Bir Bilim İnsanına Göre İnsanların Özgür İradesi Yok
Stanford Üniversitesi’nden nörobiyolog Robert Sapolsky, onlarca yıldır insan ve primat davranışlarını inceledikten sonra tartışmalı bir sonuca ulaştı: İnsanların özgür iradesi yok.
Robert Sapolsky, özgür iradeye sahip olmadıklarını bilmenin insanları daha merhametli yapacağını umuyor. C: Pixabay
Varlığı akademisyenler tarafından tartışılsa da, insanların büyük çoğunluğu özgür iradeye, kendi kararlarımızı verme kapasitesine sahip olduğumuza ve bunların önceden belirlenmediği fikrine inanıyor.
Bu kavram insan yaşamında büyük bir rol oynuyor, sorumluluk ve ahlak hakkındaki düşüncelerimizi destekliyor ve birçok ceza adaleti sisteminin bir parçasını oluşturuyor.
Bu anlamda Sapolsky bu inanca karşı çıkıyor. Kendisi, insanların eylemlerinden sorumlu tutulamayacağına, çünkü bunları yapıp yapmama seçeneklerinin olmadığı determinizme inanıyor.
Sapolsky, “İnsanları kontrol edemedikleri şeyler için ödüllendirdiğimiz ve cezalandırdığımız gerçeğiyle dünya gerçekten berbat durumda ve çok daha adaletsiz hale geliyor. Özgür irademiz yok. Olmayan şeyleri bize atfetmeyi bırakın.” diyor.
Bu durum, örneğin, kişisel koşullarımız veya kötü “kararlarımız” yüzünden kendimizi hırpalamamamız gerektiği anlamına geliyor; ancak aynı zamanda suçluların işledikleri suçlardan sorumlu olmadıklarını da ima ediyor ki bu muhtemelen bazıları için tartışmalı bir yaklaşım olabilir.
Sapolsky’nin yeni kitabı “Belirlenmiş: Özgür İrade Olmadan Yaşam Bilimi” bu tür argümanların ardındaki bilimsel mantığı ortaya koyuyor. Kitabı tartışan Sapolsky, özgür iradenin var olabilmesi için “biyolojik düzeyde o organizmanın geçmişinden tamamen bağımsız olarak işlev görmesi gerektiğini” söylüyor.
“Belirli bir davranışa neden olan nöronları tanımlayabileceksiniz ve beyindeki diğer nöronların ne yaptığı, ortamın nasıl olduğu, kişinin hormon seviyelerinin ne olduğu, hangi kültürde yetiştiği önemli olmayacak.”
“Bu imkansız ve bu nedenle, bunu yapmak kimlik ve özerklik duygumuza ve anlamı nereden aldığımıza tamamen darbe vursa da, insanların özgür iradeye olan inançlarından vazgeçmeleri gerekir.”
Herkes Sapolsky’nin vardığı sonuçlara katılmıyor. Hatta bazıları bunların zararlı olabileceğini bile düşünüyor. İyi bilinen bir çalışma, özgür iradeye inanmayan kişilerin sınavlarda kopya çekme olasılığının da daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı. Bir diğer çalışma, özgür iradeye inanmamanın sadece insanların yardımseverliğini azaltmakla kalmayıp aynı zamanda bazı insanların daha agresif davranmasına da neden olduğunu buldu.
Filozof Saul Smilansky, “Özgür iradeye ve ahlaki sorumluluğa olan tüm inancı kaybetmek muhtemelen felaket olurdu ve bu fikri teşvik etmek tehlikeli, hatta sorumsuzca.” diyor.
Sinir bilimci Peter U. Tse de Sapolsky ile aynı fikirde değil ve sinirsel aktivitede önceden belirlenemeyecek kadar çok değişkenlik olduğunu savunuyor. Smilansky gibi Tse de insanlara özgür iradeye sahip olmadıklarını söylemenin zararlı olabileceğini kabul ediyor ve şunu belirtiyor: “Bizim deterministik biyokimyasal kuklalardan başka bir şey olmadığımız fikrini öne sürenler, bu dünyada psikolojik acıların ve umutsuzluğun artmasından sorumludurlar.”
Sapolsky, LA Times röportajında bunun tehlikeli olabileceği ihtimalini kabul etti ancak şöyle devam etti: “Çoğu zaman bunun çok daha insani olduğunu düşünüyorum.”
“Özgür irade olmadan, olaylardan sorumlu tutulamayacağımız için kontrolden çıkacağımız fikrine karşı insanları düşünmeden tepki vermekten vazgeçirmek istiyorum. Tehlikeli insanların tehlikeli olmamasını veya yetenekli insanların toplumun işlemesi için ihtiyaç duyduğu şeyleri yapmasını sağlayacak toplumsal mekanizmalarımız yok. Determinist bir dünyada hiçbir şeyin değişemeyeceği söylenemez.”
IFL Science. 30 Ekim 2023.
Alıntı: arkeofili.com
Yorum gönder