Anne-babalara öneriler: İletişim
Küçük Çocuğunuza bir şey söylerken, diz çökerek onunla ayni hizaya gelmeye çalısın. Sizinle işbirliği yapmaya daha istekli olduğunu göreceksiniz.
Çocuğunuzun her yasta anlattığını, sıkıntıdan patlasanız bile can kulağıyla dinleyin.
Söyleyeceklerini bilseniz bile çocuğunuzu iyi dinleyin. Vaktiniz yoksa bunu ona söyleyin ve sonra dinleyin.
Çocuğunuzun anlattıklarını dinlemiyorsanız, bir süre sonra onun da sizi dinlemediğini fark edersiniz.
Çocuğunuzu yargılamadan dinleyin. Böylece onun gerçek duygu ve problemlerini öğrenme sansınız olur.
Çocuğunuzun duygularına karşı çıkmayın. Düşüncenin doğrusu, yanlısı olsa bile, duygunun doğrusu, yanlısı olmaz.
Korkuyorum, diyorsa “Ne var bunda korkacak?” diye karşı çıkmak yerine, “Demek korkuyorsun” diyerek sarılın. Göreceksiniz hem korkusunu anlatacak, hem de onu yenme sansı artacaktır.
Kendisini sıkıntıya sokan her yaşantısından sonra, “ne sonuç çıkarttığını” sorarak, “ders almaşına” ve “tecrübe kazanmasına” yardımcı olun. O sırada onunla asla tartışmayın. Ders vermeye kalkmayın. Mutlaka gerekiyorsa bunları daha sonra, duyguları yatıştıktan sonra yapın.
Çocuğunuzu hatasını görmesi için zorlamayın. Böylece aradan zaman geçince gerçeği görmesini kolaylaştırmış olursunuz.
Çocuğunuzu kendinize düşman etmek istemiyorsanız, bir başarısızlığından sonra “Ben sana demedim mi?” demeyin.
Çocuğunuza emir vermeyin. Ondan isteyin.
Çocuğunuza bir satıcıdan istediği tenzilatı veya tavizi kavga etmeden almasını öğretin.
Haksızlığa uğradığınıza inandığınız bir yerde, hakkinizi arayış biçiminize Çocuğunuzun tanık olmasını sağlayın. Ona kavga etmeden ve bağırmadan haksızlıklara karşı çıkmanın mümkün olduğunu gösterin.
Çocuğunuzu dinlerken, mutlaka yüzüne bakin ve onunla göz ilişkisi içinde olun. Kendisine önem verildiğini hissedecektir.
Çocuğunuzla iddialaşmayın. yumuşak bir sesle “Ben böyle düşünüyorum” deyin ve susun.
Dediğinizi kabul etme ihtimali artar (hemen değilse bile, biraz sonra).
“Ne” söylediğinizden çok daha önemli olan “nasıl” söylediğinizdir. İlişkiniz istemediğiniz gibi gelişiyorsa, ifadenizi ve beden dilinizi kontrol edin.
İletişim kişiye değil, kişiyle yapılır. Siz konuşurken Çocuğunuz susup dinliyorsa, boşa konuşuyorsunuz demektir.
Kimse duymak istemeyen biri kadar sağır değildir.
Çocuğunuza düşünce ve duygularını ifade etme firkati verin ve cevap veriyor diye ona kızmayın.
Çocuğunuza doğru bilgi verin. “nasıl olsa anlamaz”, “bunu onun iyiliği için yapıyorum” gibi gerekçelerin arkasına sığınmayın. Kaybolan güven geri gelmez.
Çocuklarla anlaşmanın en iyi yolu, onlara iyi niyetle yaklaşmaktır.
Çocuğunuzla aranızdaki duygusal çatışma, istemediğiniz boyutlara varıyorsa, “kimin hâkli olduğunu” düşünmek yerine, varmak istediğiniz amacı düşünün ve davran isinizi gözden geçirin.
Çocuğunuzun yaptığı bir şeyden hoşlandığınızda, bunu sebebiyle belirtin. Böylece “otomatik” teşekkür yerine, insanları mutlu eden “özel teşekküre geçebilirsiniz.
Bir tartışma sırasında asla birkaç problemi birlikte çözmeye çalışmayın. Konuları teker teker ele alin.
Gazeteden okuduğunuz haberi, size tekrar okusa da, ilgiyle dinleyin. Böylece ortak bir duygu paylaşmış olursunuz.
Çocuğunuzun ilgilendiği konulardan, kitaplardan, müzikten zevk almaya çalısın. İyi arkadaşlık, paylaşılan ortak heyecanlarla gerçekleşir.
Çocuklarınızı spor, tiyatro gösterisi, diploma töreni gibi özel günlerinde yalnız bırakmayın.
Yorum gönder