Tekirdağ’da Manileri Söyleme Geleneği
Mani söyleme geleneği kulaktan kulağa aktarılarak günümüze gelmiştir. Mani Türk halk şiirinin en küçük nazım şeklidir. Manilerde söylendiği yöre insanının düşünce yapısını ve duygulanmalarını buluruz. Maniler her yörede kendine özgü bir gelenekle söylenir. Mani söyleme kültürel değişim ve gelişim nedeniyle her geçen gün azalmaktadır. Halk kültüründe kültürel birer varlık olarak önemli bir yer tutan maniler gelecek kuşaklara aktarılmalıdır.
Maniler, çok geniş bir coğrafi alana yayılmışlardır. Yörelere göre çeşitli adlar alırlar. Türkiye dışındaki Türk halk kültüründe de mani yaygındır(1). Mani genellikle yedi heceden oluşan dört dizelik bir nazım şekli ve türüdür. Bir dörtlükten oluşan mani anlam bütünlüğü gösterir. Genellikle ilk iki dize doldurma dizedir, anlam ağırlığı ve verilmek istenilen mesaj üçüncü ve dördüncü dizededir. Doğaçlama söylenilen manilerin ilk iki dizesi hazırlıktır(2).
Maniler, maniciler tarafından söylendiği gibi herkes tarafından da söylenmektedir. Karşılıklı söylenilen maniler “mani atışması” adını alır. Bunlar bir tür soru cevap özelliği gösterir. Maniler Türk ruhunun yansıtıcılarıdır. Manilerde söylendiği yörenin gelenek ve göreneklerinin izlerini buluruz.
Maniler uygun her ortamda söylenebilir. Söylenilen ortam ve söyleyicilerin ruh durumları, manilerin içeriğini belirler (3).
Maniciler manici adı verilen kişiler tarafından özel bir ezgiyle , aşıklar tarafından özel makamlarla söylenir (4). Manilerle ilgili şekil ve konularına göre çeşitli sınıflamalar yapılmıştır(5).
Mani söyleme geleneğiyle ilgili araştırmalardan manilerin söylendiği ortam ve manilere verilen adlar hakkında bilgi ediniyoruz(6).
Tekirdağ’da mani söyleme geleneği günümüzde eskisi kadar olmasa da bütün canlılığıyla sürmektedir. Mani söyleme kadınlar arasında yaygındır. Maniler bütün yaş gruplarında söylenirken en çok gençler arasında yaygındır. Maniler gelenek aktarımı yoluyla yaşlılardan öğrenilir. Özel bir mani söyleme toplantısı yapılmaz. Hıdrellez toplantılarında genç kızlar niyet ve fal manileri söylerler. Hıdrellez gecesi kızlar bir çömleğe yüzük, takar, anahtarlık vb. eşyaları koyarlar. Sabah çömlek açılarak kimin eşyası çıktıysa onun niyetine mani söylerler. Eşyaları çekip mani söyleyen kızın elinde bir ayna vardır. Manici aynaya bakarak talihini okur gibi mani söyler.
Maniler genç kızların duygularını dışa vurma, sıkıntılarını, özlemlerini iletme dışında, beğendikleri delikanlılara meramlarını anlatmak, buluşup, konuşma isteklerini belirtmek yönleriyle de işlevseldir. Kadın toplantıları bir şenlik havasında geçer.
Tekirdağ’da manilerin söylendiği ortamları şöylece sıralayabiliriz.
1) Kadınlar arası toplantılar,
2) Evlenme törenleri (kız görme, kız isteme, nişan, ana kınası, kız kınası, gelin hamamı, düğün töreni, gelin alayı, gelin paçası vb. )
3) Sünnet törenleri( sünnet kınası, sünnet töreni vb.)
4) Yardımlaşma toplantıları (mısır çekme, bulgur çekme, yufka açma, düğün yemeği hazırlama , çapa yapma, sebze ve meyve toplama, hasat vb.)
5) Hıdrellez eğlenceleri
6) Yağmur duası törenleri
7) Bolluk bereket törenleri ( cemale çıkma, saya gezme, çiğdem bayramı vb. )
8) Köy seyirlik oyunları.
Kadınlar arası toplantılar bir cümbüş havasında geçer. Komşular birbirlerine haber verirler. Mani söylenilen ortama göre seyirciler tavır takınırlar. Dinleyici, mani üzüntülüyse üzüntülü , mani neşeliyse neşelidir. Maniler bazen birinin üzerine söylenir. Dinleyiciler maninin kime atıldığını anlamak için dikkatle dinlerler. Manilerde dinleyenleri en çok güldüren, eğlendiren gelin- kaynana manileridir. Eşi, oğlu, askerde gurbette olanlar ayrılık konulu manilerde hüzünlenirler, bazen ağlarlar. Onların bu durumları dinleyicileri de etkiler.
Maniler, kültür aktarımında önemli bir görev üstlenir.
Öğüt konulu maniler eğitim işlevlidir. Yüzyılların bilgi ve deneyimleri genç kuşaklara aktarılır. Mani söylenecek bir ortam doğunca yaşlılar kızlardan mani söylemelerini isterler. Genellikle mani bilmesi ve güzel sesiyle tanınan kızlar mani söylerler. Diğer kızlar da ona katılırlar. Neşeli manilerde alkışla tempo tutulur, mendil sallanır, darbuka , tef veya tepsi çalınır. Bazen manilerin konularına uygun bazı eşyalar aksesuar olarak kullanılır. Bunlar çiçek, mendil yazma, bayrak vb.dir. Manici mani söylerken , manide gönderme yapılan kişiyi belli etmek için işaret eder, göz eder.
Tekirdağ’da maniler bazen karşılıklı söylenir. Hıdrellez evlenme törenleri toplantılarında manilerle atışan kızlara mendil, yazma konu vb. hediyeler verilir. Eski ramazan gecelerinde davul çalarak kapılarda maniler söyleyen davulcularla birlikte çocuklar da gezerlerdi. Ev sahipleri davulcuya mendil , yağlık, havlu vb. hediyeler verirdi. Davulcunun arkasında gezen bir çocuk bu hediyeleri uzun bir sopaya bağlayarak davulcunun arkasından gezerdi.
Tekirdağ’da toplanan kadınlar mani söylerken niyet tutarlar. Bahtlarına okunan manileri, iyi , kötü diye yorumlarlar. Özellikle sevdalılar, asker eşleri, asker anaları, eşi, oğulları gurbette olanlar niyet tutarlar. Bahtlarına çıkan mani güzelse sevinirler, kötü çıkarsa üzülüp hayra yorarlar.
Genelde arzu, istek ve duygulanmalar üzerine söylenen manilerde dua ve beddualara da rastlanır . Bazen maniler aracılığıyla kız ve erkekte aranılan özellikler sıralanır. Bazen de mani aracılığıyla beğendiklerini beğenmediklerini bildirirler. Ramazan manilerinde ayın kutsallığı anlatılır, bahşişin bol tutulması istenilir. Eskiden pazarcılar ve esnaf malını satmak için maniler söylermiş. Bugün örneklerine çok az rastlıyoruz. Mesleklerin özelliklerinin sıralandığı manilerde mesleklerin tanıtılmasından çok sevgilinin iş grubuna gönderme yapılır. Okul, askerlik ve hapishane hayatı manilere konu olmuştur. Eskiden mektupların sonuna mani yazılması yaygındı.
Son yıllarda sünnet törenlerine çağrı davetiyelerine maniler yazıldığını görüyoruz.
Eski Tekirdağ manileriyle, yeni maniler arasında yaşama biçiminin farklılaşması, beğeninin değişmesi nedeniyle fark vardır. Günümüzün ekonomik koşulları ve teknolojisi, manilere yeni ögeler sokmuştur. Manileri incelediğimizde her şeyin maniye konu olabileceğini görüyoruz. Manilerin bir tek dörtlükten oluşması her konuda söylenmesi maniyi çok yaygın hale getirmiştir. Köyde söylenen manilerle şehirde söylenen maniler arasında köy ve şehir hayatını yansıtmaları yönleriyle farklılık vardır. Maninin söylendiği yer, bağlı bulunduğu kültür manilere yansır.
Maniler özel bir ezgiyle söylenmelerine karşın ezgisiz de söylenebilir. Toplantı ve evlenme törenlerinde maniler birbirlerine eklenerek türkü formuyla söylenir. Tekirdağ türkülerinin pek çoğu mani dörtlüklerinin ard arda sıralanmasıyla , türkü bütününde ayak birliği sağlama kaygısı güdülmeden söylenir. Bazen seçilen bir mani , maniler arasında tekrarlanarak türkü nakaratı görevi yapar. Genç kız toplantılarında maniler evlilik niyet ve temennisini dile getirmek ve hoşça vakit geçirmek üzere söylenir. Maniler yoluyla duygular açığa vurulur. Bazen maniler kötülüklere karşı uyarmak saygı ve sevgiyi pekiştirmek, olumsuzlukları eleştirerek örf , adet ve geleneklerin kuşaktan kuşağa aktarımının sağlaması yönüyle işlevseldir. Maniler duyguların açığa vurulması, güldürmesi, eğlendirmesi, işi kolay kılması, eğitim, örf, adet, gelenek aktarımı, birlik- beraberlik, dayanışma, kültürün sözlü yolla aktarımı yönleriyle işlevseldir.
Mani halkın ortak malı olduğu için yaratıcısı belli değildir. Maniyi genellikle kadınlar söyler. Mani söyleyene “manici”, mani söylemeye de “mani yakmak”, “mani düzmek” , “mani atmak” denir. Mani, sevgi konusunu işler, en kısa anlatım biçimiyle , insan duygularını ilettiği için önemi büyüktür. Maniler, aşk türkülerine, mizahi türkülere, oyun havalarına, ağıtlara biçim olarak malzeme vermişlerdir. Türk toplumunun sosyal yapısının ve düşüncesinin en güzel en duygulu anlatımını manilerde buluruz.
Sonuç:
Tekirdağ’da mani söyleme geleneği, yüzyılların deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş, belirli kuralları olan kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşmış bir gelenektir. Tekirdağ manilerinde Tekirdağ insanının düşünce yapısını, beğenisini, sevdalarını, özlemlerini, dertlerini, ortak duygu ve davranışların yansıtılmasını, yörenin kültürüne ait gelenek ve göreneklerin izlerinin sergilendiğini görüyoruz.
Tekirdağ manileri kendine özgü bir gelenekle söylenir. Onlarda diğer halk kültürü ürünleri gibi toplumu ayakta tutan dinamikleri belirleyebiliriz. Tekirdağ mani söyleme geleneğinin oluşmasında, şekillenmesinde geçmişten günümüze kalan tarihi ve kültürel mirasın önemli bir rolü vardır. Gün geçtikçe kaybolmakta olan mani söyleme geleneği halkın belleğinden silinmeden bir kültür varlığı olarak gelecek kuşaklara aktarılmalıdır.
Tekirdağ’da Söylenen Manilerden Örnekler:
Manilerin içerikleri, doğrudan söylenmesi gereken olaylar ya da işlerle bağlantılı değildir. Manilerin araştırmacılar tarafından söylendikleri ortama, duruma, yere ve şartlara göre çeşitli tasnifleri yapılmıştır. Belirli bir bölümde yer alan mani başka bir yönüyle diğer bölümlerde de yer alabilir. Derlediğimiz 400 Tekirdağ manisinden yola çıkarak Tekirdağ manilerini , söylenme amaçları, yerleri, zamanları, şartları ve ortamlarına göre aşağıdaki başlıklarda toplayıp tasnif ettik.
1- Sevda Manileri
2- Mani Atışmaları
3- Evlenme Adet ve Törenleriyle İlgili Maniler
4- Alkış (Dua) Manileri
5- Kargış(Beddua) Manileri
6- Mektup Manileri
7- Öğüt Manileri
8- Davulcu Manileri
9- Niyet -Fal Manileri
10- Meslekle İlgili Maniler
11- İş- İmece Manileri
12- Gelin -Kaynana Manileri
13- Evlenme Törenleri ve Çeşitli Toplantılarda Söylenen Maniler.
Tekirdağ manileri içinde en büyük bölümü sevda manileri oluşturdu. Sevda, özlem, ayrılık, yakınma, övgü, şikayet, evlenme dileği, sitem, kıskançlık, felekten talihten yakınma, sevdaya bağlı ölüm düşüncesi, ant içme, aşığa uyarı, sözünde durmayan aşığa sitem, gurbet acısı, bastırılmış duygular vb. üzerine söylenmiş manilerin ana eksenini sevda oluşturduğu için bunları sevda manileri başlığında topladık.
Tekirdağ Manilerinden Örnekler:
1-Sevda Manileri:
Acı bilirim acı Ağzında sigarası
Ateşe koydum sacı Ne güzel içişi var
Şimdi kızlar kaçıyor Fidan boylu yarimde
Nedir bunun ilacı Efendi biçimi var.
Ak üzüm asmasıyım Ak tiren kara tiren
Fabrika basmasıyım Odur yari götüren
Bana doktor ne lazım Gitti yarim gelmedi
Ben sevda hastasıyım Odur beni bitiren
Aklı giydim olmadı Al entarim asılsın
Beyaz giydim solmadı Etekleri basılsın
İki senedir bekledim Çoktan beri görmedim
Yarim benim olmadı Kara gözlüm nasılsın ?
Annem entari almış Arpalar dize kadar
Siyah dalları varmış Gel yarim bize kadar
Keşke sevmez olsaydım Çorap öreyim sana
Onun da yari varmış Topuktan dize kadar
Arpa biçtim ellikte Arabam teker meker
Yare çıktım terlikle Şu Tekirdağ’ı kız çeker
Yar ağladı ben sildim Şu Tekirdağ’ın kızları
Kırk liralık mendille Pembe yuvarlak şeker
Asmalarda çiçek çok Ayva külde pişer mi?
Tutulacak budak yok Gül yanaktan düşer mi ?
Şimdi kızlar kol kola Sen orada ben burada
Dayanacak yürek yok Bana gülmek düşer mi ?
Ay doğar ayazlanır Bahçelerde gündöndü
Gün doğar beyazlanır Bahçeler gölgelendi
Temrez’in kızları Yeni yari severken
Çok zaman nazlanır Eski yarim gücendi.
Bahçeler bağlar oldu Bahçelerde sarmaşık
Gözlerim ağlar oldu Sormadan oldum aşık
Yaralı geyik gibi Yar akılıma gelince
Meskenim dağlar oldu Elimden düşer kaşık.
Başörtümün gülleri Dantel öreyim diye
Sarı olsun solmasın Dantel yumağı aldım
Muratlı’nın kızlarını Her gün göreyim diye
Beğenmeyen almasın. Köy içinden yar sevdim
Dağda orman olur mu? Daireler gümbür gümbür
Aşkta ferman olur mu ? Gel yarim beni güldür
Yandım yandım kül oldum Ben yari görmeyeli
Küle derman olur mu ? Bu gün on yedi gündür
Denizin ortasında Derler buz bağladı
Mum yanar sofrasında Avcılar iz bağladı
Benim bir yarim var Beni bir gelin vurdu
Tekirdağ ortasında Yaramı kız bağladı
Elinde yeleceğim Elma yanak, gül yanak
Gelmedi göreceğim Şimdi gelir bir sağnak
Sevdadan deli oldum Haydi beni almadın
Aşkından öleceğim Şu aldığın kıza bak
Entarim yeşil bezden Fasulye pişirdim
Ateşin yeğdir közden Toprak tenceresinde
Ben senden ayrıldı Ben yarimle konuştum
Olmuşum iki gözden Mutfak penceresinde
Fırın üstünde kürek Fırın üstünde kalbur
Ne yanarsın be yürek Yandır Allah’ım yandır
Her derde dayandın Şu Tekirdağ erkekleri
Buna da dayan yürek Hem buruşuk, hem kambur
Geze geze yorulur Giden oğlan bak beri
Bir bakışta vurulur Elinde mor mendili
Gözüm seni görünce Sevdalandırırsın beni
Dilim söylemez olur Kiraz ayından beri
Makarada ipliğim Mendilim yere yere
O yar benim bebeğim Yar gitti gurbet ellere
Sen nereden gelirsin Yedi mendil çürüttüm
Ben orayı beklerim Gözyaşı sile sile
Merdivenim kırk ayak O hava yağmadı
Kırkına sürdüm ayak Damlalar damlamadı
Bu sabah yari gördüm Ben bir yar sevdim
Ne el tutar ne ayak Kimsecikler anlamadı
Otlu çayırdan geçtim Pencerede duran kız
Kavızlara ot biçtim Bayram geldi dolan kız
Ben yarimi görünce Kurbansız bayram olmaz
Öyle bir dalga geçtim. Sana kurban olam kız
Raf üstünde tencere Uykum geldi esnerim
Kalk gidelim incire Davul gibi seslerim
Annem babam duyarsa Mayadağ’a giderken
Koyar beni zincire. Telli fistan isterim.
Yağmur yağıyor yağmur Yelek örerim yelek
Tülbendimin katına Arka olacak arka
Çok üşüdüm sevdiğim İki tane yarim var
Al ceketinin altına Biri, dalgacı marka.
Yolda giden karamca Yelek örerim yelek
Karamcaya varınca Şişten çıkardım ilmek
Ben yarimi özledim Bu senenin modası
Perçemine varınca Yar üstüne yar sevmek.
İndim dereye durdum Ceviz dalı gevrek olur
Dokuz güvercin vurdum Dul karı sarmak soğuk olur
Müsteceb’in içinde Sararsan kızları sar
Ben bir kıza vuruldum Cilve cümbüş çok olur.
Gece çıktım dışarı Kara dutun gazeli
Ayın peşinde yıldız Esmer yarin güzeli
Çıkmıyorsun aklımdan Her anne büyütemez
Ne gece, ne de gündüz Yarim gibi güzeli
Motor geliyor motor İnci dizdim diziye
Bacası ben olayım Kimler görmüş göz ile
Yalnız yatan kızların Ben yardan vazgeçemem
Kocası ben olayım Bir kıskancın sözü ile
Muratlı güzel ama Ne cinim, ne periyim
İçi çamur olmasa Ben herkesten geriyim
Muratlı’yı yakarım Şirin’e aşık oldum
İçinde yar olmasa Tastamam serseriyim.
Gemi geliyor gemi Elim değdi eline
Ümit burnundan beri Mail oldum diline
Ben yarimi görmedim Ben dünyayı değişmem
Eylül ayından beri Saçının bir teline
Pınarın kapakları Dereye inen miller
Çınarın yaprakları Yare döktüğüm diller
Gurbette yarimin Unutulur mu be yarim?
Çınlasın kulakları Seninle geçen günler
Denizde mataramız Denizin kenarında
Ayrı düştü aramız Sümbülümsün sen benim
Ne kadar ayrı olsak Yedi yaşımdan beri
Yürektendir yaramız Sevdiğimsin sen benim.
Yarim dükkan önünde Naylon, naylon demekten
Dayanmış direğine Ben kesildim yemekten
Bizi çekemeyenler Seninkisi dalga ise
Buz koysun yüreğine Benimkisi yürekten.
İndim çeşme başına Ay aydındır içilmez
Sabun koydum taşına Selviliktir geçilmez
Sevda nedir bilmezdim Gönül bir top ibrişim.
Sen getirdin başıma . Dolaşırsa açılmaz.
Yengem çıkmış mahalleye Elmayı bıçakladım
Topluyor kaşıkları Çevreyi saçakladım
Yenge nasıl ayırdın Karanlıkta yar diye
Biz gibi aşıkları. Yastığı kucakladım.
Karpuz kestim ortadan Süpürgemin telleri
Yarim girdi portadan Süpürüyor yerleri
Bileydim yar olduğunu Salla yarim mendili
Aç kalkardım sofradan Gelsin sevda yelleri.
Uyumuş kalmışım Mendilimi uçurdum
Şu ayvanın dibinde Kavak yapraklarına
Ölüm var ayrılık yok Ben yarimi düşürdüm
Yarda benim kalbimde. Sevda yataklarına
2. Mani Atışmaları:
Kızlar:
Mani maniyi açar
Mani bilmeyen kaçar
Gelin kızlar atışalım
Hangimiz üste çıkar.
I.Kız: II.Kız:
Ahretimin boynunda Ak hindi beyaz hindi
İki beşi bir yerde Hindi kümese girdi
Gel ahretin gidelim Oğlu olan düşünsün
Baylarımız bir yerde Kızlar beş bine bindi
1.Kız ll.Kız
Bizim evin önünde Dere boyu dişbudak
Karyola parçaları Koparalım bir budak
Dinle ahretim dinle Gelini tellemişler
Ayrılık türküleri Almışlar pembe duvak
I.Kız ll.Kız
Denizde mataramız Elek elek içinde
Ayrı düştü aramız Elek tekne içinde
Ahret ayrı olsak da Tekirdağ’ın kızları
Yürektendir yaramız İpek yelek içinde
I.Kız: II.Kız:
Erik altında durma Geline bak geline
Erik dalını kırma Kına yakmış eline
Ahretine bakıp da Gelin kendi gidecek
Benim kalbimi kırma Damat beyin evine
I.Kız: II.Kız:
Ahret hilal kaşını Kaleden altım keser
Aldı gitti başını Fidan boylum gezer
Seller gibi akıttım Tekirdağ’ın içinde
Ben gözümün yaşını Yoktur yarime benzer
I.Kız: II.Kız:
Temelin altı kaya Kara kara böcekler
Basmaya bak basmaya Duvarı delecekler
Ahretimden vazgeçmem İstemediğim yere
Götürseler asmağa Zorla mı verecekler
I.Kız: II.Kız:
Ah översin översin Ay Urumlu, Urumlu
Öküzleri döversin Bacaları kurumlu
Alıştırma elini Öyle bir yar sevdim
Sonra beni döversin Hepsi koca burunlu
I.Kız: II.Kız:
Entarisi cim ,cimi Armut dalda sararmış
Soyadım inci mi ? Yarim beni sorarmış,
Dün gece neredeydin Hasta mı oldun yarim?
Koynumun güvercini Elin yüzün sararmış.
I.Kız: II.Kız:
Asmada üzüm sana Aşağıdan gelir misin
Kem midir gözüm sana? Yolları bilir misin
Seher yıldızı gibi Elindeki mendili
Dikmişim gözüm sana İstesem verir misin?
I.Kız: II.Kız:
Ata biner allanır Avluda kara kabak
Bacakları sallanır Yuvarlak, yuvarlak
Çalımından utanmaz Davuteli’nin kızları
Emanet at kullanır Avanaktır avanak
I.Kız: II.Kız:
Ay etine etine Ay aparım, aparım
Girdim çitin içine Gökte yıldız kaparım
Sakın gönül vermeyin Tekirdağ’ın kızlarını
El alemin piçine Dana fiyatına satarım
I.Kız: II.Kız:
Ayağımda kundura Ayakkabım var benim
Yürüdüm dura dura Bir karış topukları
İstediğim kızları Piyasaya çıkmışlar
Alırım vura vura Tekirdağ’ın kopukları
I.Kız: II.Kız:
Bahçelerde bal kabak Bahçemin kapısını
Açılır tabak tabak Açamıyorum yarim
Beni beğenmedin de Anneme duyurmuşlar
Aldığın kabağa bak Kaçamıyorum yarim.
I.Kız: II.Kız:
Cam cama eklenir mi? Çantası var kolunda
Cam dibi beklenir mi ? Gezer sahil boyunda
Üç sene bekle dersin Bu ne kadar güzellik
Üç sene beklenir mi ? Melek mi var soyunda?
I.Kız: II.Kız:
Derede yılan bağırır Elbisemin önüne
Kız senin neren ağarır? Sıraladım mor düğme
Düştüm sarhoş eline Hasta mıydın be yarim
Yorgun her yanım ağrır Niye gelmedin düğüne ?
I.Kız: II.Kız:
Giden eşekli oğlan Giden tren durmaz mı?
Beli fişekli oğlan Mektup versem almaz mı ?
İşaretten anlamaz İkimize bir yastık
Eşek kafalı oğlan. Acep kısmet olmaz mı ?
I.Kız: II.Kız:
İn dereye dereye Ah dedim oydun beni
Ne ineyim dereye Bu hale koydun beni
Babanın parası yok Yelkensiz gemi gibi
Seni evlendirmeye Ortada koydun beni
I.Kız: II.Kız:
İstanbul’a giderken İstanbul’a giderken
Hangi rüzgarlar esti İzin mi kaldı yarim?
Şu dalgalı saçını Muratlı kızlarında
Hangi berberler kesti. Gözün mü kaldı yarim ?
I.Kız: II.Kız:
İstanbul’a giderken İstanbul’dan gelirken
Bir teneke kum aldım Var altı istasyon
Unutmadın mı ahret, Benim yarim kullanıyor
Ben bıraktım, sen aldın Altmışlık Fergison.
I.Kız: II.Kız:
Su akar ulam ulam Sarılım, var olasın
İçinde kara yılan Sineme yar olasın
Ne zamansa benimsin Bana yar çok ama
Mavi takımlı oğlan. İsterim ki sen olasın.
3- Evlenme Adet Ve Törenleriyle İlgili Maniler:
Ay atlılar atlılar Ayakkabım var benim
Geliyor Muratlılar Altları delik delik
Kız görmeye gelmişler Benim yare zor geldi
Muşmula suratlılar. Beş tane beşi birlik
Ayakkabın teki Benim saçlarım uzun
Akşamdan beri kayıp Örmüyorlar sevdiğim.
Nişan olmadan çocuk Seni bana münasip
Senle konuşmak ayıp. Görmüyorlar sevdiğim.
Dere boyu dişbudak Elimde sarı kağıt
Koparalım bir budak Dür de üstüne yat
Gelini tellemişler Yar ben sana varırım
Atmışlar pembe duvak On bilezik bir saat.
Entarimin moruna Entarisi kırmızı
Gitmem köylü oğluna Ben annemin bir kızı
Beşibiryerde taksa Beni alacak oğlan
Yine girmem koluna. Ballı köyün yıldızı.
Entarimin moruna Erik çiçek açmadan
Girmem köylü oğluna Altı gölge olur mu ?
Gitcem şehir oğluna Küçücüğüm, sevdiğim
Taksın beni koluna Benden gelin olur mu ?
Fırın üstünde fırın Entarim kara dallı
Vurun davullar vurun Ucunda para bağlı
Bekir yarim geliyor Işıklar’ın kızları
Evliler geri durun. Dokuz motordan pahalı
Uzun saçı örmezler Geline bak geline
Seni bana vermezler Kına yakmış eline
Kalk kaçalım çavuşum Gelin kendi gidecek
Gece yarısı görmezler. Damat beyin evine
İndim derelerine İndim dereye çık düze
Bilmem nerelerine Şimdi kızlar beş bine
Kara kına yollamış Beş bini veren alır,
Yar benim ellerime. Vermeyen bekar kalır.
Karanfil deste deste Kar yağıyor sine sine
Gel beni babamdan iste Kozyörük deresine
Eğer babam vermezse Yarla lades tutunduk
Kır atını iyi besle Bu nişan çevresine
Karadır kaşlarımız Kara dut yemeli
On altıdır yaşlarımız Altında eğlenmeli
On altı yaştan beri Bu bekarlık çekilmez
Bağlıdır başlarımız. Kasım ola evlenmeli
Kuyu kazdırıp durma Karanfilim üç çatal
Suyu azdırıp durma Üçü de ayrı açar
Başkasına bakıp da Şu Tekirdağ kızları
Beni kızdırıp durma. Alır bohçayı kaçar.
Kaşıkçı minaresi Malkara’nın yolları
Yanıyor idaresi Sıvayayım kolları
Karabezirgan kızları Oğlan sana gidiyorum
Beş bin lira tanesi Tutsana davulları
Motor geliyor Mandaları sat baba
Arkası tenekeli Bana altın yap baba
Kalkmış beni istiyor Bana altın yapmazsan
Tekirdağ tevekkeli. Senin kızın yok baba
Motor geliyor motor Oğlanın adı Hakkı
Motorun bacası yok Şişeler dolu rakı
Kalkmış beni istiyor On bilezik, bir saat
Pantulun paçası yok. Bin lira baba hakkı
Yeşil taksi geliyor Yumurtanın sarısı
Barbaros’a gidiyor Yere düştü yarısı
Ablam gelin olacak On beşine girmeden
Sıra bana geliyor Oldu subay karısı
Darbukanın içinde Parmağındaki yüzük
Yılanın kemikleri Halka mı yar halka mı?
Oğlan sana geleceğim Candan mı seviyorsun?
Hazırla binlikleri Yoksa yarim dalga mı ?
Darbukamın ucunda Ayakkabımın teki
Yıldıza bak yıldıza Akşamdan beri kayıp
Ben pahalıyım şekerim Biz nişanlı değiliz
Sen ucuza bak ucuza Bize konuşmak ayıp
Cam dibinde durursun Derenin sularına
Cama tık tık vurursun, Kuş konar kenarına
Saçıma ilişirsen O kız bana varacak
Beni almış olursun. Kış veya yaz başına
Ahmet’im uyansın Ocak başında maşa
Altın kemer kuşansın Kalk adam beni boşa
Ahmet’i gören kızlar Boşayacaksan tez boşa
Sözlüsünü boşasın Kalmayalım kışa
Mendilimi yıkarım Mendilim kara dallı
Seremem çardaklara Uçunda para bağlı
Fazla yarim yok benim Müstecep’in kızları
Veremem ortaklara Güzel ama çok pahalı
Derenin servileri Parmağındaki yüzük
Çevirin dünürleri Halkaya da benziyor
Her yiğit harcı mıdır? Yar senin baktıkların
İstemek sevdiğimi. Dalgaya da benziyor.
Yarimin adı İsa Tarlası ayrıklıya
Biraz çorapları kısa Ben gitmeme çarıklıya
Ben İsa’ya varacam Allah kısmet ederse
Evleri yakın olsa. Boynu kravatlıya.
4- Alkış(Dua) Manileri:
Ak dutlar, kara dutlar Ay doğar aydır Allah’ım
O dutları kim toplar Gün doğar gündür Allah’ım
Asker olan yarime Canımı sıklet aldı
Gölge olsun bulutlar Yarimi gönder Allah’ım
Ayna attım çayıra Beyaz giyme toz olur
Şavkı vurdu bayıra Siyah giyme söz olur
Benim nazlı yarimin Gel beraber gezelim
Sonu gelsin hayıra Muradımız tez olur
Camide büyük kubbe Çimde otlar tavuklar
İmam sırtında cübbe Gündüzleri yumurtlar
Etmeli günahlara Koyun güden yarime
Canı gönülden tövbe Gölge olsun bulutlar
Dere boyu düz gider Dere boyunda dutlar
İnce belli kız gider Dutlar kökünden parlar
Kız yolunu şaşırmış Askerdeki yarime
İnşallah bize gider. Gölge olsun şu dutlar
Elimi soktum astara Entarisi karadan
Elimi kesti testere Dağlar kalksın aradan
Dua ettim Allah’a Ayrı düşen kulları
Güzel bir kız göstere Kavuşturur Yaradan
Malkara bayır olsun Mısır ektim azmasın
Arkası çayır olsun Gelen geçen kazmasın
Benim gözlerim kara Ben yarimle konuştum
Yarimin çakır olsun Allah günah yazmasın
Mavilimsin maşallah Sarı gülüm sararsın
Sen benimsin inşallah Sararıp da solarsın
Kavuşmadık yar olmaz Bana yar çok ama
Kavuşuruz inşallah İsterim sen olasın
Su yollarımız çamurdur Yetmiş üçü bitirdim
Yarim bana dargındır Bir yeni yıla daha girdim
Dargınsa dargın olsun Tanrım şükürler olsun
Sonumuz hayırdır Bu günlere eriştim.
5-Kargış(beddua) Manileri
Ayna attın çayıra Havada uçan kırlangıç
Şavkı vurdu bayıra Kanadı ayrıç ayrıç
Beni yardan ayıran Beni yardan ayıran
Sürüm sürüm sürüne Kan kussun avuç avuç.
Gitme yarim pazara Kara kaytanı mensiz
Uğratırlar nazara Kalbim karardı sensiz
Yarim ölmüş diyenler Şilteni yılan soksun
Kendi düşsün mezara. Nasıl yatarsın bensiz
Kara kara kartallar Portakal dilim, dilim
Kara yazı yazanlar Darılmaz benim yarim
Cennet yüzü görmesin Ne dedim de darıldın?
Aramızı bozanlar. Kurusun ağzım dilim.
Muratlı’nın yollarını Sini sini şekerler
Sen mi yaptın kaldırım ? İçine gül ekerler
Benden başka seversen Beni sana vermezler
Vursun seni yıldırım Günahımı çekerler.
Sular coşkun akarsa Seneler geldi geçti
Yatağından çıkarsa Ah neler geldi geçti
Haram olsun şu gözler Şu feleğe ettiğim
Başkasına bakarsa Sitemler geldi geçti
6- Mektup Manileri:
Bahar geldi, yaz güzel Bizim bahçe otlanmış
Merhameti az güzel Gel ahretim kazalım
Ben sana aşık oldum İkimizin baylara
Defterine yaz güzel Birer mektup yazalım.
Entarimin beyazı Kara katranım yok
Dama kapadım kızı Suya batıranım yok
Elinden mi gelmez Yare mektup yazdıkça
İki satır bir yazı Alıp götürenim yok.
Karşı karşı duralım Karanfilim süt beyaz
Telefonu kuralım, Bir şeyini istemem
Sen orada ben burda Yalnız kaldım bu yaz
Nasıl ayrı duralım Mektubu kısa yaz.
İstanbul’a giderken Mektup yazarsan yarim
Sol tarafta hastane Koy kibrit kutusuna
Yarimin mektubunu Bizim ordan geçerken
Geciktirme postane At evin arkasına
Mektup yazdım karadan Mektup yazdım sarı kağıt
Dağlar kalksın aradan Ağlarım her saat
Ayrılık pek çok gitti Sen orada ben burda
Kavuştursun Yaradan Nasıl durayım rahat.
Mektup yazarsın yarim Okula gider misin ?
Sarı kurdele bağla Sen koyun güder misin?
Ben yazarken ağlarım Gönderdiğim mektubu
Sen de okurken ağla Sen kabul eder misin?
Postacı gelir gelmez Oğlanın adı Zeki
Kapıyı zillendirir Omuzunda ceketi
Benim de bir yarim var. Sol cebinde geziyor
Dilsizi dillendirir Mektupların paketi.
Oya örerim oya Saçlara bak saçlara
Oya örmesi sevap Demet urganı gibi
Gönder yarim bir mektup Bana mektup yazmışsın
Ben de vereyim cevap Ananın gözü gibi
Tekirdağ’a giderken Yazı yazarım Latince
Sol tarafta hastane Kalem defter bitince
Yardan gelen mektubu Sen bekar değil misin?
Eğlendirme postane. Bekle horoz ötünce.
Al eline kalemi Denizde kum ziyade
Yaz başına geleni Asker oldum piyade
Seni sevdim seveli Seni ben çok severim
Oldum döşek veremi Hayatımdan ziyade.
Hatırladım yadını Beyaz giyme sevdiğim
Unutmadım tadını Ben beyaz yıkayamam
Hiç kimseler silemez Mektubunu alırım
Kalbimdeki adını. Konuşmağa çıkamam.
Ovada kavunlar Mani mani mani kelam
Al çapayı kaz yarim Benden yare çok selam
Maniye başlıyorum İncinip gücenmesin
Al kalemi yaz yarim. Bende gelcem bir zaman
7- Öğüt Manileri:
Asfaltta gezme yarim Bizim eve gelmek var
Asfalt güzeli derler Yemeni çevirmek var
Oku sevdiğim oku Düşün, düşün al yarim
Okuyanı severler Sonunda geçinmek var
Bizim evin önünde Karşıda kara katır
Ayvalar şişman olur Eşek gibi yan yatır
Müstecep’in kızlarını Şu zamane kızlarında
Almayan pişman olur. Ne saygı var, ne hatır.
Karşımda donup durma İnme yarim dereye
Boynunu vurup durma Uyur uyanamazsın
Beni sana vermezler Verme beni ellere
Kendini kırıp durma Görür dayanamazsın.
İnme bizim mahalleye İn dereye dereye
Çamurdur kayarsın Dere çakılı yarim
Bizim mahalle kızları Al bizim sülaleden
Dalgacıdır yanarsın Benim akıllı yarim
Mantomun cebi dardır Unut beni anıyorsan
İçinde neler vardır Buzlu su iç, yanıyorsan
Sabır et be sevgilim Durma avcunu yala
Sabırda neler vardır. Seveceğim sanıyorsan
Mendil bağladım yandan Sigaranı iç oğlan
Seni seviyorum candan Bizim yoldan geç oğlan
İki yarla bu iş olmaz Bizim yoldan geçerken
Vazgeç sen eski yardan. Durma doğru geç oğlan
Şu derenin odunu Susadım su isterim
Yakan bilir tadını Kırmızı sürahiden
Kız doğuran analar Yari güzel istersen
Gülsüm koysun adını. Al bizim sülaleden
Tepside üzüme bak Vur daireye gümlesin
Biraz da gözüme bak Bekar olan dinlesin
Eller ne derse desin Evli olan var ise
Sen banim sözüme bak. Yanımıza gelmesin
Bahçelerde hasır olur İn dereye dereye
Bakalım nasıl olur İnmeseniz olmaz mı ?
Yavuklusu olmayan çocuk Yarim şu sigarayı
Üzüntüsünden berduş olur. İçmeseniz olmaz mı ?
Su gelir akma ile Bahçede taş olmaz
Taş bina yıkma ile Dört ayaklı kuş olmaz
Adama kız verseler Seveceksen candan sev
Fiyaka satmayla Yalan sevgi hoş olmaz
Kara ağaç altında Taş üstüne oturma
Uyuma yar uyuma Kumaşını batırma
Boy resmimi vereceğim Madem beni seversin
Kimselere duyurma. Geç karşıma utanma.
Ateş başında ibrik Yapraklar arasında
Kağıt dolusu kibrit Ayvalar şişman olur.
Sana gelirim ama Bıyık Ali Kızlarını
Bir hafta daha sabret Almayan pişman olur.
8- Davulcu Manileri:
Allı beyazlı olur Aşağıdan beri geldim
Bahçede kirazlı olur Düştüm davulumu deldim
Sahura kalkmayanın İki gözüm benim ağam
Orucu nazlı olur Ben sana yine geldim
Avludan kara kedi atladı Davulumun üstü yaydan
Davulcunun ödü patladı Kalmadı üstümde mintan
Korkma davulcu korkma Verin ağalar beş on kuruş
Ağam keseyi yokladı Alayım sırtıma mintan
İşte geldim kapınıza Ne uyursun, ne uyursun?
Bir taş attım başınıza Bu uykudan ne bulursun?
Selamün aleyküm diyerek Kalk ye, oruç niyetlen
Selam verdim hepinize Cenneti alayı bulursun
Ne ola benim ola Şekerim var ezilecek
Kalbimiz nurla dola İnce bezden süzülecek
İki gözüm efendim Beklemeyim ağalar beni
Ramazan mübarek ola Çok yarim var gezilecek
9- Niyet Manileri:
Ak bakırı doldurdum Ak hindi beyaz hindi
Dolu diye kaldırdım Hindi kümese girdi
Ben yarimi kandırdım, Oğlu olan düşünsün
Naylon yelek aldırdım. Kızlar beş bine bindi
Armudumu dişledim Armut koydum sepete
Sapını gümüşledim Yari gördüm tepede
Ben yarimin ismini Öyle bir yar sevdim ki,
Fistanıma işledim Şan olsun memlekete.
Arpa biçtim az kaldı Al şalım, yeşil şalım
Başağını aldım, saz kaldı Dağları dolaşalım
Merak etme sevdiğim Aramız derya deniz
Kavuşmamız az kaldı Biz senle nasıl buluşalım?
Ana moru ana Aslının dediğini
Yoğursana bazlama Cebinin deliğini
Gönder beni gideyim Burda cennet istesen
O nazlı teyzeme. Ver benim sevdiğimi
Asker yapar talimi Bahçelerde pırasa
Kimse bilmez halimi Yaprağına kar yağsa
Hem askerlik hem sevda Bu gün tellal bağırsa
Öldürecek yarimi Herkes sevdiğini alsa
Bahçelere gel yarim Ben bir tavşan olaydım
Gül vereyim al yarim Avlu dibi eşerdim
Senin garip duruşun Bende talih olsaydı
Ayrılıkmış be yarim Sevdiğime düşerdim.
Bahçeye giriyorsun Ben bir evler yaptırdım
Çilek mi ekiyorsun? İki oda, bir mutfak
Sararmışsın solmuşsun Senin askerliğin varsa
Sevda mi çekiyorsun ? Benim de yaşım ufak.
Başörtümün gülleri Bu gün hava bulutlu
Yana bakıyor yana Senin talihin kutlu
Ahret senin sevdiğin Seni bir daha görsem
Bana bakıyor bana Benim için ne mutlu
Denizde kara balık Derin kuyu derindir
Geliyor çalık çalık Suyu buzdan serindir
Sanma yüzüm gülmüyor Merak etme be yarim
İçerim yanık yanık Belki kısmet senindir.
Dere boyunda nane Gidene bak gidene
Ne diyorsun be anne Gül sarılmış dikene
İlk yarime vermedin Allah sabırlar versin
Bundan ayrılmam anne. Gizli sevda çekene
Gemiler yanaşmaz mı ? Erik dalda saklanır
Sandallar dolaşmaz mı ? Durdukça ballanır
Sil gözünün yaşını Güzel kızın yanakları
Ayrılan kavuşmaz mı ? Öptükçe allanır.
Entarisi deneme Kalmadı hiç kuruntum
Kaşlar benzer kaleme Benim senden umudum
Oğlan seni koyacağım Dinlemem dedikodu
Yedi türlü vereme . Ben yarimden hoşnudum.
Kara tuzlar tuz gibi Karanfilim katmerli
Sular akar buz gibi Al koynuna at beni
Gel sarılıp yatalım Benden güzel bulursan
İki karanfil gibi Tut kolumdan at beni
Karanfilim üç çatal Kaşların mildir yarım
Üçü de pembe açar Gel beni güldür yarim
Muratlı’nın kızları Evimiz ayrı ama
Yatsıdan sonra kaçar. Gönlümüz biridir yarim
Kar yağıyor alçaklara Mani benim ezberim
Serpilir saçaklara Kan ağlıyor gözlerim
Öyle bir yarim var Ben o yarin yolunu
Sığmıyor kucaklara. Ölene dek gözlerim.
Manici başıyım Mendil versem almazsın
Cevahir taşıyım Sen mendilsiz kalmazsın
Beni soracak olursan Sigaranı yakayım
On beş yaşındayım. Sana zahmet olmasın.
Muratlı’nın camileri İki taksi geliyor
Yayılıp yıkılıyor Hangisine bineyim
Gönder yarim resmini Benim iki yarim var
Çok canım sıkılıyor. Hangisine gideyim.
İn bahçeye bahçeye İnanlı çeşmeleri
Bahçe patates gibi Avlusuzdur, avlusuz
Benim sevdiğim erkek İnanlı oğlanları
Mecmuada artist gibi Namussuzdur , namussuz.
İndim dere boyuna İstanbul hastanesi
Ayazmadan su içtim Elli kuruş tanesi
Sanma seni seviyorum Sevda hastalarının
Seninle dalga geçtim . Bakırköy hastanesi
İn dereye dereye Uzun yollar uzasın
Yar ben inecek miyim ? Koyunlar kuzulasın
Verdin bana bir sevda Daha dört sene duracam
Yar ben ölecek miyim? Beşlikler ucuzlasın
Oğlanın adı Metin Tren boyunca çiçek
Çini tabakta zeytin Trenler geçmeyecek
Kimselerde gözüm Benim sevdiğim oğlan
Yare gitmek niyetim Sigara içmeyecek
Yeşil biber ekerim Yol üstünde durmalı
Dibine su dökerim Güzel bir kız bulmalı
Eller almış yarimi Ona bir gül vererek
Ben derdini çekerim Yüreğinden vurmalı
Yüklü üstünde pire
Atladı gitti yere
Beni alan çocuklar
Vursun şak diye yere.
l0- Mesleklerle İlgili Maniler:
Araba gelir taşlıktan Ballı köyün ağaları
Dingil çıktı başlıktan Doldur ambarları
İstanbul memurları Köye kız verenler
Yürüyemez açlıktan. Çadır oğlanları.
Bu gün günlerden pazar Bu gün hava bulutlu
Katipler yazı yazar Terzilere ne mutlu
Gidin sorun katibe Terzi kızı görünce
Hep ayrılık mı yazar? Vazifeyi unuttu.
Çiftçilerin edası Denizin dibi mermer
Cepte yoktur parası Elimi soksam terler
Gitmeyin kızlar çiftçiye Benim bir yarim var
Çıkaramaz traktör parası Hem kahveci hem berber.
Hastane yolları Kanaviçe işlerim
Paket taşı olmalı Terzi benim müşterim
Bir insanın sevdiği Ben terziye gidersem
Başöğretmen olmalı Kol saati isterim.
Mandaları karaman Masa üstünde roman
Kaybolursan aramam Okurum zaman zaman
Ben bir esnaf kızıyım Benim gideceğim yar
Çiftçilere yaramam Başöğretmene benzer
Sevdiğim bir sporcudur Susurluk çayırları
Hücumları durdurur Çal asker boruları
Her şeye veda etti Yarime giydirmişler
Kalan bir can borcudur. Öğretmen urbaları
Vurun kızlar daireyi Sen pancar ekmedin mi ?
Gümledelim mahalleyi Ekte bak nasıl olur
Kahveciler duyarsa Sen bana çekmedin mi ?
Kapar gelir kahveyi Çekte bak nasıl olur.
11- İş-İmece Manileri:
Ben bir evler yaptırdım Bu gün ayın beşidir.
Rengi akşam güneşi Entarisi yeşildir.
Yeter dalga geçtiğimiz Yeşil entarili oğlan
Ciddi yapalım işi. Ne vakit olsa iştedir.
Gündoğdu tarlasında Kara kara karınca
Yarim harman olur mu ? Karıncaya varınca
Eski yar yakmış seni Ben yarimi özledim
Benden derman olur mu? Perçemine varınca
Karşıdan gelenlere Kara kara kaşlarım
Gül, karanfil haşlarım Gül, karanfil haşlarım
Her yan bakan kızın Her yan bakan kızın
Alnını karışlarım. Alnını karışlarım
Karanfilim , ıtırım Kara çadır is tutmaz
Hasta oldum yatarım Beylik martin pas tutmaz
Bana doktor kar etmez Ben bu dertten ölürsen
Sevdiğimi getirin Elin kızı yas tutmaz
Karanfilin kalburda Kara kara böcekler
Neler vardır sonunda Duvarı delecekler
İkimiz bir ölelim İstemediğim yare
Çift koysunlar tabuta Zorla mı verecekler ?
Kalıplarda menteşe Kara kara yaş kına
Fiyatı yetmiş beşe Elim değdi fışkına
Gel sevdiğim konuşalım Kibrit oldum yanarım
Burası tenha köşe. Yar senin aşkına.
Karanfilim üç çatal Kaleden attım keser
Üçü de pembe açar Fidan boylum gezer
Gece çuvalda yatar Tekirdağ’ın içinde
Gündüz fiyaka satar Yoktur yarime benzer
Kara ağacı kaldırdım Kara üzüm salkımda
Dibinden kum aldırdım Yar benim aklımda
Ben yarimi kandırdım Şu yarimin sevgisi
Naylon çanta aldırdım. Can evimin altında
Karanfilim saksıda Kapıdan geçti yarim
Yarim gelir takside Yaramı deşti yarim
Ben yarimi beklerim Uydu eller sözüne
Ezan ile yatsıda. Benden vazgeçti yarim.
İn dereye dereye İndim çeşme başına
Dere bulanık yarim Bir kız çıktı karşıma
Sen orada ben burada Sevda nedir bilmezdim
Bize ölüm yok yarim. O da geldi başıma.
Karadeniz üstünde İn dereye dereye
Kalayladım kazanı Toplayalım taşları
Yarim senin aşkından Senin yarla benim yar
Tutamadım Ramazanı. Mahalle arkadaşları.
İndim dereye durdun İndim aşağı mahalleye
Dokuz güvercin vurdum Topladım kaşıkları
Dokuzunun içinde Ablan ayırdı yarim
Ben Ali’ye vuruldum. Biz gibi aşıkları.
Yazdan toplar erzakın
Kışa saklar karınca
Hocamız bizi affeder
Yalvarıp yakarınca
12- Gelin Kaynana Manileri:
Bizim evin önünde Denizde kayık yüzer
Zerdali, şeftali Annem kendini üzer
Annesi istemez Üzme anne kendini
Oğlu oldu zırdeli. Damadın benden güzel.
Dağda meşe yarması Elimde kara bıçak
Fenadır kaynanası Sapından tutulacak
Fenaysa fena olsun Genç kızların günahı
Oğlu altın damlası. Anadan sorulacak.
Elbisem sarı olsun Elma attım geline
Sararıp da solmasın Gelin almaz eline
Sevdiğimin annesi Yazık olsun geline
Beğenmezse almasın. Düştü sarhoş eline.
Gece vakti erişti Rakı koydum şişene
Çıkrık önüne apıştı Geç kaynana köşene
Çekişmeyelim kaynana Ne korkak oğlun varmış
Bize gömlek çıkıştı. Yatıramadık döşeğe.
Sarı kavun dilimi
Tut kaynana dilini
Şimdi oğlun gelirse
Kırar kambur belini.
13-Evlenme Törenleri Ve Çeşitli Toplantılarda Söylenen Maniler:
Ahretimin boynunda Ana ilk tepe, ilk tepe
İki beşi bir yerde Kamyon gelir diktepe
Gel Ahret gidelim Benim yarim okuyor
Baylarımız bir yerde. Tekirdağ’da mektepte.
Ata binerek geldi Bahçelerde filbahri
Çayda inecem geldi Var git ellerin yari
Kara gözlü yarımı Sen bana yar olamazsın
Yolda göreceğim geldi. Yüzüme gülme bari
Bizim camın altında Bizim evin önünde
Ahmet mektup okuyor Dökümcü fabrikası
Gül takmış yakasına Bir şey istemem yarim
Yol gittikçe kokuyor. Bir ayak makinesi.
Cevizin dalı seyrek Çığıl tepe taşcazı
Cebimden düştü çeyrek Çın çın öter kuşcazı
Bu devir kurulalı Yaktı beni kül etti
Dengine giden seyrek. Anadolun kızcazı.
Dam başında ısırgan Denizin içinde enser
Kafir misin Müslüman ? Ucu yeşile benzer
Gel bir kere öpeyim Şam’ı ve şarkı gezdim
Vallah billah ısırmam. Yoktur yarime benzer.
Derelere ineceğim Derenin kılçıkları
Ormanı inleteceğim Boynumun boncukları
Annen almam dermiş Bir yıl daha geçerse
Oğlunu delirteceğim. Yakarım çocukları.
Dere boyu kızılcık Elek elek içinde
Kız saçların kıvırcık Elek tekne içinde
Çoktan beri gülmedim Tekirdağ’ın kızları
Güldür beni azıcık. Temiz yelek içinde.
Ey yayalar yayalar Fırın üstünde fırın
Çimen bağladınız mı ? Hanımlar şöyle durun
Gidiyoruz buradan Şimdi yarim geçecek
Kızlar ağladınız mı ? Hepiniz selam durun.
Haksız yere yanamam Hırsız geldi çarptırdım
Boş sözlere kanamam Yare elimi sıktırdım,
Her derde katlanırım Bir güzelin birine
Cefan dayanamam. Ben gönlümü kaptırdım.
Hoş geldin , sefa geldin Giden oğlan geri bak
Oturtmaya yerim yok Aldığın gönlümü bırak
Sana kahve pişirsem Yare gidecem ama
Cezve delik, şeker yok. Yollar çok uzak.
Gidene eş olayım Karaağaç yaprağını
Paltona peş olayım Üflesem kuruturum
Sigaranın üstüne Yarim senin sevdanı
Cilveli kuş olayım. Ölürsem unuturum.
Kadife yelek giydim Karanfil eşim, gül eşim
Elimle güle değdim Gel beni güldür eşim
Ne söylersem darılmam Bir gün seni görmezsem
Ben sana boyun eğdim . İleri gitmez işim.
Kara dutun dalını Kara dut parmak gibi
Eritirler balını Yemesi kaymak gibi
Gel sana öğreteyim Benim bir yarim vardır
Hovardalık yolunu. Şişede bir konyak gibi.
Karşıda yansın lüküs Kaşların kara yarim
Tarlayı süren öküz Gözlerin ela yarim
Kara gözlü sevdiğim O senin güzelliğin
Anadan kalmış öksüz Başına bela yarim.
Karşı karşı durdunuz Kaynar kazan taşmaz mı
Telefonu kurdunuz Yol buradan aşmaz mı?
İkiniz de bir boyda Merak etme güzelim
Ne de güzel uydunuz. Ayrılan kavuşmaz mı ?
Pencerede sarı kağıt Portakal soyulmuyor
Ağlarım saat, saat Feryadım duyulmuyor
Yari bana verseler Yarimin gül yüzüne
Uyurum rahat rahat. Bakmakla doyulmuyor.
Pancar ketkim sel aldı Raftan aldım makası
İlk yarimi eller aldı Açtım gömlek yakası
Eştim eştim eşemedim Bizim evden gözükür
İlk yarime düşemedim. Yavuklumun odası.
Maviler giymişsin Mantomun cebi var
Mavi güle dönmüşsün İçinde neler var
Tanıyamadım seni Sahi söyle be yarim
Sanki gökten inmişsin. Hesabında neler var.
Manici başı mısın ? Menekşeler tutam tutam
Cevahir taşı mısın ? Arasına güller takam
Göndereyim bin mektup Sevgilim sıladadır
Cebinde taşır mısın ? Gurbet elde nice yatam
Masa üstünde testi Mendil mendil şekerim
Kemer belimi kesti Yol üstüne dökerim
Orta yerde oynayan Ben sevda bilirim
İstanbul’un süksesi. İçimden ne çekerim
Mendilimde gül oya Muratlı’nın yolları
Gülmedim doya doya Karanfile kokuyor
Dertlere karıyor Benim sevdiğim oğlan
Günleri saya saya. Muratlı’da okuyor.
Mısırın arasında Motor geliyor motor
Oturdum sırasında Ekinler arasından
Yarim sigara içer Yarim bana el etti
Söyleycem babasına Motor arabasından.
Naştırpa kalayını İçime neler doldu
Yıkarım dolayını Hayat bana dert oldu
Dalgacıyım dalgacı Mor sümbüllü vatanım
Bulamaz kolayımı. Sensiz bir gurbet oldu.
İndim dere akmıyor İndim çeşme başına
Yar yüzüme bakmıyor Sabun koydum taşına
Dokuz daldan gül aldım Gelen geçen okusun
Yarim gibi kokmuyor. Neler geldi başıma.
O benim baş şalım Oğlanın adı Murat
Dağları dolaşırım Bana diyorlar bırak
Sen yağmur ol ben bulut Ben nasıl bırakayım
Bir gece kavuşalım. Karaciğerde merak.
Odam kireç tutmaz Ortaokul önünde
Kumunu koymayınca Yarim kitap okuyor
Canım rahat olmaz Elindeki çiçeği
Sarılıp yatmayınca Bana bakıp kokuyor.
Otobüsler geliyor Ördeğim suya daldı
Hepsi de narin narin Kanadı açık kaldı
Hangisinden inecek Söyleyin dostlar
Dalgalı saçlı yarim. Yarimi kim aldı.
Parmağımdaki yüzüğün Rüzgar gibi eseydin
Yar verdi parasını Kuvvetimi keseydin
Eğer inanmazsanız Benim sevdiğim kadar
Arayın arkasını. Sen de beni sevseydin.
Sarı yeleği sattım Saçlara bak saçlara
Sol yanıma uzattım Demet urganı gibi
Yar aklıma gelince Benim bir yarim var
Üç gün, üç gece yattım. Bahçede fidan gibi.
Sıra sıra pencereler Suda balık yan gider
Bakla gözlü çingeneler Açtım yaram kan gider
Her gün ekmek yerler Geçme kapının önünden
Gene oruçluyuz derler. Yüreğim hop hop eder.
Suya giden su kuşu Şu derenin uzunu
Al şu elli kuruşu Kıramadım buzunu
Kimden öğrendin yarim? Aldım Çerkez kızını
Öyle baygın duruşu. Çekemedim nazını.
Vurun davullar vurun Yaylanın çimenine
Vurun da geri durun Koyunum kuzuladı
Biz ikimiz duruyoruz Ben yarimi görünce
Siz de ikiniz durun. Yüreğim sızıladı.
Gidiyorum ellere
Kemer bağla bellere
Nasıl mekan tutayım
Yar olmadık yerlere.
Kaynaklar:
1-Erman ARTUN, “Adana’da Mani Söyleme Geleneği”, VII. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri, Eskişehir, l997
2-Ahmet Vefik Paşa,Lehçe-i Osmani, İstanbul, l893, s. 62
– Şemsettin Sami , Kamus-i Türki, s.1263-1264
– Niyazi ESET, Mukayeseli ve Neşredilmemiş Maniler , Ankara, l994, s.7-8
– Pertev Naili BORATAV, Mani Maddesi, İslam Ansiklopedisi c. 7, M.E.B. İstanbul, l993, s.285-288
– BORATAV . A.g.m. s.286
3- M.Fuat KÖPRÜLÜ, Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul, l981
– Şükrü ELÇİN, Türkiye Türkçesinde Maniler, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara, l990, s. 6-7
Prof. Dr. Erman Artun
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.
Yorum gönder