukluğun (Örn., Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) seyrinde ebeveyn tutumlarının iyileştirici etkilerinin olabileceği gibi, kötülemeye ya da yeni problemlerin tetiklenmesine sebep olabilecek etkileri de olabilir.
NE ZAMAN BİR UZMANA BAŞVUURMALI, YARDIM ALMALI?
Çocuğunuz,
•Sizi duymazdan geliyorsa,
• “Hayır” yanıtını kabul etmiyor, “evet”e çevirmek için her yolu deniyorsa,
• Her söylediğinizi “ tamam” diyerek geçiştiriyor ancak hiçbir şey yapmıyorsa,
• Koyduğunuz kurallara uymuyor, kurallarınızı istediği gibi esnetiyorsa,
• Sizinle sürekli bir inatlaşma ve pazarlık halindeyse,
• Her söylediğinize itiraz ediyor, “yapmayacağım” diyorsa,
• Sizden intikam almaya çalışıyorsa,
• Saldırgan ve yıkıcı davranışlar sergiliyorsa,
• Yaşına uygun sorumlulukları almıyor ve yerine getirmiyorsa,
• Sık sık yalana başvuruyor, sizden bir şeyler gizliyorsa,
• Anne babası arasındaki fikir ayrılıklarını kuralları ihlal etmek için kullanıyorsa,
Siz,
• Çocuğunuza sözünüzü dinletemiyorsanız,
• Yanlış davranışlarını durduramıyor, engel olamıyorsanız,
• Çocuğunuza “hayır” diyemiyor, sınır, kural koyamıyorsanız,
• Kendinizi çocuğunuzun her istediğini yaparken buluyor, onunla baş edebilmek için başka bir çözüm göremiyorsanız,
• Çocuğunuzun yapması gereken şeyleri, onun yerine siz yapıyorsanız,
• Öfkenize hakim olamıyor, çocuğunuza bağırmak, vurmak zorunda kalıyorsanız,
• Aşırı taviz vermekle sert cezalar uygulamak arasında gidip geliyorsanız,
• Eşinizle çocuk yetiştirme konusunda uyum içinde değilseniz, sürekli birbirinize müdahale ediyorsanız ya da birinizin yaptığını öteki bozuyorsa,
Ve şu ana kadar izlediğiniz yöntemler sonuç vermiyorsa yardım almanızda fayda vardır. Bu problemler çocuğunuzun yaşı ilerledikçe daha da büyüyecek ve düzelmesi güçleşecektir. Erken müdahale ile çocuğunuzun yanlış davranışlarını duruduracak ve sizinle işbirliği yapmasını sağlayacak yöntemleri öğrenebilir, evdeki iletişim ve davranış problemlerini çözebilirsiniz.
Kaynakça
Dunning, L. (2004). Good Parents Bad Parenting: How to Parent Together When Your Parenting Are Worlds Apart. Lulu.com.
Kazdin, A. E. (2005). Parent Management Training. Oxford University Press, New York.
L’Abate, L. (1998). Family Psychopathology: The Relational Roots of Dysfunctional Behavior. The Guilford Press, New York.
Mackenzie, R. J. (1998). Çocuğunuza Sınır Koyma. HYB Basım, Ankara.
Dr. Miray Akyunus-İnce
www.bilted.com sitesinden alınmıştır.
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder