Unisex Bebek İsimleri – adları ve Anlamları Sözlüğü
Uniseks, cinsiyete özgü olmayan, herhangi bir cinsiyet için uygun olan şeyleri ifade eder. Ayrıca, cinsiyet körlüğü veya cinsiyet tarafsızlığı için başka bir terim kullanılmaya başlandı. Bu terim 1960’larda icat edildi ve gayriresmî olarak kullanıldı. Hem erkek hem de kız çocuklarına verilebilen isimlere de unisex denir. İngilizcede uni kelimesi ”mono” sözcüğüyle eş anlamlıdır. Her iki kelime de ortak, bir ve tek anlamına gelir. Sex kelimesinin sözlük anlamı ise cinsiyettir. İki kelimenin birleşmesiyle oluşturulan unisex kelimesi cinsiyet ayrımı olmadan ortak ad verilmesi demektir.
A Harfi
Adal: “Adın yayılsın, ün kazan” anlamında bir ad.
Adar: Erginlik, olgunluk. 2. Süre, zaman. 3. Arkadaş, taraftar, omuzdaş, yandaş. 4. Mart ayı.
Ahsa: Arabistan’ın Kuveyt-Katar kısmına verilen isim.
Ahter: 1. Yıldız. 2. Talih, şans, uğur.
Akarsu: 1. Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su.2. Tek sıra elmastan gerdanlık.
Akel: 1. Doğru, dürüst işler yapan kimse.2. Eli uğurlu olan kimse.
Aksu: Kayalardan sızan tatlı ve berrak su.
Akşın: 1. Az beyaz, beyazımsı.2. Kıllarında ve gözlerinde bazen de derisinde doğuştan boya maddesi bulunmadığı için her yanı beyaz olan hayvan veya insan.
Alkış: Hayırlı dua.
Altın: 1. Parlak sarı renkte, kolay işlenen, değerli paslanmaz maden. 2. Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınay: Üstün nitelikli, değerli kimse.
Amaç: Erişilmek istenen sonuç, maksat, gaye, hedef.
Andaç: 1. Armağan.2. Evlat, nesil. 3. Ün, şöhret. 4. Eş, denk.
Anka: Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş.
Aral: 1. Birbirine yakın adaların oluşturduğu topluluk, takımada. 2. Sıradağlar.
Aran: 1. Kuytu, sıcak yer. 2. Yayla. 3. Düzlük, ova, kışlak. 4. Ilımlı, uyumlu, uygun.
Araz: 1. Esenlik, mutluluk. 2. Sel, akıntılı su. 3. Bir tür ot. 4. Soğuk. 5. Belirti, işaret.
Arem: Çölde bilinçli şekilde birileri tarafından konulan hedef, nişan.
Aren: Farsça: Parlak renkteki kum tanesi. Hititçe: Işık
Arın: 1. Temiz, arı, saf. 2. Alın. 3. Yüz, cephe, dağların, tepelerin yüzü.
Armağan: 1. Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, hediye. 2. Ödül. 3. Bağış, ihsan.
Asalet: 1. Soyluluk.2. Bir görevi yüklenmiş olma, o görevin sahibi olma.
Aşkın: 1. Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş.2. Benzerlerinden üstün.3. Çok, fazla.
Atlas: Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş.
Avşar: Afşar.
Ay: 1. Yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi, kamer. 2. Yılın on iki bölümünden her biri. 3. Güzel, parlak, nurlu.
Aydeniz: Ay gibi güzel, deniz gibi coşkulu olan.
Aydinç: Ay gibi dinç olan.
Aygün: Ay gibi güzel, güneş gibi parlak olan.
Aysal: Ay gibi, aya benzeyen.
Azer: Ateş.
B Harfi
Bala: Yavru, çocuk.
Balkır: 1. Parıltı, ışıltı, ışık. 2. Şimşek.
Barkın: 1. Yolculuk eden, yolcu, gezgin.2. Kendisini yolundan hiçbir şeyin alıkoymadığı yolcu.
Bediz: 1. Süs, bezek, nakış. 2. Resim, heykel, şekil.
Bereket: 1. Bolluk, gürlük, ongunluk. 2. Yağmur.
Berin: 1. En yüksek, çok yüce. 2. Soylu.
Berka: Şimşek.
Beyhan: Sır saklamayan, aklındakini ve yüreğindekini hemen söyleyen.
Bilge: Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.
Bilgi: Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek.
Biray: Ay gibi tek, eşsiz.
Bircan: Çok sevimli, cana yakın.
Birdal: Yardımsever
Birsel: Hareketli, canlı.
Buluş: İlk kez yeni bir şey yaratma, icat.
Burçak: Baklagillerden, taneleri yem olarak kullanılan bir bitki.
Bükre: 1. Erken. 2. Sabah vakti.
C Harfi
Canay: Şirin, tatlı kimse.
Candaş: Dost, arkadaş, yoldaş.
Candeğer: Uğrunda can verilecek kadar güzel, değerli, sevilen.
Canel: İçten, candan uzatılan el, dostluk eli.
Canfeza: Türk müziğinde çok az kullanılmış bir birleşik makam.
Canöz: Kişinin özü.
Cansel: Özü taşkın olan kimse.
Cansu: Can suyu, yaşam veren su.
Cemre: Şubat ayında birer hafta aralıklarla önce havada, sonra suda ve en son toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.
Cevher: Bir şeyin özü, maya, gevher.
Cihan: Evren. Dünya.
Cihannur: Dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı.
Ç Harfi
Çağ: Zaman dilimi, vakit.
Çağıl: 1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla.
Çağın: Yıldırım, şimşek.
Çağla: 1. Badem, kayısı, erik gibi çekirdekli yemişlerin ham durumu. 2. “Coşkulu ol” anlamında kullanılan bir ad.
Çağlayan: Küçük bir akarsuyun, çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer.
Çakır: 1. Mavimsi, mavi benekli, gri göz rengi. 2. Bir doğan cinsi. 3. Gönül, iç, can.
Çığır: 1. Çığın kar üzerinde açtığı yol. 2. İz. 3. Taşlı yol, patika. 4. Yenilikçi akım.
Çolpan: Çoban yıldızı, Zühre, Venüs.
D Harfi
Dalga: Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket
Dalya: Bir şey sayılırken birim olarak alınan sayıya gelindiğinde söylenen uyarma sözü
Daniş: Bilgi, bilim.
Değer: 1. Yüksek nitelik. 2. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. 3. Bir şeyin önemini belirten ölçü, karşılık.
Delal: İnsana hoş, sevimli görünen hâl, naz, işve.
Deniz: 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Deren: Derleyen, toplayan.
Derin: 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
Derman: 1. İlaç. 2. Çare. 3. Güç, kuvvet.
Derya: 1. Deniz. 2. Çok bilgili, engin kimse. 3. Çok, pek çok.
Destan: Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope.
Devin: 1. Hareket, kımıldanış. 2. Çaba, gayret.
Devrim: Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme.
Dikmen: 1. Koni biçiminde sivri tepe. 2. Dağların en yüksek yeri. 3. Yayla.
Dilhan: Gönülden söyleyen, içten konuşan kimse.
Doğa: 1. Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü. 2. Deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünya. 3. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.
Doğangün: Doğan güneş gibi parlak olan.
Doğu: Güneşin doğduğu yön, gündoğusu.
Dolunay: Ayın bütün olarak ve parlak göründüğü dönemi.
Duha: 1. Kuşluk vakti. 2. Kur’an-I Kerim’de sure.
Duhan: 1. Kur’an-ı Kerim’de bir sure adı. 2. Duman.
Dünya: Üzerinde yaşadığımız toprak ve denizler, yeryüzü.
E Harfi
Ecmel: Çok güzel, yakışıklı.
Ediz: Ulu, yüce, değerli kimse.
Ege: 1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip.
Ekim: 1. Toprağa ürün ekme işi. 2. Yılın onuncu ayı.
Ekin: 1. Ekilmiş tahılın filiz vermiş biçimi, tarlada bitmiş tahıl. 2. Buğday. 3. Kültür.
Elgin: Garip, yabancı, gurbette yaşayan.
Elvan: 1. Renkler, çeşitler. 2. Rengârenk.
Emek: 1. Uzun, yorucu ve özenli çalışma. 2. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
Emet: Son, sonuç.
Ender: Çok az, çok seyrek, az bulunan.
Enginiz: İz bırakacak kadar değerli insan.
Erden: El değmemiş, bakire.
Erem: Bir işe gönüllü, istekli olma.
Eren: 1. Erkek. 2. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 3. Deneyimli, akıllı kimseler. 4. Dost. 5. Hayırlı çocuk.
Erendiz: Gezegenlerin en büyüğü ve güneşe yakınlık bakımından beşinisi, Jüpiter.
Ergül: Yeni açan gül.
Ergün: Yumuşak, uysal kimse.
Erin: Erginleşmiş kimse.
Erinç: Dirlik, rahat, huzur.
Erke: 1. İş başarma gücü. 2. Nazlı, serbest büyütülmüş çocuk.
Erkin: Hiçbir koşula bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, özgür.
Esen: Sağlıklı, sağlam, rahat.
Eser: 1. Soğuk. 2. Sert esen rüzgâr. 3. Belirti, iz. 4. Ar. Yapıt.
Esin: 1. Esinti, rüzgâr, sabah rüzgârı. 2. Etkilenme, çağrışım veya içe doğma ile akla gelen yaratıcı duygu, ilham.
Etka: Allah korkusu ile günahtan çekinen kimse.
Evren: 1. Gök varlıklarının tümü, kâinat. 2. Ejder, ejderha. 3. Boylu boslu, yakışıklı. 4. Kahraman, yiğit. 5. Zaman.
Evrim: Ağır ağır ve kendiliğinden oluşan değişim.
Eylem: Bir durumu değiştirmek için gösterilen çaba.
Ezel: Başlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman, öncesizlik.
F Harfi
Fasih: 1.Açık ve düzgün (anlatış). 2.Açık ve düzgün konuşma yeteneği olan.
Feda: 1. Bir amaç uğruna değerli bir şeyi gözden çıkarma. 2. Kurban.
Ferah: Kalp, gönül, iç vb.nin sıkıntısız, tasasız olma durumu.
Ferhan: 1. Sevinçli, neşeli. 2. Memnun.
Feza: 1. Uzay. 2. Geniş alan. 3. Geniş ova.
Fikret: 1. Düşünce, fikir. 2. Zihin, akıl. 3. Kuruntu.
G Harfi
Gazal: Ceylan.
Gediz: 1. İçinde su birikmiş çukur. 2. Ege bölgesinde bir akarsu.
Göğem: 1. Yeşile çalar mor renk. 2. Bir çeşit yabani ekşi erik. 3. Yapraklanmış ekin.
Gök: 1. Yeryüzünün üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk.2. Mavi renk.
Gökay: Mavi gözlü kimse.
Gökçe: 1. Güzel, gösterişli kimse. 2. Melek. 3. Mavi gözlü kimse.
Gökçin: Maviye çalan, mavimsi.
Göksel: Gökle ilgili, semavi.
Göksen: Mavi gözlüsün anlamında kullanılan bir ad.
Göksu: 1. Gökten inen su. 2. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların genel adı.
Göksun: “Yüksel, yücel” anlamında kullanılan bir ad.
Görkem: 1. Gösteriş, heybet. 2. İyi gelişmiş, gürbüz.
Gülhan: Gül gibi güzel kimse.
Gün: 1. Güneş. 2. Gündüz. 3. İyi yaşanmış zaman.
Günal: Aydın ol, aydınlan anlamında kullanlıan bir ad.
Günan: Işığı ve aydınlığı her zaman hatırla anlamında kullanılan bir ad.
Günay: Güney, güneş gören yer.
Günce: Günlük.
Günden: Uysal, yumuşak, her şeyi kabul eden kimse.
Gündüz: Günün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü.
Güner: Tan vakti.
Güneş: Tan vakti.
Güney: 1. Dört ana yönden biri, Kuzey kutbuna karşı olan. 2. Her zaman güneş alan yer.
Günhan: Güneş gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
Gürbüz: Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri.
Güngör: “Mutluluk, neşe içinde yaşa” anlamında kullanılan bir ad.
H Harfi
Hasret: Özlem, özleyiş.
Haziran: Yılın altıncı ayı.
Hikmet: 1.Bilgelik. 2.Tanrı’nın insanlar tarafından anlaşılamayan amacı.3.Gizli sebep. 4. Öğüt verici söz.
Hidayet: Doğru yol, hak olan Müslümanlık yolu.
Hüner: 1. Beceri, marifet. 2. Ustalık.
Hürriyet: Özgürlük, bağımsızlık, serbestlik.
I Harfi
Ildız: 1. Yıldız. 2. Gündönümünden 10 gün önceki zaman.
Ilgaz: 1. Atın dört nala koşması. 2. Hücum, akın.
Ilgım: 1. Serap, belli belirsiz görünme. 2. Göz erimi, ufuk.
Ilgın: 1. Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık.2. Hafif esen rüzgâr. 3. Kavurucu sıcak. 4. Belli belirsiz, hafif. 5. Serap. 6. Hayal. 7. İnce.
Işık: 1. Aydınlık, ziya. 2. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, yüzde ve gözlerde beliren parıltı. 3. Yol gösteren, aydınlatan, önderlik eden kimse.
Işın: Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti.
İ Harfi
İhsan: 1. İyilik etme, iyilik. 2. Bağış, bağışlama. 3. Bağışlanan şey.
İkbal: 1. Baht açıklığı. 2. Arzu, istek.
İklim: 1. Bir ülke veya bölgenin ortalama hava koşullarıyla beliren durumu. 2. Ülke, diyar. 3. Çevre, ortam.
İldeniz: Ülkenin denizi.
İlgi: İki şey arasındaki herhangi bir bağlılık, ilişki.
İlgin: Garip, yabancı, gurbette yaşayan.
İlgü: Engel.
İlgün: Halk, ulus, ahali.
İlkay: Ayın hilal durumu, yeni ay.
İlke: 1. Temel düşünce, temel kanı.2. Temel bilgi. 3. Davranış kuralı.
İlkim: İlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.
İlter: Yurdu koruyan, gözeten, yurtsever kimse.
İmer: Çok zengin, varlıklı.
İmran: 1. Evine bağlı, evcimen. 2. Hz. Meryem’in babasının adı.
İmren: Görünen bir şeyi veya benzerini edinme isteği.
İnan: Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman.
İsmet: 1. Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2. Haramdan çekinme, namus.
İzem: Büyüklük, ululuk.
İzgi: 1. İyi, güzel.2. Akıllı, adaletli.
K Harfi
Kadem: 1. Uğur. 2. Ayak.
Kader: 1. Alın yazısı, yazgı. 2. Genellikle kaçınılmaz kötü talih.
Kainat: Evren.
Kamer: Ay.
Kâmran: İsteğine kavuşmuş olan, mutlu.
Kamuran: Kâmran.
Karaca: 1. Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı. 2. Esmer.
Kayra: Büyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.
Keramet: 1. Bağış. 2. Ağırlama, ikram. 3. Ermişçe yapılan iş, hareket veya söz
Kıvanç: Övünç, iftihar.
Kıvılcım: 1. Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası. 2. Harekete geçiren etken.
Kumral: Saçları koyu sarı ve açık kestane rengi olan.
M Harfi
Mavera: Görülen âlemin ötesi.
Mayıs: Yılın beşinci ayı.
Mercan: 1. Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan. 2. Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde. 3. Açık kırmızı renkte bir balık türü.
Meriç: Kuş iskeleti.
Merih: 1. Ateş rengi.2. Güneş sistemini oluşturan dokuz gezegenden biri.
Miraç: 1. Yükselme, çıkma. 2. Hz. Muhammet’in göğe yükselmesi.
Muhteşem: Gösterişli, görkemli.
Mutahhar: 1. Temizlenmiş, temiz. 2. Kutlu, kutsal, mübarek.
Muteber: 1. Hatırı sayılan, saygın. 2. İnanılır, güvenilir.
Mutlu: Mutluluğa ermiş olan, mesut.
Muzaffer: Üstünlük elde etmiş, zafer kazanmış, yenmiş, utkulu.
Muhterem: Saygıdeğer.
Mükerrem: Saygıdeğer, sayılan, aziz.
Müren: Irmak, nehir, akarsu.
N Harfi
Nedret: Azlık, seyreklik, az bulunma.
Neşat: Sevinç, keyif, neşe, şenlik.
Nevruz: 1. Yeni gün. 2. Eski İran takvimine göre yeni yılın ve ilkbaharın başlangıç günü. 3. Güneşin koç burcuna girdiği gün.
Nevzat: Yeni doğmuş, yeni doğan çocuk.
Nida: Bağırma, seslenme.
Nimet: 1. İyilik, bağış, lütuf. 2. Mutluluk, saadet.3. Yiyecek, içecek, azık.
Niyaz: 1. Yalvarma, yakarma. 2. İstek, arzu. 3. Dua.
Nural: Aydınlık, ışık al anlamında kullanılan bir ad.
Nusret: 1. Yardım. 2. Allah’ın yardımı. 3. Üstünlük, başarı.
Nüvit: Müjde, iyi haber.
Nüzhet: 1. Eğlence, neşe. 2. Ferahlık, sevinç.
O Harfi
Oflaz: 1. İyi, güzel, eksiksiz, tam. 2. Gürbüz, yakışıklı, güzel giyinen. 3. Becerikli. 4. Eflatun rengi. 5. İşe yarar.
Okyanus: Ana karaları birbirinden ayıran büyük deniz.
Olca: 1. Ganimet. 2. Kadın esir. 3. Bolluk, bereket.
Olcay: 1. Baht, talih, şans. 2. Bahtlı, talihli.
Olgu: Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa.
Onur: 1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı. 2. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer, şeref.
Oytun: 1. Kutsal, mübarek. 2. Beğenilen, güzel yer. 3. Alçak yer, ova.
Ö Harfi
Ödün: Uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden, karşı taraf yararına vazgeçme, ödünleme, ivaz, taviz
Öget: 1. Beğenilen, aranılan, övülen.2. İyi, güzel.
Öğün: 1. Zaman, vakit. 2. Kez, defa. 3. Önde, ileride olan.
Öğünç: Övünç.
Ömür: Yaşama, yaşayış, hayat.
Önay: Ocak ayında doğan.
Öney: Önde olan, önde gelen, üstün.
Övünç: Övünmeye yol açan, övünülecek şey.
Özal: Özünü al, gerçeğini al anlamında kullanılan bir ad.
Özben: Gerçekten ben anlamında kullanılan bir ad.
Özbilge: Gerçekten bilgili olan kimse.
Özden: 1. Soyca temiz, köleliği olmayan özgür kimse. 2. Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili. 3. Suların geçtiği yer, su geçidi. 4. Özsu.
Özen: 1. Bir işin elden geldiğince iyi olması için gösterilen çaba. 2. İçerlek, tam orta, en içeride olan. 3. İlk söz. 4. Birbirine yakın iki dağın arasındaki uzaklık, ara. 5. Dere, ırmak.
Özge: 1. Başka. 2. Yabancı. 3. İyi, güzel. 4. Şakacı. 5. Cana yakın, sıcakkanlı.6. Yürekli, gözü pek.
Özgen: Özü geniş, rahat, sakin kimse.
Özgü: 1. Kutsal. 2. Özellikle birine veya bir şeye ait olan.
Özgün: 1. Nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. 2. Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan.
Özgür: 1. Kendi kendine hareket etme, davranma, karar verme gücü olan. 2. Tutuklu olmayan, hür. 3. Başkasının kölesi olmayan. 4. Bağımsız.
P Harfi
Pamir: Orta Asya’da Tacikistan, Çin, Sincan Uygur Özerk sınırında bulunan lalenin ana vatanı olan ve Himalaya Dağlarının kuzey silsilelerini teşki eden sıra dağların adı.
Payam: Badem.
Payiz: Güz, sonbahar. Yaşlılık.
Pak: 1. Temiz. 2. Saf, katışıksız. 3. Kutsal, mübarek.
R Harfi
Reha: 1. Kurtulma, kurtuluş. 2. Ar. Bolluk, genişlik, varlık.
Renan: Çok ses çıkaran, çınlayan, inleyip duran.
Revan: Kız: 1. Yürüyen, giden, akan. 2. Ruh, can. Erkek: 1. Doğru yolu tutan. 2. İyi hareket eden, akıllı. 3. Ergin.
Ruşen: Aydın, parlak.
Rüçhan: 1. Üstünlük, üstün olma. 2. Üstün tutma.
Rüzgar: 1. Zaman, devir. 2. Dünya. 3. Yel.
S Harfi
Sabah: Gündüzün ilk saatleri, günün başlangıcı.
Safa: Sefa
Sahil: Deniz, nehir, göl kıyısı.
Sanal: Adın duyulsun, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
Sanay: Ay gibi güzel, ayı anımsatacak kadar güzel.
Saygın: Saygı gören, sayılan, hatırlı.
Seçkin: Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, seçilen.
Selvi: Servi
Servet: Zenginlik, varlık.
Sevkal: “Her zaman sev” anlamında kullanılan bir ad.
Sezek: Duygulu, hassas, anlayışlı.
Sezer: Duygulu, hisli, anlayışlı.
Sezgi: Sezme, anlama yeteneği, seziş.
Sonat: Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik yapıtı.
Sunay: Ay gibi parlak olan, parıltı veren.
Ş Harfi
Şadan: Sevinçli, keyifli, hoşnut.
Şafak: Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık.
Şan: Ün, nam, şöhret.
Şen: Neşeli, sevinçli.
Şener: Mutlu, neşeli kimse.
Şeniz: Mutlu, sevinçli bir iz bırakan kimse.
Şeref: Büyüklük, ululuk, üstünlük.
Şerif: 1.Kutsal, şerefli. 2.Soylu, temiz. 3.Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in soyundan olan kimse.
T Harfi
Tamay: Ayın bütün durumu, dolunay.
Tanay: Şafak gibi aydınlık insan.
Tansel: Şafak seli, ışık seli.
Tansu: Şafağın aydınlattığı su gibi parlak ve temiz olan.
Teksen: “Sen teksin, eşsizsin” anlamında kullanılan bir ad.
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Tuğyan: Coşma, taşma, coşkunluk.
Tuna: 1. Çok, bol. 2. Yavru. 3. Görkemli, gösterişli.
Tulu: Doğma, doğuş.
Tutku: 1. İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras.2. Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç.
Tüzün: Yumuşak huylu, sakin, soylu, asil kimse.
Tümay: Dolunay.
U Harfi
Uğraş: Bir güçlüğü yenmek için gösterilen sürekli çaba, mücadele.
Ulunay: Değerli, saygın, erdemli kimse.
Umar: Çare, çıkar yol,
Umman: Ulu, büyük, engin deniz, okyanus.
Uslu: Akıllı, zeki, uysal, sakin kimse.
Uygur: Uygar, medeni.
Uysal: 1. Yumuşak başlı, uyumlu, boyun eğen. 2. Terbiyeli.
Uzay: Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk.
Ü Harfi
Ülgen: 1. Yüce, üstün, ulu. 2. Eski Türklerde Gök Tanrı’ya verilen ad.
Ülger: 1. Şeftali, kumaş vb.ndeki ince tüy. 2. Vecize.
Ülker: Boğa takımyıldızı sınırları içinde bulunan, yedi parlak yıldız ve etrafındaki gaz katmanı ile güzel görünüm veren yıldız kümesi, Yedikızkardeş, Süreyya, Pervin.
Ünal: “Adın duyulsun, tanın, ün kazan” anlamında kullanılan bir ad.
Ünay: Ay gibi tanınmış, ünü parlak, şöhretli.
Üge: Şöhretli, tanınmış, ünlü.
V Harfi
Varlık: 1. Zenginlik, para, mal mülk. 2. Önemli, yararlı, değerli. 3. Yaşam, hayat. 4. Var olan her şey.
Vera: Günah ve haramdan kaçmak için şüpheli şeylerden uzaklaşma, takva.
Vefa: 1. Sözünde durma, dostluğu sürdürme. 2. Sevgi bağlılığı.
Vesamet: Güzellik, güzel olma, güzel yüzlü olma.
Vicdan: Kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç
Y Harfi
Yakut: Pembe veya kırmızı renkte değerli bir süs taşı.
Yalın: Gösterişsiz, süssüz, sade. Alev.
Yankı: Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması.
Yarkın: 1. Şimşek, ışık 2. Işıklı. 3. Maharet, hüner.
Yaşam: Doğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat.
Yener: Üstün gelen, kazanan.
Yüce: Yüksek, büyük, ulu.
Yücelen: Yükselen, yüce bir duruma gelen.
Yüksel: “Yükseklere çık, yücel, başarı kazan, ilerle” anlamında kullanılan bir ad.
Z Harfi
Zafer: 1.Savaşta kazanılan başarı. 2.Yengi.3.Bir yarışma veya uğraşıda çaba harcayarak elde edilen başarı.
Zarif: 1. Güzel, şık, ince, kibar tavırlı. 2. İnce esprili, esprilerle konuşan.
Zeren: Anlayışlı, kavrayışlı, zeki.
Zirve: Doruk, bir şeyin en yüksek noktası, tepesi.
Zişan: 1. Canlı. 2. Onurlu, şerefli. 3. Bir tür lale.
Yorum gönder