Kadeş Savaşı ve Barış Antlaşması
M.Ö 1274 tarihinde II. Ramses ile Muvattalli arasında Kadeş önünde büyük bir meydan savaşı yapılmış ve Kadeş Barış Antlaşması ile sonuçlanmıştır. Bu antlaşmaya bağlı olarak II. Ramses savaştan önce aldığı yerleri boşaltmış, Kadeş Şehri Hititlere kalmıştır.
Kadeş: Hititler ile Mısır Arasındaki Büyük Savaş ve Barış
Tarihin bilinen ilk barış anlaşması Kadeş Anlaşması, MÖ 13. yüzyılın iki büyük gücü olan Hitit ve Mısır devletleri arasında yapıldı.
II. Ramses henüz 14 yaşında tahta geçince, Hititler genç kralın tecrübesizliğini fırsat bilerek kuzey sınırını zorlamış ve günümüzde Suriye sınırları içinde kalan önemli ticaret kenti Kadeş’i ele geçirdi.
II. Ramses, emri altındaki kuvvetleri, Kadeş’i Hititlerden geri almaya yollasa da casuslar tarafından kandırılıp, Hititlerin Mısır birliklerinin kampından uzakta olduğuna inandırıldı. Casusların iddiasının aksine yakınlarda pusuya yatan Hititler, zamanı geldiğinde saldırdı. Destek kuvvetleri son anda yetiştiğinde Mısırlılar yenilginin eşiğindeydi. Ramses o anki çatışmayı kazanmış, fakat savaşta yenilmişti.
Kadeş şehrinin yerleşim yeri, günümüz Batı Suriye’sinin Humus ilçesinde yer alıyordu; MÖ 1275’te Hititler tarafından yönetiliyordu. Ramses, burayı kontrolü altına alarak, kuzeye dair ilgi alanına yönelik Hitit tehdidini ortadan kaldıracak ve bir zamanlar III. Thutmose tarafından ele geçirildiğinden beri kayıp olan toprakları zapt edecekti.
Savaşa dair Mısır kaynakları, Ramses’in ordusunun Hititlerin uzaklarda olduğuna inanacak şekilde nasıl yanıltıldığını anlatıyor. Şehre yaklaşan Mısırlılar, şehrin arkasına saklanan düşmanı fark edince şaşkına dönmüşlerdi.
Yaklaşık 3.000 adet Hitit savaş arabası ile 40.000 piyade, kendilerinden daha az sayıda olan dağılmış haldeki Mısır gücü ile çarpıştı. Ramses, güçlerini topladı ve saygıdeğer bir beraberlik elde edecek şekilde savaştı; sonraları ise zaferini ilan etti. Savaşı anlatan Mısır kayıtları, Ramses’in o andaki kahramanca yalnızlığını vurgulamak adına dağılmış savaş arabalarının betimlemelerini kullanıyordu: “Yanımda kimse yok. Fakat biliyorum ki (Tanrı) Amon’un lütfu, benim için, on bin savaş arabasından çok daha önemlidir.”
Ani saldırıyla sarsılan birlikler Kadeş’ten geri çekildi, ancak Ramses, küçük bir gerçeğin kazandığı zaferi gölgelemesine izin verecek değildi. Mısır boyunca tüm tapınak duvarlarına, kendisini düşmanlarını tek eliyle alt ederken betimleyen resimler çizilmesini emretti. Ebu Simbel’deki rölyeflerinde fark edilen kendini beğenmiş cümlelerin aksine Hititler Suriye’yi yönetmeye devam etti.
Ramses, savaş konusunda olduğu kadar halkla ilişkiler konusunda da uzmandı. Ancak tarihçiler artık Kadeş Savaşı’nın Hititlere karşı apaçık bir zafer olmadığını, aslında neredeyse kesin bir beraberlik olduğunu biliyor.
Yıllar süren müzakerelerin sonucunda, Hititlerle bir barış anlaşması imzalamayı kabul etti. Bu antlaşma metni günümüze kalan en eski barış antlaşması olma özelliğini taşıyor. MÖ 1258’de, Hititlerin bölgesel gücünü destekleyen bir hareketle Ramses, onlarla bir barış antlaşması yaptı. MÖ 1245’te bir Hitit prensesi ile evlendi.
Antlaşmayı imzalayarak her iki taraf da esirleri ülkelerine iade etmeyi ve dönüşlerinin ardından bu esirlere ceza vermemeyi kabul etmişti. İç veya dış herhangi bir düşmanın saldırısına uğradıklarında birbirlerine yardım etmeye de sözleşmişlerdi. Anlaşmanın bir kopyası Karnak tapınağındaki bir stelin üzerine hiyeroglifle yazılmıştı. Kil tablet üzerine Akadça yazılmış ikinci bir kopya ise 1906’da Çorum Boğazköy’de yapılan kazılar sırasında keşfedildi.
Eşit şartlarla imzalanan ve tarihin bilinen ilk uluslararası barış anlaşması olan Kadeş Anlaşması, MÖ 1269 yılında, Hitit Kralı III. Hattuşili ile Mısır Firavunu II. Ramses arasında yapılmış ve o devrin diplomatik dili olan Akadça ile yazılmıştı. Antlaşmanın Akad diliyle yazılmış üç kopyası bulunuyor.
1906 yılında Hugo Winckler ve Teodor Makridy tarafından birlikte yürütülen Türk-Alman kazılarında, başkent Boğazköy-Büyükkale’de bulunmuş olan kopyalardan bir tanesi Berlin’de bulunmakta, iki tanesi de İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde bulunuyor.
Anlaşmanın Mısırca’ya tercüme edilmiş kopyaları Karnak ve Ramesseum’daki amon tapınaklarının duvarlarına kazınmış. Bunlar, orijinalinden biraz farklı olarak antlaşmanın ehemmiyetini Mısır’a atfediyor ve barışın bir lütuf olarak imzalandığını vurguluyor. Antlaşmanın Hitit metni, resmen kabul edilmiş şartlara çok yakın bilgiler içeriyor.
2. Ramses’in saltanatı, Hitit devletine düşmanca bir tavır takınmasıyla başlamasına rağmen, her iki süper güç de ilgi alanlarını başka hususlara çevirebilmek ve hepsinden önemlisi “Deniz Kavimlerinin” ani saldırılarına karşı koyabilmek için birleşerek birlikte müdafaa ve saldırı şartlarında anlaşarak barış yapıyorlar.
Anlaşmadan bazı bölümler:
“Mısır memleketinin kralı, büyük kral, kahraman Ramses’in, Hatti memleketinin kralı Hattuşili ile iyi dostluklarının, kardeşliklerinin ve büyük krallıklarının devamı için yaptıkları antlaşmadır.”
Mısır kralı şu sözlerle devam ediyor:
“Aramızda daimi olarak iyi kardeşlik ve barış kurdum. Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki ilişkilerde iyi kardeşliğin ve iyi barışın kurulması için şunları söylüyorum: İşte, Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki ilişkiye gelince, öteden beri tanrı onlar arasında düşmanlığa izin vermediğinden antlaşma ebedidir.”
“Eğer dış memleketlerden bir düşman Mısır kralı kardeşin Ramses ve Mısır memleketine saldırırsa ve onun kardeşi “bana yardıma gel” diye haber gönderirse, Hatti memleketi kralı, Büyük Kral Hattuşili piyadelerini, süvarilerini gönderecek ve benim düşmanımı öldürecek.”
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder