Cumhuriyet sen ne büyüksün
Osmanlı İmparatorluğundan Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşıyla şehit kanıyla sulayarak kurtarabildiğimiz küçük Anadolu’da Atatürk’ün tek bir amacı vardı: Gelecekte dünyaya yeniden hükmedecek Türkiye Cumhuriyeti Türk-Ulus devletini kurabilmek. Var olabilmenin yegane yolu olarak bunu görüyordu. Yüz yıl sonra ulus olamayanların devlet olamadığını görerek bunun ne büyük bir ileri görüşlülük olduğunu daha iyi anlıyoruz.
Ulus devletin içindeki farklı kültürlerin bir arada tutulması için devletin sınırları içinde yaşayan herkesin eşit şekilde temsil edilmesi, kültür farklılıkların yaşatılması gerekiyordu. Bunun yegane yolu da Cumhuriyet yönetimine geçiş idi.
Cumhuriyetin tam bağımsız olarak yaşayabilmesi için ekonomik olarak kendine yeterli olması gerekiyordu. Aç bir toplum kendine yeterli üretimi sağlamak için çağın teknolojik aletlerini kullanmalıydı. Bunun için de bilim yoluyla aklı, akıl yoluyla teknolojik araçları geliştirilmeli ve üretimi kolaylaştırmalıydı.
İnsanların din, mezhep, kültür farklılıklarının birbiriyle çatışmaması için, birinin diğerini yok etmemesi için devletin bu inançlardan hiçbiri üzerine kurulmaması ve hepsinin korunması için laiklik gerekliydi. Bu yüzden ulus devletin temel ilkelerinden biri, birincisi laiklik olmuştur. Birlik bütünlük içinde yaşamamız, çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkabilmemiz için bundan sonra da laiklik ilkesinden ödün vermemek gerekir. Yoksa her birinin şeriatı kendinden menkul cemaat-tarikatların darbe girişimleriyle karşı karşıya kalmaya devam edeceğiz.
Ulus devlet kurulduğunda ulusun temel kültür taşıyıcı olan dilin, Türkçenin devletin dili olması ve halkın bu dil yoluyla eğitilmesi gerekiyordu. Alfabe devrimi yapılarak halkın tamamının kolayca okuyup yazacağı bir alfabeye geçilmeliydi. Bu yüzden alfabe ve dil devrimi yapılmıştır. Bugün halkın tamamının okur-yazar olması, ulus devletin diliyle anlaşabiliyor olması Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet sayesinde mümkün olmuştur.
Ulus devletin gerçekleştirilmesi için bütün halkın yönetime katılması, halkın iradesinin yönetime yansıması gerekiyordu. Bu cumhuriyet idaresiyle gerçekleştirilmiştir. Atatürk’ün en büyük Türk lideri oluşunu sağlayan en önemli devrimi Türkiye Cumhuriyeti’nde kadın haklarını Batı’nın dahi ilerisine taşıyan kanunları koymasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, Türk ulusu kimliği üzerine kurulmuştur. Bu “Türk kimliği” Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herkesi içine almaktadır. Genetik olarak Türk soyundan olmak anlamına gelmemektedir. Nitekim cumhuriyetin bize kazandırdığı imkanlarla bizi yönetenlerin tamamı, soyca Türk olmasalar da, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, ordu komutanı, en yüksek devlet bürokratı olabilmekte, insanların kökeni sorgulanmamaktadır. Bu Türkiye Cumhuriyetinin sağladığı bir imkandır.
Cumhuriyet karşıtı Müslümanlar, Türkiye Cumhuriyeti dışındaki İslam Coğrafyasının, devletlerinin, toplumlarının haline bakarak bir daha düşünmeliler.
Cumhuriyet sen ne büyüksün! Cumhuriyet düşmanlığı bile senin sağladığın imkanlarla yapılıyor ülkemizde!
***
Türk’ün bağımsız-hür yaşama genetiği, emperyalist olmayışı, merhamet-sevgi kodlarının bir yerlerde saklanıyor oluşu, yardımseverliği, farklılıkları hoş görmesi, zalime öfke mazluma merhamet gösterme duygusu, unutma yeteneği, düşman olmama, olsa dahi affetme yeteneği, pratik zekaya sahip oluşu, bulunulan duruma uyum sağlayarak yönetimi eline geçirme kabiliyeti vd… cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacaktır. Hatta Türkiye Cumhuriyeti kendi soyundan, kültüründen olanlarla birleşerek insanlığın makus talihini yenecektir. Bu on yıllar içinde olacaktır…
Sonsuza Kadar Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.
Prof. Dr. Ekrem Barak Arıkoğlu / 26 Ekim 2023
Yorum gönder