Bilim ve Sanat İnsanlığın Ortak Değerleridir

Bilimde Çığır Açmasına Rağmen İnsanlar Tarafından Oldukça Az Bilinen İslam Bilim İnsanları

Bilimde Çığır Açmasına Rağmen İnsanlar Tarafından Oldukça Az Bilinen İslam Bilim İnsanları

İbn Sina’yı, Farabi’yi tanıyorsunuz ya da en azından bir kere duydunuz; bakalım bu bilim insanlarından haberdar mıydınız?

1. Fergani

Ölüm tarihi 9 ya da 10. asır sayılan Fergani ya da Batı’nın adlandırmasıyla Alfraganus, bilindiği kadarıyla astronomi üzerine kapsamlı bir eser yazan ilk İslam bilginidir.

Astronominin Esasları adlı eserinde gezegenlerin ve sabit yıldızların uzaklıklarını, hacimlerini ve çaplarını veren Fergani’nin etkisi asıl olarak Batı’ya olur. 

12 ile 15. asır arası bu kitabı defalarca Latinceye çevrilen Fergani, hem kişi olarak hem de görüşleriyle Dante’nin İlahi Komedya’sında kendisine yer bulur.

2. Abdülhamid İbn Türk

Hakkında bilgimiz oldukça az olmakla birlikte Abdülhamid İbn Türk, 9 veya 10. asırda Maveraünnehir bölgesinde yaşamış bir matematikçidir.

Kitab el Cebr ve el- Mukabele adlı eseri ilk kez yazan Harezmi olarak bilinse de aslında Abdülhamid İbn Türk ondan önce yazar; ancak bu kitabın sadece ‘Katışık Denklemlerde Mantıki Zaruretler’ adını taşıyan kısmı elimize ulaşır.  

Görülmektedir ki Abdülhamid İbn Türk bu kısımda ikinci derece denklemlerin çözümünü ele alır ve bunu Harezmi’ye oranla daha ayrıntılı yaparak özel durumların geometrik kanıtlarını verir.

3. Battani

9. asırda Harran’da doğan Battani’nin ailesi Sabi tarikatına üyedir. Bu tarikat, yıldızlara tapsa da Battani’nin Müslüman olduğu düşünülür.

Batı’daki ismiyle Albategnius Suriye, Rakka’da bir gözlemevi kurar ve 877-929 yılları arasında burada gözlemler yapar.  Yaptığı bu gözlemleri gökyüzü olayları çizelgesi olarak adlandırabileceğimiz Sabi Zici’nde toplar. 

Sabi Zici bu konuda ilk olarak yazılmış en kapsamlı eserdir. Ayrıca Battani, ekliptiğin eğimini dakik olarak belirler ve Güneş yılını 365 gün 5 saat 46 dakika 24 saniye olarak verir.

4. Bitruci

1204 yılında ölen Bitruci’nin astronomi açısından önemi, Batı ve Doğu’da hakim olan Batlamyus astronomisini eleştirmesinde yatar.

Batlamyus’un Aristoteles fiziği ile uyuşmayan astronomisi aslında Bitruci’nin hocası İbn Tufeyl tarafından eleştirilir. Bunu ve Tufeyl’in bu eleştiriyi hiç yazmadığını Bitruci’den öğreniriz. 

Bitruci de hocasının eleştirisinden yola çıkarak yeni bir sistem önerir. Bu yeni sistemini Kitab el Hey’de açıklayan bilim insanının düşünceleri, 13. asırda Latince ve İbraniceye çevrilerek diğer medeniyetlere de aktarılır. Bitruci’nin asıl önemi Batlamyus’un eleştirilebilir nitelikte olduğunu göstermesidir.

5. Kemalüddin el-Farisi

Farisi, büyük deha İbn’ül  Heysem’in çalışmalarını değerlendirmesiyle ünlense de kendisi Batı’da ancak 19. asrın sonlarında tanınmıştır.

1320 yılında ölen Farisi, Tenkih el-Menazır adlı bir kitap kaleme alır. Doğu’da özellikle optiğin yaygın olarak çalışılır bir disiplin haline gelmesi bu kitap aracılığıyla olur. 

Farisi’nin optik tarihine en büyük katkısı ise oluşumu uzunca yıllar boyunca açıklanamayan gökkuşağının oluşumunu ilk kez doğru biçimde açıklamış olmasıdır. Bu açıklama Orta Çağ İslam biliminin önemli ve seçkin bir başarısıdır.

6. Cabir İbn Hayyan

721-815 yılları arasında yaşayan Cabir İbn Hayyan, Tus şehrinde bir eczacının oğlu olarak dünyaya gelir ve daha o zamandan büyük bir kimyacı olacağı olasıdır.

Cabir’in teorik ve pratik kimyaya dair çalışmaları, kendisine ‘efsanevi simyacı’ payesi verilmesini sağlar. 

Her ne kadar insana ölümsüzlük sağlayan ya da değersiz metalleri altına çeviren ‘el-iksir’i arasa da Cabir, pek çok kimyasal bileşiğin, kimya aletinin ve sürecinin uygulayıcısı olarak modern kimyanın kurucusu sayılır. Bu özelliği ile de Batı’da Geber ismiyle tanınır.

7. Cahiz

Evrimin tarihi Darwin’den çok öncelere hatta Antik Yunan’da Anaksimandros’a kadar bile dayandırılabilir.

İşte evrim binasına en önemli tuğlaları koyanlardan biri de Cahiz’dir. 

8. asırda Basra’da doğduğu tahmin edilen Cahiz’in ‘Hayvanlar Kitabı’ adlı eseri İslam dünyasında bu alanda yazılmış en önemli eser olur. Kitapta evrim, çevre ve koşullara uyum, hayvan psikolojisi gibi konulara değinen bilim insanı, aynı zamanda kendisinden sonraki kuramların temellerini atar.

8. Zehravi

İslam dünyasının en ünlü cerrahı Zehravi, 10. asırda Endülüs’te yaşar.

Yazmış olduğu ‘Tasrif’ adlı yapıtta dönemin cerrahi bilgilerini verir ve yeni yöntemler tanıtır. Bu yöntemler arasında yaraların dağlanması, canlı hayvanlar üzerinde deney yapılması, kadavra teşhiri yer alır. 

Ayrıca kullandığı ameliyat aletlerini de tanıttığı Tasrif ile Zehravi Latinceye çevrilir ve 15 ile 18. asırlarda defalarca çoğaltılır. Bu yönüyle Zehravi Batı’da cerrahinin gelişmesinde büyük rol oynar.

9. İbn Baytar

13. asrın en önemli botanikçilerinden olan bir başka Endülüslü İbn Baytar, öğretmeni Nebati ile gezilere çıkar ve bitki örtüleri üzerinde incelemeler yapar.

Baytar’ın yazmış olduğu iki önemli kitaptan ilki: ‘Basit İlaçlara İlişkin Doyurucu Bilgiler’dir. Bu kitapta hastalıklar harf sırasına göre düzenlenir ve her hastalıkta kullanılacak ilaca ilişkin ayrıntılı bilgi verilir. 

İkinci kitap olan ‘Basit İlaçlara ve Gıdalara İlişkin Bütün Bilgiler’de ise Baytar; minerallerden, bitkilerden ve hayvanlardan yaptığı 300’ü özgün olan 1400 ilacı tanıtır.

10. Hazini

12. asırda yaşayan Hazini, bir derviş gibi giyinir, çok az yer ve evinde tek başına yaşar. Ve bunun yanında teknoloji tarihine geçen önemli bir mekanikçi olur.

Ona mekanikçi payesi verilmesindeki en önemli neden Archimedes’in hidrostatik prensiplerine dayanarak inşa edilmiş olan su terazileri üzerine yoğunlaşmasıdır. 

Asıl olarak el Esfizari tarafından geliştirilen su terazisi Sultan Sencer’in hazinecibaşısı tarafından birtakım sahtekarlıkların ortaya çıkacağı korkusuyla yok edilir. Bunun üzerine Hazini, ‘Bilgelik Ölçüsü’ adlı eserinde su terazisini şu şekilde tasarlar: Terazi, 2 metre uzunluğunda, 2 cm kalınlığında bir tahta parçasından oluşur ve 4,5 kiloda 0,75 gr farkı gösterir.

11. İbn Battuta

İbn Battuta adı Marco Polo ile birlikte anılan ünlü seyyahtır ve 1304- 1368 yılları arasında yaşar. Kadı olarak yetişse de seyyahlık tutkusu ağır basar ve 3 kıta gezer.

1325 yılında hac amacıyla doğduğu yer olan Fas’ın Tanca şehrinde ayrılan Battuta, Kuzey Afrika sahillerini takip ederek İskenderiye’ye oradan da Kahire’ye gider. Buradan sırasıyla sırasıyla Antakya, Şam ve Bağdat’a giden seyyah 1330 yılında Kızıldeniz’e açılır. Ancak fırtınaya yakalanarak Kahire’ye döner ve rotasını Anadolu’ya çevirir. Bir ara İlhanlı Hükümdarlığı’nın vekilliğini yapar ve 1332’de İstanbul’a ulaşır. 

1333 yılında ise İndus Vadisi’ne doğru yola çıkan Battuta, Çin’i gezdikten sonra Basra’ya dönerek Mısır’a ulaşır ve tam 28 yıl sonra Fas’a geri döner. Battuta gittiği her yerde sosyal hayata katılır ve evlilikler yapar. 28 yıllık seyahatini ise ‘Rihletü İbn Battuta’ adlı eserde toplar. Dili oldukça sade olan bu eserde ülkelerin coğrafyası ve ekonomisi hakkında detaylı bilgiler yer alır.

Kaynak: Hüseyin Gazi Topdemir – Yavuz Unat, Bilim Tarihi, 2008

https://onedio.com/haber/bilimde

Spread the love

Yorum gönder