Kazıklı Voyvoda kimdir? Nasıl öldü?
Vampir edebiyatının ünlü karakteri Kont Dracula’nın tutsak edildiği zindan Türkiye’de ortaya çıktı. Bu karaktere ilham veren Eflak Prensi 3. Vlad, 1476’da Osmanlılarca esir alınmıştı. Osmanlılar 3. Vlad’ı Kazıklı Voyvoda olarak anıyordu. Peki, Kazıklı Voyvoda kimdir? İşte detaylar…
KAZIKLI VOYVODA KİMDİR?
Kütahya’nın Emet ilçesine bağlı Eğrigöz köyünde bulunan, 1800’lü yıllarda esirleri kazığa oturtarak öldürdüğü için “Kazıklı Voyvoda” diye anılan Eflak Prensi Vlad Tepes’in hapsedildiğinin ileri sürülmesiyle gündeme gelen tarihi kale, bölgenin ilgi odağı haline geldi.
İrlandalı yazar Bram Stoker’in Tepes’in yaşam öyküsünden esinlenerek 1897’de yazdığı, film ve belgesellere de konu olan vampirlerle ilgili “Drakula” adlı roman dünyada halen ilgi görüyor.
Osmanlı Devleti arşivlerinde temettuat defterlerinde, Hüdavendigar eyaleti içinde anılan Eğrigöz’de bulunan kale, yörede, ayakta kalan tek kale durumunda. Sarp kayalıklar üzerinde kurulu, dört yanı uçurumlarla kaplı kale, bazı kaynaklar tarafından, Bursa’daki Orhan Gazi Türbesi civarında kabri bulunan Şehzade Korkut’un öldüğü yer olarak biliniyor.
Bazı yabancı internet sitelerinde, Vlad Tepes’in Fatih Sultan Mehmet tarafından esir edildikten sonra Eğrigöz Kalesi’nde hapsedildiği tezi bulunuyor.
Çok sayıda, yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği kale, zamana karşı adeta direniyor. Kalede hala ayakta kalan surlar, dehlizler, farklı dönemlere ait vaftiz tekneleri, su sarnıçları, sırlı ve sırsız seramik çanak parçaları bulunuyor.
Kazıklı Voyvoda
İrlandalı yazar Stoker’in ”Drakula” adlı ünlü vampir romanına esin kaynağı olan Eflak Prensi Vlad Tepes, 1456-1462 yıllarında hükümdarlık yaptı.
Romanya tarihinde “ulusal kahraman” diye nitelendirilen Vlad Tepes, cezalandırmak istediği esirleri kazığa oturtarak öldürdüğü için Türkler tarafından ”Kazıklı Voyvoda” diye anılıyor. Osmanlı’ya karşı 1461 yılında isyan başlatan Tepes’in ordusu, Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in 1462’de yaptığı seferde yenildi ve prens esir edildi.
Osmanlılar tarafından Kazıklı Voyvoda, kendi milleti Ulahlar tarafından Tepeş (cellat), Macalar tarafından ise Drakul (şeytan) olarak adlandırılan III. Vlad, kardeşi Radul ile birlikte 1442 yılında Eflak tarafından Osmanlılara rehin verilmişti. Osmanlılara rehin verildiğinde on iki yaşında olan Vlad, Edirne sarayında tutuluyordu. Burada Şehzade Mehmet (II. Mehmet) ile birlikte Molla Gürani’nin derslerine katıldı.
Fatih Sultan Mehmet, kendisi ile iyi ilişkiler içerisindeki Vlad’ı 1456’da Eflak prensliğine atadı. Zeki ve cesur bir yapısı olan Vlad, Osmanlılardan öğrendiği komuta ve idare yetenekleriyle kendisini kabul ettirdi. Boğdanlıları ve Macarları birkaç defa bozguna uğratmıştı.
Osmanlı Devleti’ne sadık görünüyor, her yıl haracını bizzat padişaha getiriyordu. Padişah da kendisine hil’atler giydirip ihsanlarda bulunuyordu.
Ancak Fatih, Mora ve Karadeniz sahilleri ile uğraşırken Vlad eski bağlılığını göstermemeye başladı. Artık vergilerini bizzat getirmek bir yana, hiç göndermiyordu. Kendi hükmü altındaki insanlar dahil olmak üzere çevre ülkelerin de mensuplarına zulüm etmeye başladı. Batılı kaynaklar onun işkencelerinden uzun uzun söz etmekte ve vahşi bir canavara dönüştüğünü anlatmaktadır.
Kaynaklarda Vlad Tepes’in 1476’da öldüğü ifade ediliyor.
KAZIKLI VOYVODA NASIL ÖLDÜ?
Asıl adı Vlad olan caniye kendi milleti Tepeş (cellat), Macarlar Drakul (şeytan), Osmanlı ise Kazıklı Voyvoda demiştir. Kardeşi Radul ile Osmanlı sarayında eğitim gören bu iki kardeş Şehzade Mehmet ile hemen hemen aynı derecede eğitim almışlardır.
Hocaları Molla Gürâni`den İslam akaidini, matematiği ve mantık bilgisini görmüşlerdir. Osmanlı Devleti’nde aldıkları terbiye ile güçlü bir kumandan olmuşlardır. Göstermiş olduğu başarılar neticesinde Sultan Fatih, onu 1456`da Eflak Prensliği’ne tayin etmiştir. İlk başlarda her şey yolundadır, senelik vergisini zamanında teslim eder ve hiçbir kötü durum teşebbüsünde bulunmaz…
Eflak tahtını sağlamlaştırmak ve güçlü dostluklar kurmak adına Vlad, Macar Kralı Mathias’ı kendi akrabası olan bir soylu ile evlendirmiştir. İlk başlarda gayet güzel giden sadâkat bağları, sonraları bozulmaya başlamıştır. Göstermiş olduğu başarılar ile gururlanan Vlad Osmanlı Devleti’ne ödediği vergileri aksatmaya başlamıştır. Fatih’in Mora ve Karadeniz fetihleriyle uğraştığını bilen Vlad son dönemde vergisini vermemiştir.
Fatih, Karadeniz fethine gider iken İshak Paşa`yı az bir kuvvet ile Edirne’de bırakmıştır. Bu olaydan istifade eden Vlad isyan bayrağını çekmiştir. Tuna`yı geçip Dobruca’yı ve Kuzey Bulgaristan`ı yağmalamıştır. İshak Paşa, elinde az bir kuvvet olduğundan Vlad`ın peşine düşememiştir. Vlad`ın isyanından sonra yapmış olduğu caniliklerin haddi hesabı yoktur. Yapmış olduğu zulümlerden bir kısmı şunlardır:
“Eline Türk esirleri geçince ayaklarındaki derinin yüzülmesini, meydana çıkan kırmızı etlerin tuz ile ovuşturulmasını sonra da elem ve azabın artması için keçilere yalattırılmasını emrederdi.” Tursun Bey, insanları sebze gibi doğramak ve çömlek içinde pişirip kaynatmak için hususi usuller uygulattığını anlatır. Bir gün eşek üzerinde tesadüf ettiği papazı eşekle beraber kazıklatmıştır.
Mesela Hammer de, yemek yerken kazıklara oturtulmuş insanların çığlıkları içinde can çekişmelerini seyredip, zevk aldığından, beş yüz asilzadeyi birden, kazıklara geçirttiğinden, altı yüz ecnebi tüccarını kazığa oturtup neşeyle seyrettiğinden, topraklarındaki bütün dilencileri çağırtıp yemek yedirttikten sonra büyük bir ateş yakıp hepsini yaktırdığı zaman masasında neşeyle şarabını içtiğinden, öldürdüğü analarının kızarmış etlerini çocuklarına zorla yedirdiğinden, bazı anaların memelerini kestirip yerlerine çocuklarının başını diktirdiğinden bahseder” -İ. Hami Danişmend-
Trabzon seferini tamamlayıp geri dönen Fatih Sultan Mehmed vuku bulan bu üzücü olayları İshak Paşa`dan dinleyip tez elden kararını vermiştir. Vlad’ın cezası kesilecektir. Yapmış olduğu bu canilikler son bulacaktır. Fatih uzun zamandır ödemediği vergileri bizzat kendisinin getirmesini emreder Vlad’a. Vlad vergileri getireceğini velâkin o yokken Macarlar’ın tahtını ele geçireceğinden korktuğu için Fatih Sultan Mehmed Han’dan takviye kuvvet ister.
Gelen bu istek olumlu karşılanır ve Silistre beyi Yunus Bey ile Niğbolu beyi Hamza`yı Eflak tahtını korumak için görevlendirir. Osmanlı askerleri tez elden harekete geçerler ve Tuna kenarına geldiklerinde nehrin donmuş olduğunu görürler. Burada bir süre beklemek mecburiyetinde kalan Osmanlı askerleri hazırlık yapıp karşıya geçmeye çalışırken bir anda Vlad ve ordusu hiç beklenmedik bir baskın yapar. Yunus Bey oracıkta şehit olur. Hamza Bey ve diğer yiğit askerler ise esir edilip şatosuna götürülür. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi öldürmekten zevk alan bu cani adam Osmanlı askerinin ilk önce ellerini ve kollarını keser daha sonra kazığa geçirir. Hamza Bey’i ise rütbesi nedeniyle daha büyük bir kazığa geçirip kafasını Macar kralına göndererek yardım ister.
Vlad`ın bu vahşice hareketini duyan Fatih, büyük bir üzüntü içinde kaldı ve 1462 baharında Eflak üzerine sefer kararı verdi. Osmanlı ordusu başta Fatih Sultan Mehmed olmak üzere yirmi kadırga ve yüz elli nakliye gemisi ile birlikte hareket etti. Ordu Vidin`e kadar nehir yolu ile gitti. Tuna`yı geçip Eflak topraklarına giren sultan, Vlad`tan iz göremedi. Bunun üzerine Evrenoszade Ali Bey`in oğlu Evrenos Bey`i Eflak`ın içlerine akınlar düzenlemeye gönderdi. Yaptığı akınlardan yüklü miktarda esir ve ganimet elde etti. Lakin Vlad`ı yakalayamamıştı. Vlad kuvvetlerini iki kısma ayırmıştı. Bir kısmını yardıma gelmeleri muhtemel olan Boğdanlılar üzerine sevk etmiş, on bin kişilik diğer grubu da kendisinin de başında bulunduğu bir ordu ile Fatih Sultan Mehmed Han`a saldırı düzenlemeyi planlamıştı.
Fatih`in göndermiş olduğu akıncıları gören Vlad`ın diğer ordusu ilk başta onları pusuya düşürürüz diye ormanlık alana çekmeye çalışmışlardır. Lakin ormanlık alana çekmek istedikleri yerde Mahmut Paşa ve Rumeli askeri vardı ve o gün orda olan yedi veyahut sekiz bin kişilik ordunun hepsi telef olmuştur.
Almış olduğu ağır yenilgiden sonra daha da sinirlenen Vlad, Osmanlı ordugahına girip Fatih`i öldürmek istemekte idi. Osmanlı’da görmüş olduğu eğitim sebebi ile çok güzel Türkçe konuşabilen biri olduğundan asker kılığında gidip keşif yapmıştır. Planını ordugâhta kurmuştur ve gecenin kör karanlığında saldıracaktır. Osmanlı Sultanı almış olduğu eğitimi ve kişiliğini iyi bildiği çocukluk arkadaşının ordugâha girmesine izin verip keşif yapmasına göz yummuştur.
Cenk gecenin kör karanlığında başlamıştı, ilk başta erzak deposu ile hayvanları hedef almışlardı. Bir bölük asker eğer olur da kaçarlar diye telef etmeye öne bu yerlerden başlamıştı diğerleri ise Vlad ile beraber Padişah’ın çadırına doğru yönelmişti. Osmanlı askerinin gece uykusundan istifade edip hızlı adımlar ile Padişah’ın çadırına gelmişlerdi. Öfke ve kin dolu bir şekilde çadırın içine giren Vlad içerde görmüş olduğu durum karşısında dehşete düşmüştür.
Zamanın savaş makinesi olan YENİÇERİLER! Ordugâha girdiğinden beri bu kadar sessizliğin hiç de hayra alamet olmadığını anlamıştır Vlad. Velâkin iş işten geçmiştir cenk meydanına giren yeniçerilerin yiğitlikleri sayesinde Vlad ve ordusu ağır kayıplar vermeye başlamıştır. Her şeyin kaybolduğunu ellerinden gittiğini gören Vlad kaçmaya başladığı ordugâhtan zor bela çıkabilmiştir. İlk önce Moldavya’ya oradan Macaristan’a geçti. Akrabası olduğu Macar Kralı ile anlaşacağından emin olan Vlad, Osmanlı ordusu geri çekildiği zaman alacağı takviye kuvvet ile tekrardan tahtına oturma hayalleri kuruyordu. Lakin iş umduğu gibi gitmedi Macar Kralı Osmanlı Devleti ile bir pürüz yaşamamak için Vlad`ı hapse attı.
Fatih Sultan Mehmed, Eflak Voyvodalığına ise Vlad`ın kardeşi Radul`u atadı. Radul, ağabeyinin aksine barışçıl bir yol izledi. Osmanlı’ya vergilerini ödedi halka zulmetmedi. 1479`da Radul`un ölmesi üzerine Macar Kralı Vlad`ı serbest bıraktı. Lakin bu sefer de işler istediği gibi gitmedi. Yeni Voyvoda olan Basarab Osmanlı devletine durumu bildirmiş ve yardım talep etmişti.
Osmanlı devleti Eflak Voyvodasına tecrübeli bir bahadır olan Akıncı beyi Mihaloğlu’nu göndermişti. Atlarını dörtnala süren Osmanlı akıncıları tez elden varmış Vlad’ı Tuna`da aramaya başlamıştır. Ordu toplayıp da savaş hazırlıkları için uğraştığı bir vakitte çökmüşlerdir Tepeş’in tepesine, almışlardır kellesini ve Pây-i tahta göndermişlerdir yolda giderken bütün millet görmüştür. Yanlış yapanın cezası Osmanlı Devleti’nde iyiye pamuk, kötüye demirdir.
Trabzon seferini tamamlayıp geri dönen Fatih Sultan Mehmed vuku bulan bu üzücü olayları İshak Paşa`dan dinleyip tez elden kararını vermiştir. Vlad’ın cezası kesilecektir. Yapmış olduğu bu canilikler son bulacaktır. Fatih uzun zamandır ödemediği vergileri bizzat kendisinin getirmesini emreder Vlad’a. Vlad vergileri getireceğini velâkin o yokken Macarlar’ın tahtını ele geçireceğinden korktuğu için Fatih Sultan Mehmed Han’dan takviye kuvvet ister. Gelen bu istek olumlu karşılanır ve Silistre beyi Yunus Bey ile Niğbolu beyi Hamza`yı Eflak tahtını korumak için görevlendirir.
Osmanlı askerleri tez elden harekete geçerler ve Tuna kenarına geldiklerinde nehrin donmuş olduğunu görürler. Burada bir süre beklemek mecburiyetinde kalan Osmanlı askerleri hazırlık yapıp karşıya geçmeye çalışırken bir anda Vlad ve ordusu hiç beklenmedik bir baskın yapar. Yunus Bey oracıkta şehit olur. Hamza Bey ve diğer yiğit askerler ise esir edilip şatosuna götürülür. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi öldürmekten zevk alan bu cani adam Osmanlı askerinin ilk önce ellerini ve kollarını keser daha sonra kazığa geçirir. Hamza Bey’i ise rütbesi nedeniyle daha büyük bir kazığa geçirip kafasını Macar kralına göndererek yardım ister.
Vlad`ın bu vahşice hareketini duyan Fatih, büyük bir üzüntü içinde kaldı ve 1462 baharında Eflak üzerine sefer kararı verdi. Osmanlı ordusu başta Fatih Sultan Mehmed olmak üzere yirmi kadırga ve yüz elli nakliye gemisi ile birlikte hareket etti. Ordu Vidin`e kadar nehir yolu ile gitti. Tuna`yı geçip Eflak topraklarına giren sultan, Vlad`tan iz göremedi. Bunun üzerine Evrenoszade Ali Bey`in oğlu Evrenos Bey`i Eflak`ın içlerine akınlar düzenlemeye gönderdi. Yaptığı akınlardan yüklü miktarda esir ve ganimet elde etti. Lakin Vlad`ı yakalayamamıştı.
Vlad kuvvetlerini iki kısma ayırmıştı. Bir kısmını yardıma gelmeleri muhtemel olan Boğdanlılar üzerine sevk etmiş, on bin kişilik diğer grubu da kendisinin de başında bulunduğu bir ordu ile Fatih Sultan Mehmed Han`a saldırı düzenlemeyi planlamıştı. Fatih`in göndermiş olduğu akıncıları gören Vlad`ın diğer ordusu ilk başta onları pusuya düşürürüz diye ormanlık alana çekmeye çalışmışlardır. Lakin ormanlık alana çekmek istedikleri yerde Mahmut Paşa ve Rumeli askeri vardı ve o gün orda olan yedi veyahut sekiz bin kişilik ordunun hepsi telef olmuştur.
Almış olduğu ağır yenilgiden sonra daha da sinirlenen Vlad, Osmanlı ordugahına girip Fatih`i öldürmek istemekte idi. Osmanlı’da görmüş olduğu eğitim sebebi ile çok güzel Türkçe konuşabilen biri olduğundan asker kılığında gidip keşif yapmıştır. Planını ordugâhta kurmuştur ve gecenin kör karanlığında saldıracaktır. Osmanlı Sultanı almış olduğu eğitimi ve kişiliğini iyi bildiği çocukluk arkadaşının ordugâha girmesine izin verip keşif yapmasına göz yummuştur.
Cenk gecenin kör karanlığında başlamıştı, ilk başta erzak deposu ile hayvanları hedef almışlardı. Bir bölük asker eğer olur da kaçarlar diye telef etmeye öne bu yerlerden başlamıştı diğerleri ise Vlad ile beraber Padişah’ın çadırına doğru yönelmişti. Osmanlı askerinin gece uykusundan istifade edip hızlı adımlar ile Padişah’ın çadırına gelmişlerdi. Öfke ve kin dolu bir şekilde çadırın içine giren Vlad içerde görmüş olduğu durum karşısında dehşete düşmüştür.
Zamanın savaş makinesi olan YENİÇERİLER! Ordugâha girdiğinden beri bu kadar sessizliğin hiç de hayra alamet olmadığını anlamıştır Vlad. Velâkin iş işten geçmiştir cenk meydanına giren yeniçerilerin yiğitlikleri sayesinde Vlad ve ordusu ağır kayıplar vermeye başlamıştır. Her şeyin kaybolduğunu ellerinden gittiğini gören Vlad kaçmaya başladığı ordugâhtan zor bela çıkabilmiştir. İlk önce Moldavya’ya oradan Macaristan’a geçti. Akrabası olduğu Macar Kralı ile anlaşacağından emin olan Vlad, Osmanlı ordusu geri çekildiği zaman alacağı takviye kuvvet ile tekrardan tahtına oturma hayalleri kuruyordu. Lakin iş umduğu gibi gitmedi Macar Kralı Osmanlı Devleti ile bir pürüz yaşamamak için Vlad`ı hapse attı.
Fatih Sultan Mehmed, Eflak Voyvodalığına ise Vlad`ın kardeşi Radul`u atadı. Radul, ağabeyinin aksine barışçıl bir yol izledi. Osmanlı’ya vergilerini ödedi halka zulmetmedi. 1479`da Radul`un ölmesi üzerine Macar Kralı Vlad`ı serbest bıraktı. Lakin bu sefer de işler istediği gibi gitmedi. Yeni Voyvoda olan Basarab Osmanlı devletine durumu bildirmiş ve yardım talep etmişti.
Osmanlı devleti Eflak Voyvodasına tecrübeli bir bahadır olan Akıncı beyi Mihaloğlu’nu göndermişti. Atlarını dörtnala süren Osmanlı akıncıları tez elden varmış Vlad’ı Tuna`da aramaya başlamıştır. Ordu toplayıp da savaş hazırlıkları için uğraştığı bir vakitte çökmüşlerdir Tepeş’in tepesine, almışlardır kellesini ve Pây-i tahta göndermişlerdir yolda giderken bütün millet görmüştür. Yanlış yapanın cezası Osmanlı Devleti’nde iyiye pamuk, kötüye demirdir.
Yorum gönder