Atatürk´ten Özdeyişler
Ne mutlu “Türküm” diyene.
Geldikleri gibi giderler.
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim.
Yurtta sulh, cihanda sulh.
Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum.
Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür.
Doğruyu söylemekten korkmayınız.
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.
Türkiye Cumhuriyeti mutlu, zengin ve muzaffer olacaktır.
Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir İleri!
Büyük hedefimiz, milletimizi en yüksek medeniyet seviyesine ve refaha ulaştırmaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.
Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler kazanmaya devam edeceğiz.
Zafer, “Zafer benimdir” diyebilenindir. Başarı ise, “Başaracağım” diye başlayarak sonunda “Başardım” diyebilenindir.
Egemenlik verilmez, alınır.
Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.
Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Öğretmenler: Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var olmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.
Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur.
Dünya barışı için, insanlığın gerçek saadeti, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarı kazanmasıyla olacaktır. (1931)
İnsanların mücadelesinde en kuvvetli istahkam, iman dolu göğüslerdir.
Behemehal şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. “Öldüreceğiz” diyenlere karşı “Ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Lakin milletin hayatı tehlikeye düşmeyince, savaş bir cinayettir.
Yurtta barış, dünyada barış.
Gençler! Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Türk genci. İnkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir.
Uçurum kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar. Yıllarca süren savaş. Ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız inkılaplar… İşte Türk inkılabının kısa bir deyimi.
İstikbal göklerdedir.
Demiryolları, bir ülkeyi medeniyet ve refah nurlarıyla aydınlatan kutsal bir meşaledir.
Türkiye´de iktisat hayatının yüksek inkişafları ancak demiryollarıyla olacaktır. Milletin saadeti, istiklali bu yollardan geçecektir.
Umumi telgrafçılarımızın teşebbüsat ve harekatı milliyemize ifa eyledikleri fedakarane hizmetlerinin milli tarihimizde mühim mevkii vardır.
Ekonomi hayatının etkinlik ve canlılığı, ancak ulaştırma araçlarının, yolların, demiryollarının, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır.
Ekonominin yayılmasında başlıca gerekli olan yollar, demiryolları, limanlar, kara ve deniz ulaştırma araçları ulusal varlığın maddi ve siyasal kan damarlarıdır.
En güzel ve coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz; Denizciliği, Türk´ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli, ve onu az zamanda başarmalıyız.
Ben şimdiye kadar millet ve ülke yararına ne gibi atılımlar, inkılaplar yapmışsam, hep halkımla görüşerek, onların ilgi ve sevgilerinden, gösterdikleri içtenlikten güç ve ilham olarak yaptım.
Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur.
Dünya üzerinde gördüğümüz her şey, kadının eseridir.
Toplum hayatının kaynağı, çağdaş aile hayatıdır.
Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Türk kadını, dünyanın en aydın, en erdemli ve en ağır kadını olmalıdır. Beden ağırlığında değil, ahlakta, fazilette ağır, ağırbaşlı bir kadın olmalıdır. Türk kadınının görevi, Türk´ü zihniyeti ile, gücü ile, kesin kararlılığı île koruma ve savunmaya gücü yeter nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın, ancak erdemli olursa görevini yapabilir. Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır.
Eğer devamlı barış isteniyorsa, insan toplumlarının durumlarını iyileştirecek milletlerarası önlemler alınmalıdır, insanlığın bütün hepsinin refahı açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, kin ve açgözlülükten uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir. (1937)
İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insani değildir. Bu son derece üzülmeye değer bir sistemdir. İnsanları mesut edecek tek araç onları birbirine yaklaştırarak, onları birbirine sevdirecek karşılıklı her türlü, ihtiyaçlarım sağlamaya yarayan hareket ve kuvvettir. (1931)
Sanatçı, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ilk ışığı duyan insandır.
Medeniyet şahikasının merdiveni sanattır.
Tiyatro, bir memleketin kültür seviyesinin aynasıdır.
Yaşamak demek, çalışmak demektir.
Herhangi bir amaca ulaşmakla yetinmeyeceğiz. Durmadan daha ileriye varmak için çalışacağız.
Çalışmak ve başarı aramak, her ihsan için temel ilke olmalıdır.
Büyük ülkümüz, en uygar ve en zengin bir millet olarak varlığımızı yükseltmektir.
Bu yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde de temelli bir inkılap yapmış olan büyük Türk milletinin güçlü ülküsüdür. Bu ülküyü en kısa bir zaman içinde gerçekleştirmek için, düşünce ve davranışı birlikte yürütmek zorundayız. Bu alanda başarı, ancak esaslı bir planla ve bilinçli bir çalışma ile elde edilebilir.
İnkılabımız, Türkiye´nin yüzyıllar boyunca mutluluğunu sağlayacaktır. Bize düşen görev, onu anlamak ve değerini bilerek çalışmaktır.
Yeni Türkiye devleti, bir halk devletidir, halkın devletidir. Türkiye´nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete layık olan köylüdür. Onun için TBMM´nin ekonomik politikası bu temel amaca erişmek olmalıdır.
Okul, genç beyinlere insanlığa saygıyı, yurda ve ulusa sevgiyi, bağımsızlık şerefini öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman, onu kurtarmak için izlenmesi uygun olan en doğru yolu belletir.
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir, öğretmenden ve eğitimden yoksun bir millet daha millet adım almak yeteneğini kazanamamıştır. Orta sıradan kütle denir, millet denemez. Öğretmenler, hiç bir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister.
Öğrenci, her ne yaşta olursa olsun onlara geleceğin büyükleri gözüyle bakılmalı ve öyle muamele edilmelidir.
Türk çocuğu, atalarım tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Millî duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması millî duygunun gelişmesinden başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Türk demek, dil demektir. Milliyetin çok bariz vasıflarından birisi dildir. Türk milliyetindenim diyen insanlar, her şeyden önce mutlaka Türkçe konuşmalıdırlar. Türkçe konuşmayan bir insan Türk harsına, camiasına mensubiyetim iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.
Öğretmenler Yeni Nesil Sizlerin Eseri Olacaktır.
Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)
İnsan topluluklarının örf, adet, ahlak ve Tanrı´ya inanış ve bağlanışları dindir. Din, millî aşk, vatan ve millet sevgisi, ilim, medeniyet, fazilet ve ahlak duygusu aşıladığı müddetçe muhteremdir, kutsaldır. (1923)
Milli benliğe uzanacak her eli şiddetle kırdığımız, önüne dikilecek her perdeyi derhal devirdiğimiz gün, hakiki kurtuluşa yetişmiş olacağız. (1923)
Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını söyler. Bazı kimseler modern olmayı kafir olmak sayıyorlar. Asıl kafirlik onların bu inanışıdır. (1923)
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. (1925)
Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)
Türkiye Cumhuriyeti´ni kuran Türk halkına, Türk milleti denir. (1930)
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı her bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır. (1923)
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de, o kadar kuvvetli olur. (1923)
Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan bütün milletlere saygı duyarız. Onların milliyetlerinin bütün gereklerini tanırız. Bizim milliyetperverliğimiz her halde bencil ve gururlu bir milliyetperverlik değildir. (1920)
İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit edilmiştir. (1921)
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum istemidir. (1921)
Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek, esas prensiplerimizdendir. (1923)
Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir. (1930)
Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. (1930)
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz, bununla beraber, hiç bir piyasa da başıboş değildir. (1937)
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşüyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)
Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)
Dünyada her toplumun varoluşu, özgürlük hakkı ve istiklâli, sahip olduğu ve yapacağı uygar eserlere orantılıdır.
“Malûmdur ki vakıflar, memleketimizin mühim bir servetini teşkil eder.”
“Vakıfların felsefeye ilişkin konuları dikkatle gözlendiğinde, dinsel kurumlar ile birlikte hizmet ve topluma yardımı amaç edindikleri tespit edilecektir.”
“Milli terbiyenin ne demek olduğunu bilmekte artık karışıklık, yanlış anlama olmamalıdır. Bir de milli esas olduktan sonra onun dilini, usulünü, vasıtalarını da milli yapmak zorunluluğunu tartışmak gereksizdir.”
Cumhuriyet, fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seviyeli muhafızlar ister.
Türk çocuklarına sporun bugünkü tekniğini öğretmek ve bunlardan bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor olarak koymak gerekir.
Açık ve kat´i olarak söyleyeyim ki, sporda muvaffak olabilmek için her türlü yardımdan ziyade, bütün milletçe sporun mahiyetinin ve değerinin anlaşılmış olması gerekmekte, onu kalpte muhabbet ve vatani bir vazife olarak telakki eylemek lazımdır.
Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.
Zafer, zafer benimdir diyebilenin; başarı, başaracağım diye başlayanın ve başardım diyebilenindir.
Dünya spor hayatı ve spor dünyası çok mühimdir. Bu kadar mühim olan spor hayatı, bizim için daha mühimdir. Çünkü ırk meselesidir, ırkın ıslahı ve kişayişi meselesidir ve hatta biraz da medeniyet meselesidir.
Bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarf edilen çalışmanın ehemmiyet ve kudsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir.
Yorgunluk her insan, her mahluk için tabii bir haldir. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür.
Sizler, yani yeni Türkiye´nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar; Türk gençliği, gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.
Her ulus çocuklarının sıhhatli ve gürbüz olmaları için yaşadıkları bölgenin sıhhi şartlarını temin etmek, devlet halinde bulunan siyasi teşekküllerin en birinci ödevidir.
Yurt savunması bakımından bu derece ehemmiyetli olan izcilik, ferdi ve milli eğitim bakımından da o nispette önemlidir.
Spordan yoksun olan bir gençlik nasıl ki vatan müdafaası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafı noksan ve yetersiz olursa, o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz.
Muhterem Gençler, Hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip gelmek ve mağlup olmak. Size Türk gençliğine tevdi ettiğimiz vicdan emaneti, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız.
Dünyada yenilmez kimse, yenilmeyen takım, yenilmeyen ordu, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenilgilerden sonra üzülmek de tabiidir. Ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen, toparlanarak kendini yeneni yenmek için olanca gücü ile, azimle daha çok çalışmalıdır.
Bir insan hayatında büyük bir muvaffakiyet kazanabilir. Fakat, yalnız onunla övünerek kalmak isterse, o muvaffakiyet de unutulmaya mahkumdur. Onun için çalışmak ve daima muvaffakiyet aramak, herkes için esas olmalıdır.
Müspet ilimlerin temeline dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan bahtiyar, kuvvetli bir nesil yetiştirmek siyasetimizin açık gayesidir.
En güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirme kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz.
Denizciliği Türk´ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu en kısa zamanda başarmalıyız.
Türk Çocuğu! Her işte olduğu gibi, havacılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte, seni bekleyen yerini, az zamanda dolduracaksın. Bundan, gerçek dostlarımız sevinecek, Türk Ulusu mutlu olacaktır.
Hükümetlerin icraatı menfi olup da millet itiraz etmez ve onu ıskat etmezse (düşürmezse) bütün kusur ve kabahatlere iştirak etmiş demektir. (1920)
Tam bağımsızlık denildiği zaman siyasî, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel vs. her hususta tam bağımsızlık, tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksun kalması demektir. (1919)
Bir devlet ki, fazla olarak yabancılar üzerinde yargı hakkını uygulamaktan yoksundur, böyle bir devlete bağımsız denemez. (1923)
Medeniyet yolunda yürümek ve başarıya ulaşmak hayat şartıdır. Bu yol üzerinde duraklayanlar, ya da ileri değil, geri bakmak cehalet ve gafletinde bulunanlar, dünya medeniyetinin coşkun setleri altında boğulmaya mahkumdurlar. (1924)
Büyük davamız en medenî ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde köklü inkılaplar yapmış olan büyük Türk milletinin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa zamanda başarmak için fikir ve hareketi beraber yürütmek zorundayız. (1937)
Ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. Medeniyetin emir ve talep ettiğin! yapmak, insan olmak için kafidir. (1923)
Bizde ruhbanlık yoktur. Hepimiz müsaviyiz ve dinimizin ahkamını mütesaviyen öğrenmeye mecburuz. Her fert diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır orası da mekteptir. (1923)
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder