Anadolu Eserlerini Geri İstiyoruz!
Depolarındaki eserleri çaldıran ve kendini “kültürel miras bekçisi” ilan eden ülkelerin eserlerimizi korumasına ihtiyacımız yok!
Knidos Aslanı, Knidos Antik Kenti. Günümüzde Datça, Muğla.
Geçtiğimiz yıl British Museum, depolarında tutulan bazı eserlerin kaybolduğunu, çalındığını veya hasar gördüğünü açıkladı. Bu açıklama doğal olarak dünya çapında büyük bir yankı yarattı. Çünkü 1753 yılında kurulan British Museum, dünyanın birçok yerinden eserleri bünyesinde barındırıyor.
Müze, “kıtalara ve okyanuslara yayılan dünya kültürlerini tek bir çatı altında toplama” konusunda kendisiyle gurur duyuyor. British Museum için gurur kaynağı olan bu konu, elbette ki kültürel miras eserleri buraya kaçırılan ya da götürülen ülkeler için kabul edilebilir değil.
British Museum’un yaklaşık sekiz milyon eserden oluşan devasa koleksiyonundan sadece yaklaşık seksen bin tanesi sergileniyor, geri kalanı ise depolarda tutuluyordu. Depolardaki bu eserlerin bir kısmı ise tekil olarak kataloglarda kayıtlı değil. Şimdi ise 2.000 objenin kayıp ya da çalındığı açıklandı.
Nereidler Anıtı, Xanthos Antik Kenti. Günümüzde Kaş, Antalya.
Bu olayın, 20 yıl boyunca içeriden yapılan bir hırsızlık sonucu olduğundan ve envanter eksikliğinin de buna sebep olabileceğinden şüpheleniliyor. Üstelik 2021 yılında hırsızlık şüpheleri konusunda uyarılan müze, o zamandan beri herhangi bir önlem almamakla suçlanıyor. Hırsızlık olayının ortaya çıkarılmasının bu kadar uzun sürmesi, başka nelerin iz bırakmadan kaybolmuş olabileceği sorusunu da gündeme getiriyor.
Hırsız, Bodrum’daki Halikarnassos Heykelleri üzerine uzman
Söz konusu olayın ayyuka çıkmasından sonra, müzedeki hırsızlık olayına karıştığından şüphelenilen bir personel görevden alındı. Ayrıca müze müdürü Hartwig Fischer, 2021 soruşturmasının yanlış yönetildiğini kabul ederek istifa etti. Haziran 2021’de müzenin başkanlığına atanan Osborne, uzun süredir hırsızlık mağduru olduğumuzu ortaya koyabileceklerini ve bunları önlemek için geçmişte daha fazlasını yapılabileceklerini itiraf etti.
Osborne ayrıca tüm eserlerin düzgün şekilde kataloglanmadığını ve kaydedilmediğini belirterek, neyin kayıtlı olmadığı konusunda bilgisi olan birinin bunları almasının çok daha kolay olabileceğini öne sürdü ve müze adına özür diledi. Çalınan parçalardan bazılarının ikinci el satış ve açık artırma platformu eBay’de çok ucuza satışa konulduğu ortaya çıktı.
Tufan Tableti, Irak.
Aradan geçen süreçte soruşturmanın ilerlemesiyle, hırsızlık olayının iyice derinlerine inildi. Eserleri satın alan kişilerle iletişime geçilmesi, daha fazla ipucunu gözler önüne serdi. Bir PayPal makbuzu, satıcının isminin Peter Higgs olduğunu ortaya çıkardı. Bu kişinin PayPal hesabındaki e-posta adresi ise “Bodrum1966” idi. Zira British Museum’da çalışan bu kişinin uzmanlık alanı aslında Türkiye’de yer alan Bodrum’daki antik Halikarnassos heykelleriydi. Hatta Peter Higgs, daha önce British Museum’da Halikarnassos Mozolesi hakkında konuşmalar da yapmıştı.
Kaçırılan eserler korunamıyor
British Museum çalınan eserlerin tam sayısını açıklamadı. Peki envanter olmadan kaybolanların tam sayısını nasıl bilecekler? Ya da envanter olmadan eserleri nasıl tanımlayacaklar?
Benzer şekilde farklı kıtalardan ve ülkelerden birçok esere ev sahipliği yapan Louvre gibi, Metropolitan gibi müzelerde de böyle olaylar yaşanıyor olabilir mi? Bu müzelerin depolarında bulunan sayısız eserden kaçı envantere kayıtlı değil? Örneğin Louvre Müzesi beş yüz bin sanat eserini online olarak erişime açtı. Bu sayı, Louvre koleksiyonunun tamamını mı kapsıyor, yoksa sadece belirli bir kısmını mı? Maalesef bu soruların cevaplarını bilmiyoruz.
Halikarnassos Mozolesi Kalıntıları, Halikarnassos Antik Kenti. Günümüzde Bodrum, Muğla.
Ülkeler, eserlerini geri istiyor
Peki, dünyanın dört bir yanından eserler barındıran bir müzedeki hırsızlık ve kaybolma skandalı sadece British Museum’u mu ilgilendiriyor? Tabii ki hayır. Birçok farklı ülke, British Museum’da yaşanan bu skandaldan sonra seslerini yükseltmeye başladı. Eserlerinin orada korunamadığına işaret ederek iadelerini isteyen ülkeler arasında Yunanistan, Çin ve Nijerya gibi ülkeler var. Bu ülkeler, eserlerinin artık güvende olmadığını da öne sürerek iadelerini talep ediyor ve kamuoyu oluşturuyor.
Çin merkezli Global Times gazetesindeki bir başyazıda, müzenin “yabancı ülkelere ait kültürel varlıklara” gereken özeni göstermediği savunuldu ve British Museum’daki Çin’e ait tüm kültürel eserlerin “ücretsiz” olarak geri verilmesi istendi. Uzun süredir Elgin Mermerleri’nin iadesini isteyen Yunanistan da bu olaydan sonra çağrısını yeniledi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, bu hırsızlık olayının, Elgin Mermerleri’nin kesin iadesine yönelik taleplerinin haklılığını gösterdiğini söyledi. Nijeryalı yetkililer ise hırsızlık olayından endişe duyduklarını belirterek Benin Bronzları’nın iade edilmesini istedi.
Parthenon Frizleri ve Heykelleri, Atina, Yunanistan.
Anadolu’dan binlerce eser var
Tahmin edebileceğimiz gibi British Museum’da Anadolu’dan da binlerce eser var. Bunlar arasında belki de en ünlüleri Ksanthos Antik Kenti’nden çıkarılan Nereidler Anıtı ve Payava Lahdi, Knidos Antik Kenti’nden çıkarılan Knidos Aslanı, Satala Antik Kenti’nden çıkarılan bronz Aphrodite büstü, Halikarnassos Mozolesi Kalıntıları, Aççana Höyük’ten çıkarılan İdrimi Heykeli gibi eserler var.
Uluslararası modern anlaşmalar kapsamında, kültürel miras öğelerinin yurtdışına çıkarılması yasak. Ülkeler, başka ülkelere kaçırılan eserlerinin iadesini, onların kökenini kanıtlamak şartıyla resmi yollarla talep edebiliyor. Bu konuda ülkemizin geçmişte önemli başarıları da var. Ancak özel izinle götürülen eserlerin iade süreci çok daha zor. British Museum gibi kurumlar, bunların resmi yollarla kendilerine teslim edildiğini bildirerek eserleri iade etmeyi reddediyor. Dolayısıyla bu tür iade süreçlerinin başarıyla sonuçlanması için ulusal ve uluslararası kamuoyunun oluşması büyük bir önem taşıyor.
Rosetta Taşı, Mısır.
İngiltere’deki hırsızlık olayından sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanı Zeynep Boz, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla British Museum’a bir mektup yolladığını açıkladı. Mektupta, hırsızlık haberlerinin ardından müzedeki Anadolu eserlerinin durumu hakkında bilgi talep edildi ve bunların Türkiye’ye iadesi istendi.
Eserler hakkında bilgi ve iade taleplerinin şeffaf bir şekilde toplumla paylaşılması, kamuoyunun oluşmasında önemli bir etken olabilir. Eserlerimizin iade sürecinde toplumun desteği ve tepkisi, hem yetkililerin hem de basın mensuplarının harekete geçmesinde etkili olacaktır. Ancak şimdiye kadar Anadolu’dan kaçırılan eserlerin, İngiltere’deki hırsızlık olayında çalınıp çalınmadığına dair bir bilgi yok.
Hoa Hakananai’a Heykeli (Moai), Paskalya Adası, Şili.
Kaçak kazıların önüne geçilmesi gerekiyor
Diğer yandan İngiltere’deki, Almanya’daki, Fransa’daki müzelerde Anadolu’dan kaçırılmış eserleri gördüğümüzde sinirleniyor isek, aynı tepkiyi günümüzde Türkiye’nin birçok yerinde yapılan sayısız kaçak kazılara da vermeliyiz. Kaçak kazılarda bulunan eserler ya parçalanıyor ya da kaçırılıyor. Eğer bu durumun önüne geçilmezse seneler sonra Avrupa’daki müzelerde buradan götürülmüş daha farklı eserler de görmek mümkün. Eserlerimizin iadesini talep ederken, şu anda gerçekleştirilen kaçak kazılara da acil önlem almak gerekiyor.
Definecilik ve kaçakçılık faaliyetlerini engellemenin en etkili yolu, kültürel miras bilincini toplumun her kesimine kazandırmaktan ve sesimizi hep birlikte yükseltmekten geçiyor. Bu kapsamda kültürel mirasa ilkokul müfredatında yer verilmesi, tarihi eser tahribatı ya da kaçakçılığı yapan kişilere gerekli cezaların verilmesi gibi birçok farklı ve etkin yöntem izlenebilir. Medyanın arkeolojik eserlere fiyat biçmesi ya da defineciliği özendirici dili terk etmesi de alınması gereken önlemlerden biri.
Halikarnassos Mozolesi’ndeki aslan. Bodrum, Muğla.
Kültürel varlıklarımızı geri istiyoruz
Bu durumda Türkiye’de hem halka, hem medyaya, hem de yetkililere ciddi bir iş düşüyor. Türkiye’den götürülen eserler için sesimizi yükseltmeliyiz ve bir an önce resmi taleplerde bulunmalıyız. Özellikle sömürgecilik döneminden kalma anlayışın emaresi olarak, kültürel mirasımızın İngiltere’de ya da başka ülkelerde daha iyi korunacağına dair yapılan algıları bir kenara bırakmanın vakti geldi. Anadolu, binlerce yıldır ev sahipliği yaptığı sayısız medeniyetle birlikte gerçekten de bir açık hava müzesi niteliği taşıyor ve kültürel mirasımızı koruyabilecek güçteyiz. Bu görev için kendini “kültürel miras bekçisi” ilan eden ülkelerin korumasına ihtiyacımız yok. British Museum’da uzun yıllardır yaşanan hırsızlık olayı da bu görüşü destekliyor.
Öyleyse sesimizi birlikte yükseltelim: #AnadoluEserleriniGeriİstiyoruz.
Kaynak: Yazar – Erman Ertuğrul / arkeofili.com
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder